Kültür
Giriş Tarihi : 16-07-2017 16:00   Güncelleme : 16-07-2017 16:14

Gördüğü Elifi Mertek Sanmaktan Amerika’yı Yeniden Keşfe

Kendimizi ne sanıyoruz? Âlimlerden biri miyiz; yoksa cahillerden biri mi? Bu iki suale cevap yetiştirmenin ne kertede müşkül olduğu çağlardan beri malumumuzdur. Zorluğu yenmenin elimizde olduğu zannına kapılarak yakınlığımızın âlimlere mi; cahillere mi olduğuna bakarız. Baktığımız sırada nicedir halimiz? Şöyle bir göz atmakla mı yetiniriz; yoksa sağlam bir bakışa ulaşma peşinde miyizdir? İkincisiyse ve biz sağlam bir bakış sahibi olmak istiyorsak fark ettiğimiz şey bakışımızın sağlamlığına delilin fikir namusu sahasında bulunduğudur. Zira fikren namuslu kişiden başka sağlam bakış sahibi yoktur. Fikir namusunun gerçekliğine bir ölçü getirile bilinir mi? Evet, getirile bilinir. Bir mesuliyet yüklenmedi isek fikren namuslu olmamızın da imkânı yoktur.

Gördüğü Elifi Mertek Sanmaktan Amerika’yı Yeniden Keşfe

Mesuliyetsiz namussuzlar çağlar boyunca ciddiyet gösterişi yaparak bizi aldatmak istemiştir. Bunlar şehir muhasara altındayken aralarında ettikleri münakaşayı meleklerin cinsiyetine hasredenler taifesi, fikir namusuna uzak düşenler zümresidir. Sözü meleklerin cinsiyetine değil de Kartaca’lı kadınlara ve/veya başını örten kızlara getirenler ise bir şeye işaret eder. Neye? İşaret edilen şey cehaletin mahiyetidir. İnsanlık bu güne kadar iki cehaletten haberdar edildi: İlk haberdar olduğumuz kâfirlerin neye cehalet dedikleridir. Kâfirler yan çizme becerisine bilgi diyor. Kaçış yönünü modern zamanlarda XVIII. yüzyıl Avrupa’sının belirlediği kaçış kendisinden kaçılan şeyin cehalet olduğunu beyan etti. Kurtuluşu kaçmakta bulan zevat arkasında bir “Karanlık Çağ” bıraktığını söylüyordu. Onların peşinden karanlığın kovaladığı efsanesini yine onları aydınlığın kucaklayışı beklentisi hitama erdiriyordu. Efsaneye Batı Medeniyeti adı kondu.

İnsanlığın haberdar olduğu cehaletin ikincisi tarifine Kur’an nâzil olduktan sonra kavuşan cehalettir. İlme esas teşkil eden şeyin yan çizme mahareti değil de Kur’an olduğunu öğrenen herkes Kur’an öncesi döneme “cahiliye devri” dedi. Kızların başlarını örterek gayri-Müslim ne varsa ondan tecrit olma iradesi beyan etmeleri tarihin doğurduğu mesuliyeti yüklenişleri demektir. Başını örttüğü halde iradesini andığım istikamette göstermek işine gelmeyen kızlar var mı? Gayri-Müslim mevcudiyet karşısında irade göstermeği beceremeyen kızlar var mı? Varsa eğer, her iki halde de o kız başını örtme hadisesinin dışında bir yerde oyalanmaktadır. Türk kızları başlarını örterek ne dindarlık gösterişine yeltenmiş olur, ne de bir statü sahibi olmanın gereğini yerine getirir. Dindarlık gösterişi ve statü kapma hevesi Türk kızlarına yabancıdır.    

Darwin zamanının iyi okullarından birine uğramadı. Schubert’in ise hiçbir okuldan mezuniyeti bahis konusu değil. Wittgenstein ve Hitler Orta mektepte sınıf arkadaşı idiler. Zikrettiğim dört isimden ne birinin, ne de diğerinin tahsil hayatı şöhretlerine ışık tutuyor. Anadolu’da üç ay kalan Timur’un askerlerinin adedi ne kadardı? Bu Moğol ordusu âdeti olduğu veçhile kaç kadını hamile bıraktı? İnsan hayatı her alanda gözden kasten kaçırdığımız muammalarla doludur. Kızların başlarını örtmeleri ile iffetleri arasındaki bağlantı da siyasal İslâm sebebiyle dünya çapında bir muamma şekline büründü. Eğer İstiklâl Marşı yarışması sonucunda Kemalettin’in (Kamu) metnine birincilik verilseydi, bugün birçoğumuz “Kim Yunanı bırakır; Türk kızının koynuna?” diye çığrışır olacaktı.

İnsan hayatının muammalarla leb a leb dolu oluşu ne iyi, ne de kötü bir şeydir. Kaçınılmaz bir şeydir. Muammalar var ve oldukları yerde kalacaklar. Felsefe bilmek muammaları çözme faaliyetinin bir parçası değil. Bilakis, muammaları çözdüğü iddiasıyla bilgiye ulaştığı zannına kapılanları ancak felsefe bilenler küçümseyebilir. Cahiller kimlerdir? Gördüğü elifi mertek sananlar mı; yoksa Amerika’yı yeniden keşfetme sevdasına kapılanlar mı? Allah lâfzını yazma, kâğıda geçirme, mermere nakşetme endişesi taşımayan elif ile başlayanın ne olduğunun da cahili kalacaktır. Gördüğünün mertek değil de elif olduğunu bilen ise arzın sathında ne sebeple bulunduğu endişesini yüklenme ağırlığındadır. “Hafifleyelim”, diyecektir bazıları. “Amerika’yı yeniden keşfe kalkışmayalım”. Kimin nazarında bir “keşif” söz konusudur? Elifi görse mertek sananlar ne biliyor? Neyi ne olarak biliyor?

İsmet Özel

http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr

adminadmin