Tarih
Giriş Tarihi : 19-07-2013 11:46   Güncelleme : 19-07-2013 11:46

GEZİ'DE SONA ÖZET

Sıfıra sıfır elde var sıfır.

GEZİ'DE SONA ÖZET
Sonunda Mısır'daki darbeye monte olan bir eylem
 
Sonunda Batı'nın, Mısır'da darbe karşısında sessiz veya destekleyici tavrının afişe olma gerçeği karşısında Gezi'ye sahip çıkma tavrının üst üste oturması sonucu hem Batı'nın hem Gezi'nin çamura batması.
 
Siyasi proje anlamında tam bir fiyasko.
Ne CHP'ye oy taşıyan ne de içinden bir siyasi yapılanma çıkma tutarlığı gözüken, başarısız bir Patrona Halil olayı.
 
Vandalizm Vandalizm doğurdu
 
Sonunda esnafın öfkesine toslayan ve palalı isyanına yol açan bir başıbozukluk hareketi.
Ne sanıyordunuz siz, Anadolu'da tarlasına giren ineği vuran vatandaş, eylemler yüzünden 40-50 milyon zarara uğramışsa, eylem ve çatışmalar semt semt yayılma istidadı gösteriyorsa, üstelik ağaç mağaç masumiyeti kalmayıp ortaya tam bir Vandallık görüntüsü çıkmışsa ve bunun ardı arkası kesilmiyorsa, paladan cinayet çıkmadığına şükretmek lazım.
 
Yani işin ironik yanı, halk hareketi olarak gösterilmek istenirken varıp esnafa toslama garabetidir.
Boynuna "çapulcu" afişi asıp sokağa çıkan işadamının eylem lüksü, eylemin gerçekleştiği her semtte, esnafa saçını başını yolduruyor ve 40-50 bin liralık zararlara yol açıyor. Bu durumda şükretmek lazım esnafın daha vahim haller içine girmemiş olmasına...
 
Hele şu iftarlar
 
Bir de tabii iftarlar var. Sokak iftarları. Bizim İhsan Eliaçık'ın İslam yorumu içinden çıkan antikapitalist iftarlar.
Ben bu eylemlerin antikapitalist hüviyetine de bayılıyorum doğrusu. Gene o çapulcu işadamı geliyor aklıma. O da antikapitalisttir mutlaka.
 
Hele şu Bodrum'da, bilmem nerede, deniz kıyısında güneşlenirken ve serin ortamlarda içki yudumlarken Gezi muhabbetinin heyecanı ile mest olanlarla birlikte antikapitalist İslam yorumu da iftarlar da çok derin anlamlar yükleniyor.
 
Bir de bira ile açılan iftar meselesi var.
Onu İhsan Bey kardeşimize sormamışlardır mutlaka, caiz midir diye...
 
Bir başka mesaj
 
Ben gene de, bu yeryüzü iftarı işinde altı çizilmesi gereken bir taraf buluyorum.
Şöyle ki:
 
Ateist adam bile, iftar sofrasına oturmuşsa orada, Türkiye'de girişilen bir işe meşruiyet kazandırmak için her halükarda İslam'la alaka içine girilmesi gereği ortaya çıkıyor.
Gezi Parkı meselesinde de, başından beri, Gezi Parkı eylemlerinin toplum nezdinde meşruiyet kazanması için, ısrarla "İhsan kardeşimiz"in varlığı görünür kılınmaya çalışılmıştır.
 
Onunla bağlantılı olarak, kandil simidi dağıtılmış, Miraç Kandili kutlamasının sıcak mesajlarından istifade edilmiş, Gezi Parkı'nda mescit açılmış, cuma namazı kılınmış, eylemlerde başı örtülü genç kızların yer aldığı teması ısrarla vurgulanmış vs...
 
Ah bir de, Kabataş'taki facia olmasaydı, dediklerini duyar gibi oluyorum.
Dolmabahçe Camii'ndeki görüntülerin inkarı ve izah edilme çabaları da, aslında toplumla İslam noktasında çelişmeme gayretinin ürünü olmalıdır.
 
Ama bunların altını çizme gereği duymama rağmen, şunu belirtmeliyim ki, geniş toplum kesimleri, bu işlerde İslam'ın ve birtakım Müslüman simaların sadece kullanıldığı gibi bir kanaatten ayrılmamıştır.
Şöyle sorayım:
 
İhsan Eliaçık'ın başlatacağı bir siyasi harekette, onun izine düşecek kaç kişi çıkar Gezi dünyasında? Hangi "çapulcu" Bodrum'dan gelip de "İzindeyiz" der?
Amerika'nın, Avrupa'nın sahiplendiği bir antikapitalizm? Ne bileşen ama!

Ahmet TAŞGETİREN - BUGÜN
adminadmin