Neden diyecek olursanız; öyle tuhaf durumlarla karşılaşıyoruz ki, boşandığı karısını ihbar eden bile var.
Her ilde güvenilir bir ‘akil Heyet’ kurulsun Paralelcileri ayıklama için diyeceğim ama meydanların Paralelcilerle dolması gibi, heyete de sızlamaları an meselesi, bu fikirden vazgeçtim.
Mücadele 17/25 Aralık 2013’de değil de Samsun’da 2015 yılında başladı dersek eksik söylemiş olur muyuz?
Önce en alttan, ‘İbadetten’ başladı operasyonlar…
Başörtülü kızları, dershaneleri, yurtları ve öğrenci evlerini bastılar…
En garibanları, yardım kutusu toplayanları Paralelci diye aldılar. Sonra da saldılar.
Operasyonların en alttan yani ‘İbadetten’ başlamış olmasının bize iki büyük zararı, Paralel Yapı’ya çok büyük bir faydası oldu.
Algı yönetimini elimizde kaçırıp karşı tarafın eline vermiş olduk bir…
En ‘alttakilerle’ uğraşırken, ortadakiler ‘tebdil-i mekânda ferahlık vardır’ düsturunca şehri terk ettiler.
Ve dahi ülkeyi…
En altta alınacak kimse kalmayınca ortaya yöneldiler ki; operasyon yapılacak kimse kalmamış…
E, nolacak! operasyon mecbur yapılacak, evine ekmek götürecek gariban esnafın tepesine bindiler. Bugün dükkânı kapansa yarın iflas edecek küçük esnaf nasıl olsa kaçamayacak. Aldılar, sonra yine saldılar.
Ticaret kısmının en büyükleri, Mekke üzerinden hem de protokol ile birlikte İstanbul’a gitti.
Oradan da ver elini Fransa…
Ve elde kaldı; İhanet, piramidin en üstü…
Şimdiye kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ihanetçiler diye vasıflandırdığı İhanet zümresinden kimse alınmadı.
Hep en alttakiler, personeller, taşıyıcılar, getir götürcüler alındı.
İmamların büyük bölümü, İdareciler, yöneticiler, seçilmişler, atanmışlar, mülki amirler yani beyin takımı, yani üst akıla yakın akıllar alınmadı..
Neyse ki onların kaçmasını engellemek için pasaportlarına yasak konuldu.
Alınacaklar diye bekliyoruz.
