Fikir
Giriş Tarihi : 04-11-2017 12:35   Güncelleme : 04-11-2017 12:35

Gaflet ve ihanet arasında ince bir çizgi vardır!

Gaflet ve ihanet arasında ince bir çizgi edata son dönemlerde bir film şerdi gibi gözlerimizin önünden hızla akıp gidiyor…

Gaflet ve ihanet arasında ince bir çizgi vardır!

Gaflet nedir diye sözlük anlamına baktığımız da karşımıza iki farklı kavram çıkmaktadır; aymazlık, aymazlık durumunda bulunmak ve uykusu gelmek. İhanet ise; hainlik, aldatma, ihtiyacı olduğunda bir kişiye yardım etmeyerek güvenini yok etme, savunduğu düşüncelere ters düşme anlamlarına gelmektedir. Yani gafletin farkında olmak ve o gafleti sürdürmek ihanete evrilmektedir. Bugünler ihanetler ve ihanet itirafçıları hiç bu kadar rahat olmamıştı. Sanki yapılan ihanetlerin itiraf edilmesi meseleyi çözüyormuş gibi, sanki işlenen günahların itiraf edilmesi o günahı günahlıktan çıkarıyormuş gibi. Bizde toplum olarak vah, vah ediyor zavallı adamcağız diye yufka yüreklerimizle hemencecik affediveriyoruz. Onun bu yüksek erdemine(!) alkış tutuyoruz. Hakikaten garip bir durum söz konusu kanaatimce. Çok garip.

Gafletteyiz çıkışları sonrası iş ihanete kadar gitmiştir. Gafletteyiz denilmiş gaflette olmalarının farkına varmalarına alkış tutulmuş. Takdir edilmişler ve yüz bularak açıkça ihanet ettik demeye başlamışlar ve bu ihanetin farkında olmaları da takdirle karşılanmış ve ayakta alkışlanmıştır. Bundan sonra ne olacak peki? Bir kere yasal bir süreç var, hukuk devletindeyiz. Bir ihanet varsa mağdurları da olduğu için hak iadeleri vardır. Bedel ödenmesi icap eder. Ahmet’in Mehmet’e ihaneti gibi değil ki bu ihanet. Toplumun her kesimini ilgilendiren bir meseledir. Günahları hafife almak, başkaları şöyle yapmıştı, başkası olsa şöyle yapardı biz yine iyiyiz demek de gaflettendir. İnsan bu hal içerisinde büyük bir aymazlığın içindedir. Bu aymazlık insanı ihanete götürür. İnsan ihanet etmeye başlar. İhanetler, felaketlere gebedir. İnsan, sonra bunu bir hak olarak görmeye başlar. En vahim olan ve olabilecek en kötü senaryo, karşılaşılabilecek en çirkin manzara da budur.

Gafiller ve hainler çok. Gafletler ve ihanetlerde çeşit, çeşit…

‘’Bu dünya fanidir, sakın aldanma
Mağrur olup tac-u tahta dayanma
Yedi iklim benim deyu güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan’’

Bu arada Aykut Kuşkaya’nın ‘’Uyan Ey Gözlerim’’ ilahisini de dinlemenizi tavsiye ederim.

En üst tabakadan en alt tabakaya kadar gafletler ve ihanetler farklı, farklı varyasyonlarla karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda en üst tabakanın gafleti ve ihanetinden bahsettik. Bundan sonra bir mümin olarak gaflette olmayı ele alacağız. Sanırım bu seviye de yukarı da olduğu kadar acımasız ve tavizsiz bir duruş içerisinde olamayız. Bu seviyedeki gafletler ve ihanetler ferdidir ve birkaç kişiyi ilgilendirir. Birkaç kişi mağdur olur. O üst tabakanın gafleti ve ihaneti tüm toplumu ilgilendirir. Gafletle de olsa ihanetle de olsa sonuç değişmemektedir. Telafisi mümkün olmayan durumlar hâsıl olmaktadır. Bura da ise durum biraz daha farklıdır. Tekrar ifade etmek gerekirse bu seviyedeki gaflet ve ihanet ferdidir. Birkaç kişiyi ilgilendirir. Mağdurları bir elin parmaklarının adedini geçmez. Gafletten kurtulmanın yollarını aramak lazım. Gaflette olanların ihanete sürüklenmelerine mani olmak lazım. Zararın neresinden dönülürse kardır. Geç olsun güç olmasın. Yanlıştan mutlak dönülsün, doğru yol tutulsun.

Bugün dünya penceresinden bakıyoruz, yarın geçip gideceğiz. İnsan, doğar, büyür, ergenlik, erişkinlik, ihtiyarlık evrelerini geçirir ve ölür. Ölüm kaçınılmazdır. Son durak musalladır. Son istirahatgah kabirdir. Tabi oranın bir istirahatgah olabilmesi için adam gibi yaşamak icap ediyor. Gaflet ve dalalette, hıyanet ve ihanette bir ömür geçirirsek orasının bir istirahatgah olması mümkün değildir. Ancak azapgah olabilir. Dünya’nın koşturmacası, yoğunluğu ve meşkaleleriyle bazı zamanlar kendimizi bile unutuyoruz. İşyerlerinde, ofislerde, bürolarda, avm’lerde, televizyonlarımızın karşısında, akıllı telefonlarımızdan, tablet ve bilgisayarlarımızdan eriştiğimiz sosyal medya hesaplarımızda unutuyoruz.

Hatırlatalım istedik.

Biz ne için geldik dünyaya ve ne için yaşıyoruz burada?

Ahmet Mücahid YILDIZ

adminadmin