Gündem
Giriş Tarihi : 27-09-2016 11:10   Güncelleme : 27-09-2016 11:10

Himmet değil, "çökme"...

Samsun'un önemli şirketlerinden Erçallar da 2013 yılında Nijerya'da FETÖ'nün gazabına uğramış!..

Himmet değil,

İsmet Erçal'ın "Kazancın yarısını istediler" ifadesi, bana hiç de yabancı değil...
5 yıl önce FETÖ'nün kumpasına uğrayan Galip Öztürk, kimine göre "himmet" kimine göre de "haraç" olarak kabul edilen adeta mafyavari "çökme" uygulamasının varlığını, kamuoyuna duyuran ilk işadamıydı...

Galip Öztürk; 2011 yılında, holdingin kazancının yüzde 50'sini vermediği taktirde hapse atılacağı tehdidine rağmen "Yıllarca hapis yatarım yine de vermem. İdam da edilsem yine vermem" diye sesini yükseltmişti...

Bu teklifi yapanların adlarını da tek tek kamuoyuna açıklamıştı...
Hem Silivri Cezaevi'nde hem de tahliye olduktan sonra yaptığı açıklamalar, birçok yaygın gazetede çıkmıştı...
Recep Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık yargı darbe girişimden sonra işadamlarından bu yönde şikayetler almış, toplantılarda "bildiklerinizi söyleyin"
demesine rağmen Galip Öztürk ve onun yüreklendirdiği birkaç işadamı dışında hiç kimse şirketlerine "çökme"  girişimini anlatmamış ya da anlatamamıştı...

Hak vermiyor da değilim. Çünkü, "Korku imparatorluğu" her yeri sarmıştı. Böyle zamanlarda konuşmak, devlet içindeki FETÖ yapılanmasını karşına almaktı...
Maliyesi, çalışma müfettişleri, polisi, jandarması, hakimi ve savcısıyla kim başını derde sokmak isterdi...
Birçok işadamı; canı yandığı halde, işte bu güç karşısında  susmak zorunda
kaldı...
Galip Öztürk'e de "sus" denildi. Aksine o sesini daha çok yükseltti.
Sonuç ne oldu?..

FETÖ'nün ileri gelenlerince yapılan itiraflar, Ergenekon eski Cumhuriyet Savcısı'nın açıklamaları ve belgelere rağmen, kumpas davasında yeniden yargılanma başvuruları sümenaltında...
Çok sayıda medya kuruluşunun gazete sayfalarında ve ekranlarında Galip Öztürk'ün yeniden yargılanması gerektiği konusunda oluşan kamuoyu desteğine rağmen sürecin yavaş işlemesi, akıllara şu soruyu getiriyor:
"sus" denildiğinde sussa mıydı, acaba?..
Holding şirketlerinde çalışan 20 bine yakın kişinin yüzde 90'ı neredeyse
Samsunlu olan bir işadamına kumpas kurulduğu itirafları ve belgelerine rağmen, hukuki süreçte ortaya çıkan belirsizlik; haraç veren ya da istenen
işadamlarını suskunluğa itmez mi?..
Hiç kimse, Galip Öztürk"suçludur" ya da "suçsuzdur" demiyor. İstenilen şey, adil biçimde yargılanmasıdır...
Ve bu talep de her vatandaşın hakkıdır...
Hain örgütle mücadelenin özünde, kişiler değil; devlet ve milletin geleceği vardır...
O yüzden devlet; FETÖ'yü deşifre edenlere, yasal sınırlar içinde "güven" verme konusunda, ağır aksak davranırsa; örgüt yapılanmasında çözülmeler zorlaşacaktır!..

 

adminadmin