Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 28-12-2011 16:22   Güncelleme : 28-12-2011 16:22

İçimizdeki kriptolar

Katranı kaynatsan da olmaz şeker Soyuna tükürdüğüm cinsine çeker   Çoğu zaman bir konuyu sayfalar dolusu cümleler ile anlatmak istediğinizde atalarımızın aynı konuyu çok net ve çok güzel bir özdeyiş ile anlattıklarını görünce inanın insanın ilgili konuda kalem oynatması pek içinden gelmiyor

İçimizdeki kriptolar
Katranı kaynatsan da olmaz şeker
Soyuna tükürdüğüm cinsine çeker
 
Çoğu zaman bir konuyu sayfalar dolusu cümleler ile anlatmak istediğinizde atalarımızın aynı konuyu çok net ve çok güzel bir özdeyiş ile anlattıklarını görünce inanın insanın ilgili konuda kalem oynatması pek içinden gelmiyor.
 
Ama takdir edersiniz ki önemli bazı şeyleri insanların gündemlerine ve kafalarına layıkıyla sokmak için atalarımızın
 
"Et tekrarı vel ahsen, velev kane yüz seksen"
 
Biçimindeki özlü ifadesinin gereğini yapmak ve bazı önemli konuları tekrar gündeme getirmek gerekiyor. Aksi takdirde bizden görünen ama gerçekte şeytanın uşağı olan içimizdeki kriptoların birçok kanaldan enformasyon ve ihanet bombardımanına tutuğu yurdum insanının bilinçli olarak gözlerinden kaçırılan hassas konuları “öncelikli ve önemli meseleler” arasında görmesini bir tarafa bırakın, hatırlaması bile mümkün değil.
 
“Yar derdime derman, aynı yar katlime ferman”
 
Daha önceki yazılarımızda ısrarla işlediğimiz konulardan bir tanesi “içimizdeki kriptolar” idi. Konunun ve ülke olarak içinde bulunduğumuz sürecin önemine binaen mevzuyu bir hikâye ile tekrar gündeme getirmek kaçınılmaz oldu.

Hikâye bu ya…

Uzun yıllar önce tüm ömrünü hacca gidebilmek için para biriktirerek geçiren bir zat, bu emeline hayli ilerlemiş bir yaşta ancak sahip olur.

Nihayet hac zamanı gelir ve bizim piri fani ihtiyarında içinde olduğu kervan yola çıkar. Hac kervanı şehir merkezinden epeyce uzaklaşıp ta ıssız bir yere geldiğinde eşkıyaların baskına uğrar. Eşkıyalar kervanda ne var ne yok alırlar.

Bu sırada bizim yaşlı zat bir yolunu bulur ve eşkıyaların başının yanına gider ve ona;

“ Ey evlat senin adın ne” der

Eşkıya başı birazda şaşırmış bir vaziyette

“Adım Ahmet ” diye cevap verir bizim ihtiyar piri faniye.

İhtiyar bir yandan kafasını sağa sola sallarken diğer taraftan da eşkıya başına dönerek

“Bu işte bir yanlışlık var, senin adın Ahmet olamaz. Bu isim peygamberimizin ismi, bu insanlarda onu ziyarete giden Allah dostları, dolayısıyla sen bu insanları soyamazsın” der.

Bu sözler üzerine kısa bir süre düşünen eşkıya başı

”Doğru söylüyorsun ihtiyar”

der ve kervandan aldıklarının tamamını geri verip kervanı serbest bırakır.

Kervan yoluna devam ederken bizim eşkıya başının kafası karışır. Başlar kendi kendine söylenmeye.

“Ben eşkıyayım ve geçimimi insanları soyarak, namımı da zalimliğimden alıyorum. Adımın Ahmet olmasının ne önemi var ki”

Ve hemen emir verir yanındaki diğer eşkıyalara.

“Çevirin kervanı, tekrar soyacağız”

Kervan tekrar durdurulur ve az önce yaşananlar tekrarlanır. Bizim ihtiyar yine bir fırsatını bulur ve eşkıya başının yanına giderek babasının adını sorar.

Bu seferde ”Mehmet” cevabını alır.


Bizim ihtiyar yine başını sallayarak

“Kesinlikle bu işte bir yanlışlık var”

der ve az önce söylediklerini tekrar eder.

Eşkıyanın başı ihtiyara döner ve

“Yine doğru söylüyorsun ihtiyar”

Diyerek aynı şekilde kervandakilerin mallarını geri verir ve kervanı serbest bırakır.

Fakat kafasının içindeki bir ses eşkıya başını rahat bırakmaz. Hiç durmadan

“Sen bir eşkıyasın, isminin Ahmet olmasının ne önemi var. Sen işini yapsana “

Diye sürekli rahatsız eder çete lideri olan eşkıyayı. Eşkıya başı bu sesinde etkisiyle yanındakilere emir verir ve tekrar durdurur bizim ihtiyarın hac kervanını. Ve gür bir sesle
“ Çabuk bana şu ihtiyarı getirin”

Diye hışımla bağırır. Yanındakiler ilk iş olarak bizim ihtiyarı derdest ederek getiriler. Eşkıya başı defalarca aynı kararsızlığı yaşamış olmanın verdiği sinirle

”Haydi sor ne soracaksan. Soruların bittiğinde her halükarda ben bu kervanı soyacağım. Çünkü ben bir eşkıyayım ve bu benim işim” der.

Bizim ihtiyar piri fani sakin bir ses tonuyla

“Peki, sana son bir soru soracağım ondan sonra bildiğini yap. Evladım senin dedenin adı ne”

Eşkıya başı biraz düşündükten sonra

“ Ne işine yarayacak bilmiyorum ama anne dedemin isimi “Hırant”, baba dedemin ismi ”Mişon ”
Cevabını verir.

Bizim ihtiyarın yüzü güler ve sevinçli bir şekilde,

“Şimdi oldu evlat. Yanlışlığın nerede olduğunu bulduk”

 Bende kendi kendime diyordum ki:

“Babasının adı Mehmet, kendi ismi Ahmet olan birisi böyle zalimce bir iş yapmaz. Bu işte bir yanlışlık var. Dedelerinin ismi her şeyi ortaya çıkarttı. Şimdi anlaşıldı Senin hacca gidenleri soyma nedenin. Bu sefer sakın vazgeçme, soyuna yakışanı yap”

Der ve eşkıyaların şaşkın bakışları arasında oradan uzaklaşır.

Bu hikâyeden sonra ülkemizde bizden görünen ama gerçekte çağdaş eşkıyalık yapanların dedelerinin isimlerini bir araştırın bakalım karşınıza hangi isimler çıkacak.

İsterseniz ben bir iki örnek ile size yol göstereyim.

1- Türkan SAYLAN (ÇYDD Eski Başkanı)
Anne Adı: Lili Mina RAGMAN
Dede ismi: Raber RAGMAN
Büyükanne ismi: Mina VERLİG

2- Abdullah ÖCALAN (Bebek Katili)
Asıl Adı: Artin AGOPYAN
Anne Adı: Öveyş AGOPYAN

3- Hüseyin VELİOĞLU ( Hizbullahın Eski Lideri)
Gerçek soyadı DURMAZ ( 1981de mah. Kararı ile Velioğlu yaptı)
Anne ismi: Nure
Yeğenlerinin İsmi: Helen , Juan
Kayınpederinin İsmi: Saro
Kayınvalidesinin İsmi: Hazere
Ne demiştik yazının başında:

Katranı kaynatsan da olmaz şeker
Soyuna tükürdüğüm cinsine çeker.
 
Bu isimlerin kimisi “onlar” kimisi ise “şunlar” için bir kurtarıcı veya lider. Ama hepsinin ortak özelliği bu ülkeye ihanet eden “Kripto ailelerden” olmaları.
 
“Yar derdime derman, aynı yar katlime ferman”
 
Özet olarak
 O veya bu sebeplerden ötürü bu vatana, millete zarar veren, ihanet eden, halkı soyan haramzade, eşkıya ve hainlerin isimlerinin Ahmet, Bülent, İlker, Abdullah, Yasin, Türkan, Emine vb olmasına aldanmayın, soylarına ve nereden geldiklerine bakın.

Bizden bu kadar.

Arif olan iddialarımızı arifliği elverdiği kadar araştırsın. Bu tezimizi çürütmek veya onaylamak adına yapacağınız araştırmalarda bulduklarınızdan sonra hala ismen bizden görünenlerin bu vatana ve Müslüman Türk milletine neden ve nasıl hainlik yaptıklarını net bir biçimde göremiyor veya bu iddiaları yüreğinize kabul etmiyorsanız ikinci iş olarak kendi geçmişinize bakın. Belki cevap oralarda bir yerlerde gizlidir.

Selam ve hürmetle
adminadmin