Analiz
Giriş Tarihi : 20-03-2018 11:20   Güncelleme : 20-03-2018 11:20

“Her şeyim var ama çok mutsuzum”

“Çok iyi ve yakışıklı bir eşim var; bir kız bir erkek iki çocuğum var. Elimde limitsiz bir kredi kartım ve lüks bir arabam var. Villada yaşıyorum fakat çok mutsuzum. Elimi hiçbir işe süremiyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum, hedefim yok. İnsanları sevmiyor ve güvenemiyorum. Kimsenin yanında duramıyorum, muhabbetlerinden sıkılıyorum. Eşim ve çocuklarımla bile bir yerlere gitsek, orada da mutlu olamıyorum. Sanki bana dünya dar geliyor, sığamıyorum. Adeta dünyanın dışına çıkacak bir yol bulsam ve kendimi oraya atsam diyorum.”

“Her şeyim var ama çok mutsuzum”

Eğitimin çok önemli bir prensibi var; sebepler değişmeden sonuçlar değişmez. Burada, bu mutsuzluğun nelerden oluştuğunu önce anne babasından gördükleri ve ailede yaşadıkları ile, daha sonrada hayata bakış ve yaşama biçimi ile ne kadar ilişkisi var onlara bakılması gerekir. Allah (cc) dünyayı ve içindekileri bir oluş ve bozuluş kanununa göre ve bir nizam - intizam içinde yarattı. İnsanın da, Allah’ın yarattığı bu sistematik içinde mutlu ve huzurlu olabilmenin de alt bileşenleri vardır.

  1. Öncelikle helâl rızık.
  2. Sadakatli olmak.
  3. Ailede doğru modeller görmek.
  4. Hayata olumlu bakabilmek ve olumsuzlukları tespit edip daha iyisi için gayret etmek.
  5. Kendisini Rabbimizin yaratma şanından dolayı sevip değerli bulmak ki, bu olmazsa insan ne Rabbini ne de başkasını sevemez.
  6. Hatalarını görmeyi başarabilmek ve daha iyisini yapabileceğine inanmak.
  7. Doğru bir çevre ortamda bulunmaya gayret etmek.
  8. Hobileri ve sosyal faaliyetlerinin bulunması.
  9. Bulunduğu yere değer katacak bir anlayış ve coşkusunun bulunması.
  10. Elinde bulunanlardan mutlu olmak ve şükür etmesini bilmek.
  11. Allah'ın(cc) izni ile, kendisini istikamet üzere tutacak bilgi kaynakları ile irtibatını canlı tutmak.

İnsanın bir hedefi olup, o hedefe uygun olarak yapacağı şeylerin olması, insanın zihnini meşgul edip rahatlatan çok önemli husustur. Meselâ, huzur evlerine düzenli olarak gidip onları ziyaret etmek, ahbaplık edip onları dinlemek ve hediyeler almak. Kimsesiz çocukların gönüllü annesi olup onları düzenli ziyaret etmek, hediyeler almak. Semtinizdeki yoksulları araştırıp onların dostu olmak, iş bulmalarına, ihtiyaçların giderilmesine ve imkânlarının düzelmesine yardımcı olabilmek. Mağdur ailelere ayda bir de olsa, toplu yemek organizeleri yapmak. Gençler ile ilgili faaliyetlere iştirak etmek, desteklemek. Tabii ki bunların başında, elimizde her ne var ise bizim olmadığına, Allah’ın (cc) olduğuna ve geçici bir süre tasarruf hakkının elinde bulunduğuna ve daha sonra bunun el değiştireceğine iman etmemiz gerekir. Başkalarına sadece Allah (cc) için yardımcı olmak ve yaptığı yardımı anında unutmak, çok asil ve müttaki bir mü’min tavrıdır.

Şükür nedir bilmeyen bir ailede büyümek, hep başkalarını ölçü alarak, onlarla yarışarak daha iyi bir ekonomik standart için ömrünü heba etmek, para ve refahtan başka ölçü tanımamak; bir çocuğun görebileceği en karanlık tablolardan birisidir. Doğru bilgi kaynaklarıyla aklını ve zihnini besleyip doğru düşünmeye çalışan ve Allah’ı razı etmek gibi bir derdi olan insanlara yakın olabilmek ise, Allah’ın (cc) çok önemli bir nimetidir.

Sıkıntı boşluktan oluşur. Kalbi besleyen ve diri tutan gıdalar olmadıkça, insan iç huzuru yakalayamaz ve elindekinin tadını alamaz. Şükür etmedikçe ve yoksulların payını onlar için harcamadıkça, şahsı için harcadıkları onu mutlu etmez. Bu dünyanın kendisine ihtiyacı olduğu için Rabbinin (cc) onu yarattığını, bunun içinde bu dünyaya katkı borcunun olduğunu bilmeyen, hayatı hep tek başına ve kendi mutluluğuna dayalı yaşayacak zanneder. Bu zan, insanın mutsuzluğa demir atması demektir ki bizim Rabbimizin (cc) ipine sarılmamız ve O’nun güvenli limanına demir atmamız lazım. Bu da, hayatın ve bütün içindekilerin Allah’a (cc) ait olduğu ve bize düşen pek çok şeyin olduğu şuuruyla oluşur.

Allah’ı(cc) zikir, sadece Allah Allah demek değil, her işimizde besmele çekerek, ‘Rabbim (cc) aklımdasın’ demek yani her an bizimle olduğunu, bizi görüp işittiğini ve yaptığımız her işin ilk önce Rabbimize (cc) dokunduğunu akletme, bilincine sahip olmaktır. Sebepler değişmeden sonuçlar değişemeyeceği için, önce sebepleri teşhis, sonra daha doğrularının hayat katılması, Allah’ın (cc) izniyle hayata anlam katacak ve üzerimizdeki atıllığı yok edecektir.

Saliha Erdim / Diriliş Postası

adminadmin