Güncel
Giriş Tarihi : 25-12-2013 17:03   Güncelleme : 25-12-2013 17:03

GAZETECİNİN ‘İLKELİSİ’ NASIL OLUR?

Basın ahlak ilkeleri ayaklar altına alınıyor. Bizden de susmamız isteniyor. Buradan beyan edelim: İlkeleri her ihlal ettiğinizde karşınıza dikileceğiz.

GAZETECİNİN ‘İLKELİSİ’ NASIL OLUR?
Size bir öykü anlatalım, bu öyküden yola çıkarak teşhir edelim.
 
Bir gazeteci düşünün, hangi şartta olursa olsun bir kişi ve kurumu ne pahasına olursa olsun savunmaya geçiyor.

Adeta o kişi ve kurumun basındaki ayağını temsil ediyor. Kentte o gazetecinin ismini kime zikretseniz, “Ha, o mu, ........nın adamıdır" deniyor.
 
Bunlar yüzüne de söylense utanmıyor.
 
"Ben şucuyum" deyip yazdığı gazetede ki köşesinden tüm kente ilan ediyor.
 
Bu pespayeliğe rağmen susmamız, eleştirmememiz bekleniyor.
 
Gazetecilik zorlu bir meslektir. Tehditten tutun da, işsiz kalmayı, parasız kalmayı göze almalısınız.

Neden mi?

Çok basit: Bu mesleğin ilkeleri vardır. Yani anayasası.
 
İşte o maddelerden biri:
 
Resmi Gazete'de 1984'te yayınlanan Basın Ahlak İlkeleri'nin 4. maddesi şöyle der:
 
"Gazetenin veya gazetecinin şahsi veya taraf tutan kanaatlerine metninde yer verilemez."
 
Şimdi biz eleştirirken şahsiyetini mi zedelemişiz, hakaret mi etmişiz, onuru ile mi oynamışız, hukuka aykırı yayın mı yapmışız?

Yoksa kapı gibi anayasamızı mı ortaya koymuşuz?

Karar okuyucumuzun.
 
Hodri meydan.
adminadmin