Kültür
Giriş Tarihi : 14-10-2018 12:00   Güncelleme : 14-10-2018 12:00

Hayvan Sevgisinin çocuğun gelişimindeki rolü

Hayvan Sevgisinin çocuğun gelişimindeki rolü

Çok değil bundan sadece yirmi yıl öncesinde çocuklar, büyük kentlerde bile doğayla bugüne nazaran daha iç içeydi. Çocukların mahalle içlerindeki boş arazi, yeşil alan, park vb. bölgelerde toplumsallaşmaları mümkündü. Oysa günümüzde modern kent çocukları bu imkânlardan yoksun. Bütün günlerini kapalı alanlar (ev, kreş, okul) içerisinde geçirdikleri için doğa ile bağlantıları kopuk; dolayısıyla çoğu zaman duyarsız, benmerkezci ve asosyal olabiliyorlar.

Doğadan uzaklaşmış çocukların gelişimine katkı sağlayacak, onları yeniden doğa ile buluşturacak unsurların başında ise hayvan sevgisi geliyor. Hayvan sevgisi, çocukların duygusal gelişiminden dil gelişimine kadar birçok alanda kritik yer tutuyor.

Duygusal ve sosyal gelişim:  Hayvanlarla kurulan bağ; çocuğun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı, daha anlayışlı bir kişilik geliştirmesini; böylece kendisinden farklı olan başka çocuklara (örneğin zihinsel ya da bedensel engelli) çok daha hoşgörülü olmaya özen göstermesini sağlar.

Bir hayvanı sahiplenmek, çocuklara erken yaşta sorumluluk almayı öğretir. Onun her türlü sorumluluğunu üzerine alan ve layıkıyla yerine getiren çocuk, işe yaradığını görür ve kendini değerli hissetmeye başlar. Bu da çocuğun kendine olan güvenini arttırır.

Hayvanı beslemek, onu sevmek, ona zarar vermemek; çocuğa, başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu öğretir.

Hayvanların da acı çekebileceğini, üzülüp sevinebileceğini, sevebileceğini, hastalanıp ölebileceğini gözlemleyen çocuk; doğumla ölüm arasındaki ilişkiyi, insanın diğer canlılarla olan bağını fark eder.

Zihinsel gelişim: Her hayvan farklı bir renge, şekle ve yeteneğe sahiptir ve bu farklı özellikleri keşfetmek; çocukların analiz etme, araştırma, sınıflandırma, ilişki kurma, problem çözme becerilerini geliştirir.

Dil gelişimi: Hayvanları hakkında konuşarak yaşıtlarıyla iletişim kurma şansı yakalayan çocukların konuşma becerileri ve kelime dağarcıkları artar.

Fiziksel gelişim: Hayvanlarla birlikte koşmak, oynamak, atlayıp zıplamak çocuğun kaslarının gelişmesini sağlar. Ayrıca hayvanlarla büyüyen çocukların bağışıklık sistemleri diğer çocuklara oranla daha güçlüdür.

Özellikle tek çocuklar için hayvan sevgisi çok önemlidir. Çünkü tek çocuklar genellikle ‘hayır’ı kabul etmez,  paylaşmayı sevmez, ilginin hep üzerinde olmasını ister. Hayvan sahibi olmak ise tüm bunları olumlu yönde değiştirebilir.

Hayvan beslemek, engelli çocukların psikolojik ve zihinsel olarak rahatlamasını sağlar. İletişim becerilerini arttırır. Daha sakin, çevresiyle daha uyumlu olma, duygularını ifade etme, empati kurma becerilerini geliştirir.

Çocuğuma hayvan sevgisini nasıl kazandırabilirim?

Öncelikle çocuğunuza hayvanlarla ilgili olumsuz düşüncelerinizi ve korkularınızı hissettirmeyin. Eğer çocuğunuz bir hayvana dokunmak istiyorsa kontrollü bir şekilde ona yaklaşmasına, onu sevmesine izin verin.

Çocuğunuzla birlikte hayvanlar hakkında bol bol kitap okuyun, belgesel izleyin, hayvanat bahçesine gidin.

Çocuğunuzun bir hayvanın bakımını üstlenmeye hazır olup olmadığını gözlemledikten ve sorumluluklarını hatırlattıktan sonra evcil bir hayvan alabilir, öncelik olarak da balık veya kaplumbağa gibi daha sakin hayvanları tercih edebilirsiniz.

Evcil Hayvanı Ölen Çocuğa Yaklaşım Nasıl Olmalı?

Evcil hayvanların çoğunun yaşam süresi bizlere göre daha kısadır. Bu nedenle onlarla olan yakın ilişkimiz doğal bir sonucu da beraberinde getirir: Ölümlerine tanık olmayı. Çok sevdiğimiz, değer verdiğimiz, pek çok anlam yüklediğimiz bir canlıyı kaybetmek son derece üzücü bir deneyimdir. Çocuklarının bu üzüntüyü yaşamaması için de pek çok aile hayvan beslemeyi tercih etmez. Oysa bu deneyim, çocuğun daha sonra yaşayabileceği olası kayıplarla daha kolay baş edebilmesi için ilk basamağı oluşturur.

Evcil bir hayvanın ölümünde verilen tepkiler, kişiden kişiye değişebilir. Çocuğun tepkisinin nasıl olacağı; yaşı, gelişim özellikleri, deneyimleri ve ailesinin desteği ile doğrudan ilgilidir. Bazı çocuklar bitmek tükenmek bilmeyen sorularıyla sizi yorarken bazıları da aksine hiç soru sormayabilir. Ancak hiç soru sormamaları, merak etmedikleri ya da bilgiye gereksinimleri olmadığı anlamına gelmez. Bu durumda kısa, net, doğru bilgi aktarmak ve kendi yaşadıklarınızdan bahsederek çocuğu konuşmaya teşvik etmek gerekir.

Çocuk bazen hayvanının ölümünden dolayı sizi ve/veya kendisini suçlayabilir, ders başarısında düşüş gözlemlenebilir, uyku düzeni bozulabilir. Çocuğunuzun sözlü ya da sözsüz tepkilerini tamamen önyargısız biçimde dinlemeniz, duygularını asla küçümsememeniz gerekir. Durumu geçiştirmeniz ya da hafife almanız, çocuğunuzun üzüntüsünü arttırmaktan, size karşı öfke duymasını sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Acısına saygı duymanız, ölen hayvanıyla ilgili güzel anılardan konuşmanız; çocuğunuzun bu dönemi daha sağlıklı geçirmesini sağlayacaktır.

Serçe Kuşu

Bu sabah bahçede karşıma

Küçük bir serçe kuşu geldi;

Havuzun taşına kondu,

Bir içti, bir doğruldu,

Nasıl da korkuyordu.

Sen hiç korkma serçe kuşu,

Suyunu rahat rahat iç,

Sıhhat afiyetle uç,

İnsanoğlu çeşit çeşit

Beş parmağın beşi bir mi?

Necati Cumalı

Gülsüm İnal Karapınar / Diyanet Dergisi

adminadmin