Ancak şunu da gördüler ki milletin kesinlikle bir B planı yok.
Onlar B planlarını da sahneye koymuşlardır şimdiye kadar, C planlarını da. Kaçıncı planlarının kaçmak, saklanmak, aralara karışmak, kılık değiştirmek ve hatta tapındıkları şeytana küfretmek olduğunu bilemem ama şu anda planın o aşamasındalar.
Milletin B planı olmayınca, ne yapsalar bir karşılığı olmaz.
Dışarda kopardıkları yalan rüzgârları bunların ihanette varacakları noktayı bize anlatmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Türkiye’nin tecrit edilerek ekonomik istikrarının bozulmasını amaçlayan, sermaye insan girişini azaltmaya yönelik kampanyalar bir yere kadar iş görür
İlişki içinde oldukları lobiler ve karanlık odaklar üzerinden bu kampanyaları uzun süre devam ettirmeleri de mümkün değil.
Önemli olan bizim ne kadar sağlam olduğumuz. Milli dayanıklılığımız açısından 15 Temmuz gecesinden daha ağır bir test olamazdı.
Türk milleti çok büyük bir sınavdan yüzünün akı ile çıktı.
Ekonomik ve sosyal hayatımız, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor. Önemli olan budur. Kim ne yaygara yaparsa yapsın, bu gerçeği uzun süre gözlerden uzak tutamaz.
Toplumsal zeminimizdeki bu test edilmiş sağlamlığın, ekonomik parametrelerin hesabında çok önemli bir karşılığı olacaktır.
Milyar dolarlık fonların yatırım kararlarını alanlar, bulvar gazetelerinde yapılan spekülasyonlara bakmaz. Bu spekülasyonlar bir şüphe oluşturabilir. Ancak çok kısa süre içinde profesyoneller devreye girer ve gerçek durumun analizi yapılır.
Çok kısa bir zaman içinde, Türkiye’nin sahip olduğu ekonomik ve siyasi düzenin ne kadar sağlam olduğu profesyonellerce analiz edilecektir. Türkiye’nin sahip olduğu güçlü toplumsal zemin, ekonomik kararların en önemli dayanağı olacaktır.
Bu spekülasyonlar aynı zamanda şeytanın örgütüne bir ekonomik yük getirecektir. Bu yükü uzun süre karşılayabilmeleri mümkün değil.
Parayı verip Viyana Havaalanına istediğimiz afişi astırırsınız. Ama bir Avusturya şirketi olan OMV Türkiye yatırım kararını bu afişe bakarak vermez.
Dediğim gibi önemli olan gerçeklerdir. Ekonominin temel parametrelerinden olan siyasi risk konusunda kendisini kandıranlar, doğru seçeneği kullanmayacaklardır. Ancak dünyanın ekonomik kaynaklarının tamamının spekülasyonların peşine takılması mümkün değil.
Gerçekleri görmeyen, spekülatif ve hatalı değerlendirme yapan fon yöneticileri olabilir. Ancak batılılar kendi çıkarının korunması konusunda çok acımasızdır. Türkiye için sözü edilen siyasi riskin gerçek dışı olduğu anlaşılınca, hatalı karar veren fon yöneticilerini hiç kimse o koltuklarda tutamaz.
Onun için ekonomik kararları verenlerin, bulvar gazetesindeki spekülasyonlara değil gerçeklere bakacağından emin olabilirsiniz.
Kısa bir süre sonra önce sermaye, sonra da insan akışı başlar.
Önemli olan Türkiye’nin, temel hakların korunması konusunda duyarlılığının gölgelenmemesidir. Bu zamana kadar, dünyanın karşılaştığı en ağır terör saldırısına karşı Türkiye, gerçek bir devlet refleksi dışında hiçbir şey yapmadı.
Devlet organları ki en başta yargı teşkilatımız gereken en yüksek duyarlılık içinde, en hızlı şekilde kararlarını aldı ve uyguladı.
Ne yapıldıysa yargı kararları ile yapıldı. Gördüğüm kadarıyla denetim mekanizmaları da iyi çalışıyor.
Türkiye’nin bu çizgisi sürdükçe emin olun her şey çok güzel olacak.
