Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 16-02-2017 15:18   Güncelleme : 16-02-2017 15:18

Gereksiz Müttefik Türkiye…

Küçük puntolar arasına sıkışmış, pek çok ulusal basında ve ulusal medyada yer bulmayan geçtiğimiz hafta yer alan bir haber ile başlamak istiyorum. “NATO, Irak’ta askeri üs kurma kararı aldı!” NATO, neden bir anda Irak’ta üs kurma kararı aldı? Türkiye artık gereksiz müttefik mi?

Gereksiz Müttefik Türkiye…

Geçtiğimiz hafta sonundan itibaren dikkatimizi çeken birkaç önemli gelişme var. Bunlardan ilki İngiltere Başbakanı Theresa May Türkiye’ye çalışma ziyaretinde bulundu. Ardından da salı günü Almanya Şansölyesi Angela Merkel çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Akabinde de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’da,2 günlük çalışma ziyareti için  cuma günü Türkiye’ye geldi.

NATO’nun, 5 Şubat’ta Irak’ta üs kurma kararı aldıktan sonra İngiltere, Almanya ve (BM) Birleşmiş Milletlerin Türkiye’yi ziyaret etmesi tuhaf değil mi? NATO’nun yeni üs için gerekçesi ise DEAŞ ile daha etkin mücadele! DEAŞ ile Mücadele’de kararlılık beyanatları veren NATO, neden Türkiye’nin Suriye’de DEAŞ ile mücadele ettiği Fırat Kalkanına destek vermiyor da, Irak’ta üs kurma kararı alıyor?

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in hatırlanacağı üzere PKK’ya yönelik operasyonlar konusunda Türkiye’yi eleştirdiğini “Türkiye’nin de terörist saldırılara karşı savunma hakkı vardır. Ama, bu savunma ölçüler içinde kalmalı ve gereksiz yere sorun daha da büyütülmemelidir” dediğini ve “bir terörist saldırı, sorunun barışçıl ve siyasi yollarla çözüm çabalarını engellememelidir” sözlerini de  unutmamalıyız. Kısaca “VURUN AMA ÖLDÜRMEYİN, PKK BİZE LAZIM”demişti…

Türkiye’de Halkın ekseriyetinin İncirlik Üssünden rahatsız olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta 15 Temmuz Darbe girişiminde Hükümet her ne kadar renk vermek istemese de İncirlik Üssünün FETÖ’nün ihanet üssü olarak çalıştığını da hepimiz çok net biliyoruz. Hatta o dönemde ABD Dış İşleri eski Bakanı John Kerry’nin The Washington Post’a “Türkiye’nin NATO üyeliği Tehlike’ye girdi.” dediğini ve 15 Temmuz Darbe girişimi başarısız olunca bu sözlerini ret ettiğini de unutmayalım.

İncirlik üssünün PKK/PYD Üssü olduğunu ve PYD Bayrakları ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın posterlerinin İncirlik Üssünün duvarlarını süslediğini ise geçtiğimiz yaz aylarında hepimiz gördük. FETÖ’nün PKK ile işbirliği ise FETÖ soruşturmaları derinleştikçe daha bir gün yüzüne çıkmaya başladı. Haliyle NATO, PKK, FETÖ ittifakı gün yüzüne iyice çıktı.

Ocak ayının ise en çok konuşulanları arasında Kıbrıs yer aldı. Astana’da Rusya ve Türkiye’nin başını çektiği Suriyeli muhaliflerin bir araya getirilmesi ve Kıbrıs görüşmelerinde ki son nokta Cenevre’de kondu. Cenevre görüşmeleri başlamadan önce Kıbrıs Sorununun çözümünün yine Cenevre’de çözümsüzlük ile sonuçlanacağını sizlere aktarmıştım ve dediğim gibi de oldu. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesiminin akıl almaz talepleri de ulusal basına yansıdı.

Rusya ise bugünlerde PKK/PYD’nın başını çektiği Kürt gruplarla Rusya’da bir araya geliyor. Tabii ki görüşmelerin amacı Suriye ve bundan sonra atılacak adımlar. Hemen hemen o bölgede ki tüm Kürt grupların Rusya’ya davet edildiği bu dönemde Irak merkezi yönetimine muhalif tüm Kürt gruplarda Rusya’ya davet edildi. Yalnız burada dikkati çeken çok önemli birisi var ki o davet edilmedi! O ise Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Cumhurbaşkanı Mesut Barzani. IKBY neden peki çağrılmadı toplantılara? El-Cevap; Barzani şuan Türkiye’ye göbekten bağlıda o yüzden, Ayrıca NATO, Irak’ta askeri üs kurma kararı aldı ama Irak’ta bu üssü nerede kuracak o da ŞİMDİLİK! belli değil.

NATO’da görevli olan ama soruşturmalar sonucunda bu askerlerin aslında Türkiye’ye bağlı olarak askerlik görevi yapmadığı FETÖ Militanları olduğu FETÖ soruşturmalarında ortaya çıktı. FETÖ Teröristlerinin NATO’ya üye ülkeler tarafından  Türkiye’ye iade edilmediğine de hepimiz şahit olduk.

Ocak ayında gerçekleşen olumsuzlukla sonuçlanan Kıbrıs Görüşmeleri, İngiltere Başbakanı May, Almanya Şansölyesi Merkel ve BM Ziyareti Genel Sekreteri Antonio Guterres ziyaretleri ve NATO’nun Irak açıklaması! Bu kadar dış diploması trafiğinin arasında Rusya’nın Irak ve Suriye’de ki Kürt gruplarla toplantısı!

Tüm bu görüşme, uzlaşma ve restleşme trafiğinin kilitlendiği nokta ise Türkiye’nin 16 Nisan’da yapacağı Anayasa Değişikliği Referandumu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdam yasasına karşı olmadığı ve her sorulduğunda İdam Yasası önüme gelirse imzalarım dediğini unutmayalım.10 Şubat’ta ise Cumhurbaşkanlığı tarafından atılan tweet aslında bir restleşmenin de halkın talebinin yerine getirileceğinin de kanıtı.

 

NATO yani AB ve ABD Türkiye’de halkın uygulanmasını istediği İdam yasasına karşı olduğu gibi bu uygulamanın gelmesi halinde belirli yaptırımlarla Türkiye’yi tehdit ediyor. Referandum sonrası ise “EVET” çıkma ihtimali oldukça yüksek. Haliyle Müttefiklerimiz, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte Türkiye’de bir kabuk değişiminin olacağını ve bu kabuk değişiminin çift başlı güdük sistemi sonlandıracağını buna mukabil olarak ta Türkiye’nin bölgede daha da güçleneceğini çok iyi biliyorlar. Ortadoğu da kan nehirlerinin akmasının da bir nebze daha önüne geçecek olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi müttefiklerimizin Petrol, Doğalgaz, Silah üçgeninden para kazanmalarını zorlaştıracağı gibi Ortadoğu’da yeniden toprak paylaşımı ve Kukla devletlerin oluşmasının da önüne ket vuracak. Irak’ta yeni bir NATO Askeri Üssün kurulması ise olası bir İncirlik hava üssünün kapatılmasına karşı hem balans ayarı olacak, Hem de Türkiye’nin NATO ile farklı düşüncelere girmesi durumunda da Türkiye’ye karşı bir tehdit unsuru olacak kullanılacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye sadece Türkiye değildir. Misak-ı Milli Sınırları şimdi ki sınırlarımızla sınırlı da değildir. Türkiye’nin sınırları coğrafyamızda daha önce birlikte yaşadığımız kardeşlerimiz ve mazlumların yanında olmasıyla sınırlıdır.” sözleri ise mevcut müttefiklerimiz ve sıcak denizlere inme sevdası ile Suriye’ye askeri üs kuran Rusya içinde bir tehdit!

Gerek NATO gerekse Rusya’nın Türkiye’nin 16 Nisan sonrasını kapsayan yeni güçlü Türkiye adımları, Türkiye’yi “Gereksiz Müttefik Türkiye” pozisyonuna mı sokacak yoksa Türkiye’yi daha da mı güçlü  kılacak hem bizler hem de müttefiklerimiz görecek…

Orhan SARIKAYA

 
adminadmin