Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 31-07-2016 17:00   Güncelleme : 01-08-2016 14:15

Her insanın bir dini mi var!!!

Öyle olmalı ki... her kul kendi hesabını verecek, diye mi düşünüyoruz! Acaba...

Her insanın bir dini mi var!!!

Din nedir?

Dinimizi ya da dinleri...

Öğrenmemiz mi lazım?

Öğrenmek  için bir kişiye ihtiyaç mı olmalı?

Ne kadar karışık... Böyle olmamalı!

Din; “Yaratan tarafından, yaratılanlara,

Seçtiği özel kulları aracılığıyla yol gösteren, ilahi kanun dur."

Yaratan yani Allah'ü Teala, yarattığı kulların dünya hayatından geçip gidecekleri baki (sonsuz) hayatları için,

Yaşadıkları müddetçe belli bir

Kanun üzerine yaşamalarını emir eder.

Bu emir kulların menfaati yani

Rahatlıkları ve kazançları içindir.

Hiç bir kişi yada hiç bir iş,

başıboş olarak "yaşam "hükmü süremez.

Nasıl dünya hayatında belirlenmiş, yasalar var ise...

Ahiret hayatını elde edeceğimiz dünya hayatında da din kanunlarının olması zaruri yettir.

 Aslında dinler diye bilinen lakin

Allah’ın yolladığı tüm peygamber aracılığıyla, insanlara sunduğu tek bir

Din vardır.

Oda "İslam Dini” dir.

"Şüphesiz Allah katında din İslam dır" (Ali-İmran/19)

  Böyle olmuşken, insanlar menfaat ve çıkarları uğruna dinler ilan etmişlerdir.

Batıl olmayan tek din İslam iken,

Batıl olan 20 küsur din mevcut.

Yahudilik, ,Budizm, Bahailik,

Atesit, jainizm...vb.  

İnsanlık var olduğundan bu yana dinlerde var olmuştur.

İnsan iki kısımdan oluşur. Beden ve ruhtan meydana gelmiştir.

Nasıl bedenin yeme, içme gibi birtakım ihtiyaçları varsa, ruhun da manevi mutluluğa ihtiyacı vardır.

Bu ihtiyaç da din tarafından doldurulur. Ruhun ihtiyacı giderilmezse, insan ve toplumların yapısında büyük yaralar açılır.

İnsanlar ruhlarını, 

huzur ve sevgi İle yaşamlarını zenginleştirmekteler.

Yaşam sürecinde yaşanılan sıkıntılar, hastalıklar...

Ya da tek cümle ile söylemek gerekirse "insanın gücünün yetmediği zamanlar" da, insan denilen varlığın ruhu çıkmaz sokaklarda kalır. 

Tek çaresi inanç olur.

Ruhun rahatlamasıyla, beden de nefes almaya başlar.

 Uzak doğu ülkelerinde birinde yaşayan

Çok zengin bir kişi, çok sevdiği köpeğini kaybeder. İlk defa böyle bir üzüntü ile karşılaşan adam, ruhunun daraldığını ve hiç bir şey ile bunu yok edemediğini anlar.

Çok zengindir. Lakin paranın gücü ruhuna ilaç satın almaktadır.

Köpeği için büyük bir gösterişli mezar yaptırır.

O zamana kadar aklına gelmeyen "din "konusunu araştırır.

"Bu insanlar acılara nasıl katlanmakta" diye düşünür.

Her dinin üst düzey mensuplarına sorular yöneltir.

"Ruhumun acısı nasıl gider."

Paranın gücüyle kabaran ruhunu,

Aldığı cevaplar tatmin edip yatıştıramaz, 

(Gerçek)İslam inancına sahip bir kişinin cevabıyla sarsılır.

"Biz Allaha sonsuz inanan kullar, ölümden sonra kavuşacağız.

Ve bu dünya hayatı bizim kazanç yerimizdir. Ruhlarımızın acısını Yaradan'a olan inanç duygusuyla söndürürüz.

Biliriz ki, bu bizim için yaşanılıp, ders alınması gereken bir olaydır.

Ölüm de aynıdır."

Lakin "her canlı ölümü tadacaktır".(ankebut/57)

 Diye uzunca açıklama yapar.

Ve ölümün sadece geçici bir ayrılık olduğunu,

Kavuşmanın ve hiç ayrılmayacakları bir hayatın var olduğuna inanan adam,Allaha iman eder.

Ruhun ilacını, sadece inanç ile bulacağını paranın tek işlemediği mekanın

Gerçek inançta olduğunu anlamıştı.

 Bu hikayede çıkarmamız gereken nasihat; “inancın muhteşem oluşuyla ruhumuzun bedenimize yansıyan güneş hali yani huzur..."  

Ateist bile inanır. Neden mi?

İnsanın beyni, olmayan bir şeyi inkâr etmez.

Sadece inanmamayı seçmiştir.

Aslında, kendine göre bir din uygulamaktadır.(İnanmamakta bir dindir.)

 Bazen güler geçerim.

Geçenlerde bir ateist ile konuşmaya daldık. İnkârını en güzel dil ile anlatmaya çalışmakta idi.

Kavga etmeden birbirimizi dinlemeyi başarmıştık))

Gecenin geç bir vakti idi. Ayrılırken karanlıktan ürktü.

"Ya bana dua eder misin  İçimde ki korku gitsin. Şu üç harfli(cin demekten korktuğu için )varlıklar beni rahatsız etmesin."

Gülümseyerek: “olur birazdan kılacağım namazımda dua ederim" derken, ruhum huzura ,göz kırpıyordu..

  Dinsiz yaşamak mümkün görünse bile

Asla muhtemel değildir.

 Dinimizi öğrenirken, araştırma yapmayı kendimize dahi anlatamadık.

Hazırcılığa o kadar  alışmışız ki!

Sonucunu beğenmeyince suçlayacak kişi ve ya kurumlar olmalı!

Neden bir kıyafet, ev, araba...

ya da değerli bir eşya alacağımızda uzunca araştırıyoruz da!

İki dünyamızı zenginleştirecek, ruhumuza sükûnet, sabır, mutluluk, başarı... katacak olan dinimizi araştırmadan, kuran tefsirlerini okumadan kolay olanı kabul ediyoruz.

 

Din adı altında maalesef insanlar sömürülmekteler.

 

Her dinde, akıllı ahmaklar,

 

İnsanları koyun gibi gütmekteler.

 

Sonrasın da ise, bize düşen;  "biz o kişiye ve ya görüşleri olan cemaate inanmıştık."

 

Amaaaa yok öyle yağma.

 

Bir kuruşluk malı bin liraya almıyorsan!

Boşuna dilini yorma!

Allah’ın verdiği aklı fesatlığa arabozuculuğa kullanma!

Ruhunu kuranın emirleri ile boya!

 

Ahiret için çeneni lüzumsuz kelimelere kapa!

 

Gıybet ve iftiraya gönül bağlama!

 

Şeytan ile yol alma!

 

Gideceğin yol da...

Ya satar seni

Ya da yakar!

Sakın unutma!

Dinini, Allah’ın kitabını anlamak için okumayı, anlat  ruhuna!

Rabbim ruhlarımızı senin boyan ile boyamayı biz aciz kullarına nasip eyle.

Selam ve dua ile

Değerli okurlarım

adminadmin