Kültür
Giriş Tarihi : 29-11-2012 09:39   Güncelleme : 29-11-2012 09:39

Hükümete 'ne işin var Filistin'de demedik

Bahçeli, parti grubunda yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hükümete 'ne işin var Filistin'de demedik
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Biz hiçbir zaman hükümete 'Ne işin var Filistin'de' veya 'Ne arıyorsun Ortadoğu'da' demedik ve demeyi de aklımızdan geçirmedik. Bizim hükümete yaptığımız eleştirilerimizin temelinde, inandırıcılığını kaybetmesi, üstesinden gelemeyeceği vaatler vermesi ve büyük beklenti oluşturarak sonradan fos çıkması yer almaktadır'' dedi.
Bahçeli, şöyle devam etti:
 
''PKK sözde Kürt sorununun kabul edilmesini ve bu çerçevede adımlar atılmasını beklemiş, sözde inkar, asimilasyon politikalarının bitirilmesini beklemiş, devlet eliyle anadilde televizyon kanalı açılmasını ısmarlamış, anadilde savunma için bastırmış, istediğini almış, anadilde eğitim için zorlamış, büyük oranda hedefine ulaşmış, çözüm adresi olarak gösterdiği İmralı'nın tecrit şartlarının düzeltilmesini, müzakerelerin başlatılmasını talep etmiş, tehditleri işe yaramış, üniter yapının gevşemesini, federasyon yolunun açılmasını ısrarla ileri sürmüş, bu konuda özellikle yeni Büyükşehir Kanunu ile hiç olmadığı kadar vaat alarak teskin edilmiş, demokratik özerkliğin tesis edilmesini, ihanetin çözüm ve çare kılıfına saklanmasını hararetle vurgulamış ve bunda da umut ışığını almıştır.
 
Bölücü örgüt taleplerinin karşılanması iddia edildiğinin aksine ne çözümü ne de huzuru sağlamıştır. Bilinmelidir ki, Başbakan Erdoğan'ın valilerin seçimle işbaşına gelmeleri konusundaki yaklaşımı PKK'nın tezlerine yaldızlı cevaptır, PKK'nın gökte ararken yerde bulduğu altın fırsattır.
 
''Başbakan'ın başkanlık sistemindeki ısrarı ve valilerin seçimle iş başına gelmesi düşüncesi aynı tornadan çıkmış teklifler olarak görülmelidir.''
 
 
NE YAPMAK İSTİYOR?
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ne yapmak istediğini soran Bahçeli, ''Bu hadsizliğinin ve kontrolsüzlüğünün altındaki asıl neden nedir? Başbakan'ın başkanlık sistemindeki ısrarı ve valilerin seçimle iş başına gelmesi düşüncesi aynı tornadan çıkmış teklifler olarak görülmelidir. Bizim açımızdan, Türkiye'nin bugünkü nazik ortamında böylesi sivrilikleri dillendirebilmek için Başbakan Erdoğan'ın şayet aklından zoru yoksa, bilincini küresel güç merkezlerine ve bölücülük karteline rehin bırakmış olması lazımdır'' dedi.
 
Bahçeli, ''Başbakan'ı böylesine yalpalatan, ülkemizin hassasiyetleriyle oynamaya sevk eden acaba batılı çevreler tarafından deliğe süpürülme korkusu mudur?'' diye de sordu.
 
 
''ANALARIMIZ BİR KEZ DAHA AĞLAMIŞTIR''
 
Başbakan Erdoğan'ın Pakistan seyahati dönüşünde uçakta, bölücü terör örgütüne yönelik olarak; ''Silahı bırakan PKK'lılar başka ülkelere gidebilir'' dediğini ifade eden Bahçeli, bunun terör örgütüne af niteliğinde olduğunu belirtti.
 
Devlet Bahçeli, ''CHP Genel Başkanının bu fikre katılması ve bugünlerde partisinden bazı bildik simaların 1930'lu yılların isyan elebaşısı eşkıya Rıza'ya iadeyi itibar girişimleri sürece paralel ilerleyen densizlik ve işbirlikçilik numunesi olarak meydandadır'' dedi.
 
AK Parti'nin PKK'yı affetmek için el uzattığını öne süren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
 
''Af hayaldi, gelin görün ki nihayetinde gerçek olmuştur. AKP hükümeti PKK'lıları affetmiştir de, bunun duyurusunu Başbakan Pakistan dönüşüne bırakmıştır. Analarımız bir kez daha ağlamış, şehitlerimizin kemikleri tekrar sızlamıştır. AKP, PKK'ya can simidi uzatmış ve şehidin, şühedanın hakkını çiğnemiştir.
 
Hatırlayınız, daha birkaç hafta önce, Irak Cumhurbaşkanı Talabani genel afla ilgili tavsiyeyi, 12 kötü adamdan birisi vasıtasıyla kardeşi Başbakan Erdoğan'a iletmiştir. Öyle ki Talabani, Barzani, Başbakan, BDP, CHP ve PKK arasında dar alanda kısa paslaşmalar sonuç vermiş ve PKK Haburcu elekten geçirilerek aklanma tüneline sokulmuştur.
 
Medyadaki bölücü kalemşorlar, kökeniyle ilgili itiraf da bulunarak ve dilekleriyle İmralı'ya şirin görünmeye çalışan tükenmişler, PKK'nın doğal elçisi gibi davranan alçaklar, Kandil'den vize alarak bölgede gezen ihanet uşakları elele verip ihaneti temellendirmek için her şeyi yapmışlardır. AKP'de bunlara çanak tutmuş, ortam ve zemin hazırlamıştır. Görülüyor ki, AKP'nin acziyeti, zavallılığı ve teslimiyetçi ruhu PKK'nın güven ve imkan limanı haline dönüşmüştür.''
 
 
SİYASİ TAKTİK
 
İktidarın durum ve gelişmelere göre yön değiştirdiğini, millet varlığına rakip olarak etnik kimlikleri çıkardığını, suistimal etmedik değer, ters yüz etmedik ilke bırakmadığını savunan Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan'ın dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili görüşleri de tamamıyla siyasi taktik mahiyetli, zaman kazanmaya yöneliktir. MHP, teröre yardım ve yataklık yapanların, terör örgütüyle arasına sınır çekemeyenlerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına sonuna kadar vardır ve daha önceki teklifinin de arkasındadır'' dedi.
 
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
''Gardiyan rolündeki PKK, mahkum pozisyonundaki AKP'ye alan belirmekte, görev hatırlatması yapmakta; menfur saldırı ve tahrikleriyle iktidarı adeta terbiye etmektedir. Üç tane çapulcu AKP'yi sıkıştırıp dize getirmede özgüven içinde hareket edebiliyorsa, burada bir bit yeniği aranmalıdır.
 
AKP milletimizin bölünmesi ve ayrılması konusunda ya iktidara gelirken razı edilmiş ve bu maksatla eline tutuşturulan yol haritalarına bağlılık iradesi göstermiştir. Ya da beceriksizliğini ve sefaletini gizleyebilmek, çürümüşlüğünü ve çürüklüğünü saklayabilmek için belirli bir sürenin geçmesi ve arkasından biraz daha soygun ve talan işlerine devam edebilmek için her düşüklüğe kucak açması gerekmiştir.
 
Başbakan Erdoğan'ın sahte çıkışları artık inandırıcılığını ve ehemmiyetini tamamen kaybetmiştir. Dağda mücadele, ovada müzakere ederek terörün belinin kırılacağını, çözümün sağlanacağını zanneden bu basiret ve feraset noksanlığının, bugüne kadar yaptığı tek şey bölücülüğü şımartmak, terörü daha da yüreklendirmek ve sonunda af kulvarına getirmek olmuştur.''
 
''Anadilde kamu hizmeti AKP'nin aklındaki ve gündemindeki tehlikeli planlarının son halkalarından birisi olarak bir hayli dikkat çekicidir'' diyen Bahçeli, ''Şu ibret verici manzaraya bakınız ki, AKP Türkiye'yi dil bataklığına çekmekte, mahalli düzeydeki diller aracılığıyla Türkçe'yi erozyona uğratmaktan hiç rahatsız olmamaktadır'' görüşünü savundu.
 
 
''HİÇBİR ZAMAN HÜKÜMETE 'NE İŞİN VAR FİLİSTİN'DE DEMEDİK''
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Biz hiçbir zaman hükümete 'Ne işin var Filistin'de' veya 'Ne arıyorsun Ortadoğu'da' demedik ve demeyi de aklımızdan geçirmedik. Bizim hükümete yaptığımız eleştirilerimizin temelinde, inandırıcılığını kaybetmesi, üstesinden gelemeyeceği vaatler vermesi ve büyük beklenti oluşturarak sonradan fos çıkması yer almaktadır'' dedi.
 
Bahçeli, parti grubunda yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada tansiyonun sürekli yükseldiğini vurgulayan Bahçeli, İran, Irak, Suriye, Filistin, Lübnan ve İsrail'i kapsamına alan sürtüşme ve gerilimlere dikkati çekti.
 
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında 161 kişinin hayatını kaybederken, bin 250'ye yakın kişinin de yaralandığını belirten Bahçeli, ''İsrail gaddarlığı, İsrail vicdansızlığı Gazze'ye füze olarak düşmüş ve bu mazlum kentte adeta can pazarı yaşanmıştır'' dedi.
 
Parti olarak, Filistin'i her zaman yakından izlediklerini, haklı davasını yürekten savunduklarını ifade eden Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan gibi Filistin'i siyasetimize malzeme yapmadık, hayal tacirliği ve umut simsarlığı yaparak altından kalkamayacağımız sözlere itibar etmedik'' diye konuştu.
 
Osmanlı Devleti'nin gerilemesi ile bölgede ortaya çıkan boşluğun bir türlü doldurulamadığını vurgulayan Bahçeli, ''Filistin mahzun, Gazze öksüz, Ramallah solgun kalmıştır'' ifadesini kullandı.
 
 
KONTROLDEN ÇIKAN SÖZLER
 
Bahçeli, ''Biz hiçbir zaman hükümete 'Ne işin var Filistin'de' veya 'Ne arıyorsun Ortadoğu'da' demedik ve demeyi de aklımızdan geçirmedik. Bizim hükümete yaptığımız eleştirilerimizin temelinde, inandırıcılığını kaybetmesi, üstesinden gelemeyeceği vaatler vermesi ve büyük beklenti oluşturarak sonradan fos çıkması yer almaktadır'' dedi.
 
Başbakan Erdoğan'ın ''kontrolden çıkan sözlerinin'' her defasında yalnızca kendisini mahcup ettiğini, Türkiye'nin itibarını ve saygınlığını da açığa düşürdüğünü ileri süren Bahçeli, ''Her yönüyle gün yüzüne çıkmıştır ki, Filistin meselesi havanda su dövmelerle çözülemeyecek, esip gürlemelerle bitirilemeyecektir. Üstelik kuru sıkı tehditlerle İsrail düşmanlığında sınır tanımamak, ister Gazze isterse de Filistin'in tümü olsun bir işe yaramayacaktır. Başbakan Erdoğan'ın, bu zamana kadar Filistin üzerinden yürüttüğü istismar politikaları, temelsiz atışları, yersiz rest çekmeleri hiçbir işe yaramamış, İsrail saldırılarını caydıramamıştır'' diye konuştu.
 
Bahçeli, Türkiye'nin uluslararası toplum nezdinde küme düşmek üzere olduğunu vurguladı.
 
 
''ÇELİK ÇOMAK OYNARKEN''
 
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik ''İslam Dünyası'yla zerre kadar ilişkisi olmayan Genel Başkan'' sözlerine değinerek ''Sen Kasımpaşa'da mahalle aralarında çelik çomak oynarken, bu aziz davanın mensupları Türk-İslam dünyasının derdiyle dertlendi, oraların esintiyle huzur buldu'' dedi.
 
Bahçeli, şöyle konuştu:
 
''Senin İslam dünyasıyla kurduğun ilişkinin ana fikri, gizlemeye çalışsan da BOP'a aittir. Aldığın görevi, verilen ev ödevlerini harfiyen yapmak için harcırahlı seyahatlerine 10 yıldır telaş ve hevesle kendini adamış durumdasın.
 
Hamd olsun, bize kimse görev veremeyeceği gibi, kimseden talimat alacak kadar benliğimizi ve kimliğimizi kaybetmedik. Ve Türk-İslam ülkelerine yabancıların iteklemesiyle, teşvik ve tıpışlamasıyla girecek kadar da insafımızı ve haysiyetimizi iki paralık etmedik.
 
Sen Kasımpaşa'da mahalle aralarında çelik çomak oynarken, bu aziz davanın mensupları Türk-İslam dünyasının derdiyle dertlendi, oraların esintiyle huzur buldu.''
 
 
''FÜZE SAVUNMASI İSRAİL İÇİN Mİ?''
 
Son günlerde Türkiye'nin NATO'dan talep ettiği füzelerin ''haddinden fazla'' gündemi işgal ettiğini belirten Bahçeli, bu konuda TBMM'ye mutlaka bilgi verilmesi ve güvenlikle ilgili öngörülerdeki sapmaların kaynaklarının açıklanmasını istedi.
 
Bahçeli, şunları söyledi:
 
''Şüphesiz milletimizin güvenliği ve esenliği için gerekli görülen her önlem gecikmeye ve savsaklamaya meydan bırakmadan hayata geçirilmelidir. Sınırında bulunduğumuz Ortadoğu'nun belirsiz ve kaotik tablosuna karşı tedbir geliştirmek, muhtemel tehlikelere karşı kesin ve kararlı adımlar atmak mutlak anlamda zarurettir.
 
Ancak merakımız, yaklaşık iki haftalık süre içinde ne değişmiştir de, Başbakan Erdoğan aniden Patriot füzeleri için NATO'ya müracaat etmiştir? Suriye'deki füze rampaları Türkiye'yi mi çevrilmiştir? Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün füzelerle ilgili endişesi haklı mı çıkmıştır? Ülkemiz kimyasal başlıklı füzelerin hedefinde midir? Bizi fazlaca düşündüren kuşku, Suriye'nin yanında, Patriot füzelerinin İsrail'in savunması ve perdelenmesi amacıyla alınıp alınmadığı hususudur.''
 
 
''KERKÜK AĞLARSA TÜRKLÜK AĞLAR''
 
Devlet Bahçeli, Irak Merkezi Yönetimi ile peşmerge yönetimi arasında tırmanan gerginliğin savaş sınırına yaklaşmasını tasvip etmediğini bildirdi.
 
AK Parti Hükümeti'nin, ''Maliki yönetimiyle sürtüşmesinin'' Türkiye'nin güvenliği ve istikrarı açısından telafisi zor olacak handikaplara yol açabileceğini dile getiren Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
 
''Bizim için Irak'ın toprak bütünlüğü mutlaka korunmalı ve savunulmalıdır. Peşmerge ile Merkezi Yönetim'in Kerkük üzerinde paylaşım kavgası vermesi, aralarındaki hizbin yükselmesi Türkmen kardeşlerimizin varlığı ve birliği açısından sıkıntı ve endişe vericidir.
 
Kerkük'teki Türkmen kardeşlerimizin malına, canına ve dokunulmaz haklarına zarar verebilecek her adım bizim nefret ve tepkimizle tanışacaktır. Gazze'ye gösterdiği ilginin yarısını Kerkük'e çevirmesini beklediğimiz hükümet, Türkmen kardeşlerimizi kaderine ve yalnızlığa terk etmemeli ve Türkmen illerinin sorunlarını her platformda gündeme taşımalıdır.
 
AKP Hükümeti, Irak politikasını gözden geçirerek Barzani üzerinden yürüttüğü diyalog ve temas sürecini yeniden yorumlamalı, Irak Türkmen'lerinin haklarına zarar verilmesine engel olmalıdır. Gazze ve Suriye hususunda Birleşmiş Milletler'e atıp tutan Başbakan, yüreği yetiyorsa, samimiyeti varsa, insafı kaldıysa Kerkük ve Irak Türkmen'leri için de aynı duyarlılığı sergilemeli, aynı çabayı göstermelidir.
 
Gazze'de ağlayanlar umarım Kerkük'ü gülerek seyretmeyeceklerdir. Çünkü Kerkük ağlarsa Türklük ağlar, Türkiye ağıt yakar, Türk coğrafyasının ahı arşa varır. Milletimizin de buna dayanması ve katlanması hiçbir şart altında söz konusu olmayacaktır. Kerkük gözbebeğimiz, umudumuz, hasretimiz, gönlümüzdeki çolpandır, hep de böyle kalacaktır.

SABAH
adminadmin