Kültür
Giriş Tarihi : 06-01-2019 10:00   Güncelleme : 06-01-2019 10:05

Hür Tefekkürün Kalesi

Hür Tefekkürün Kalesi

Şöhreti fethe koşan bir aydınlar ordusu... Kimi yan yolda olacak, kimi yol değiştirecektir bu akıncıların. Belki hiçbiri varamayacaktır hedefe… Genç düşünce, dergilerde kanat çırpar... Yasak bölge tanımayan bir tecessüs; tanımayan, daha doğrusu tanımak istemeyen. En çatık kaşlılarında bile insanı gülümseten bir “itimad-ı nefs”, dünyanın kendisiyle başladığını vehmeden bir saffet var. Tomurcukların vaitkâr gururu. Bir şehrin iç sokakları gibi mahrem ve samimidir. Devrin çehresini makyajsız olarak onlarda bulursunuz... Müzeden çok antikacı dükkânı, mühmel ve derbeder...

Kitap, istikbale yollanan mektup... Smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür. Kitap ve gazete... Biri zamanın dışındadır, öteki zamanın kendisi. Kitap, beraber yaşar sizinle, beraber büyür... Gazete, okununca biter.

Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar... Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi... En talihlileri bir nesle seslenir... Eski dergiler, ziyaretçisi kalmayan bir mezarlık… Anahtarı kaybolmuş bir çekmece... Sayfalarına hangi hatıralar sinmiş, hangi ümitler, hangi heyecanlar gizlenmiş, merak eden yok.

Cemil MeriçBu Ülke

Diyanet Dergisi

adminadmin