Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 26-03-2017 10:57   Güncelleme : 26-03-2017 10:57

İDA; İnsansız Deniz Araçları

“Denizler Altında 20 000 Fersah” isimli romanıyla Jules Verne teknolojinin hangi safhalara geleceğini öngörmekteydi.

İDA; İnsansız Deniz Araçları

Roman, 1868’de Nautilus adlı denizaltısı ile seyahat eden Kaptan Nemo ve denizaltıya misafir olan bilim adamı Pierre Aronnax’ın KızıldenizAkdeniz, kayıp Atlantis kıtası, Güney Kutbu’nu içeren seyahatleri ve yaşadıkları maceralar üzerineydi. Romanın ilk baskısı illüstratör tarafından yapılmış pek çok görsel içermekte olup defalarca filme çekilmiştir.

Aradan tam 150 yıl sonra Verne’nin hayalleri gerçeğe kavuşmuş oluyor çünkü Exposhipping İstanbul ”Global Maritime Summit” Zirvesinde denizciliğin geleceği masaya yatırıldı ve insansız deniz araçlarının ortaya çıkmaya başladığı ifade edildi.

Geleceğin akıllı insansız gemilerini yönetecek kaptanlar bunu uzaktan kumanda ederek yönlendirecekler. Bu arada gemide bir de bilgisayarlardan meydana gelmiş “sanal kaptan” bulunacak. Gemiler sanal kaptan köşkünden kumanda edilecek…

150 yıl öncesinden bu günü hayal edebilen Verne’yi kutlamak gerekir. Teknolojideki gelişmeleri hayal aleminde canlandıran yazar, o günün şartlarına göre imkansız denilecek gelişmeleri kurgulayabilmiş ve bunu roman olarak dahi olsa dile getirmeye muvaffak olmuştu. Peki romanda neler vardı? Kısa bir özet yapalım:

1868 yılında denizlerde bazı gemilerin çarpıp batmasına neden olan garip bir nesnenin varlığı denizcileri heyecanlandırmaktadır. Fransız bilim adamı Pierre Aronnax, konuyu araştıran bir ABD bilim gemisine uşağı ile birlikte biner. Bilinmeyen bir hayvan olduğunu düşündükleri varlıkla karşılaştıklarında onu yakalamaya çalışırken bir kaza sonucu denize düşen Aronnax, uşağı  ve geminin mızrakçısı ile kendilerini o varlığın üzerinde bulurlar.

Dev bir yaratık olduklarını sandıkları şeyin; bir denizaltı gemisi olduğunu görürler. Geminin içine alınan kazazedeler, esrarengiz Kaptan Nemo ve adamları ile tanışırlar. Toplumdan ilişkisini koparıp kendisine kimsenin yapmadığı bir denizaltı gemisi yapan Kaptan Nemo, zengin ve kültürlü bir adamdır.

Kendisine benzer insanlardan oluşan mürettebatı ile kendilerini özgür hissettikleri bu mekânda yaşayan Kaptan Nemo, sırlarının açığa çıkacağı endişesi ile Aronnax ve arkadaşlarını serbest bırakmayı reddeder; onları birlikte okyanusun derinliklerini araştırmaya davet eder.

Roman kahramanları köpekbalıkları ile çarpışmaktan, su altında volkan patlaması görmeye kadar birçok macera yaşar, kayıp Atlantis kıtasını ziyaret eder; Güney kutbunu keşfederler.

Gemi Baltık Denizi'nde bir girdaba yakalandığında üç dost şans eseri gemiden ve girdaptan sağ kurtulmayı başarır. Nemo'ya ve Nautilus’a ne olduğu anlaşılamaz.

Yazarın, "Esrarlı Ada" adlı bir başka eserinde Kaptan Nemo’nun ölmediği ortaya çıkmıştır. Burada ilgi çeken Kaptan Nemo’dan ziyade Nautilus’un teknolojisidir. Daha ortada doğru dürüst denizaltı bile yokken otomasyon sistemleri ile donatılmış bir gemiden bahsetmek büyük bir beceri ve ileri görüşlülüktür. İşte böyle harika bir eser yazan Verne’yi bırakıp İstanbul’da düzenlenen toplantıya dönelim…

Marlow Navigation İş Geliştirme Danışmanı moderatörlüğünde gerçekleşen Panel’de, 2020 yılında insansız akıllı yük gemisini piyasaya sürmeye hazırlanan Rolls Royce firmasının tasarımları sunuldu. Blue Ocean adlı araştırma ekibi tarafından geliştirilen ve kaptanların gemileri sanal bir kaptan köşkünden kumanda edebilecekleri sistemi anlatan bir belgesel filmi izleme imkanı bulduk.

Firma tarafından geliştirilmekte olan İDA’da yani yük gemisinde insan bulunmayacak. Bu yüzden gemide kamaralar, kaptan köşkü, cankurtaran botu hatta güverte bile bulunmayacak. Böylece gemide yük taşımak için daha fazla alan açılıp ortaya çıkacak.

Nautilus gibi su üstüne çıkmış bir balinayı andıran tasarıma sahip gemiler, çevre dostu motorları sayesinde de oldukça sessiz bir şekilde hareket edecek. Tüm bunları mümkün kılmak için de gemilere bilgisayar tarafından kontrol edilen pek çok farklı sensör yerleştirilecek. Bilgisayar ile emniyetli hareket için kameralar, kızılötesi sistemler, mikrofonlar, radar, lidar, iskandil, sonar ve GPS‘ten faydalanılacak.

Eğer bu gemilerin üretimi ekonomik yönden uygun bir maliyetle inşa edilebilir ise yakın zamanda denizdeki yerlerini alacaktır. Zira işletme maliyetleri muazzam derecede düşük olacaktır.

20 Yıl önce makinisti olmayan trenler olacak deseler şaşırırdık ama şimdi bu durum bizlere normal gelmektedir. Aynı şekilde insansız deniz araçları ile de geliştirilen projeler bulunduğunu da öğreniyoruz. Ne oranda verimli olacağını zaman gösterecek lakin deniz kazalarında insan hataları en çok tartışılan konuların başındadır. Yine de bu gemileri  uzaktan da olsa insanlar yönetecektir.

Geleceğin gemilerinin enerji verimliliği yüksek çevre dostu gemiler olacağını da öğreniyoruz. Akıllı insansız gemilerin gelecekte denizde olmaması için hiçbir neden yoktur. Sadece üretim maliyeti ile alakalı bir süreç yaşıyoruz, o kadar.

Otomasyon sistemlerinin gelişmesi ve hayatın akışı içinde daha çok yer alması insansız deniz araçlarının piyasaya girme süresini etkileyecektir. Bugün sektörde halihazırda çalışmaların yüzde 15’i zaten yapay zekanın yardımı ile yürütülmektedir. Elektronik seyir araçları her geçen gün artarak denizciliğin zorunlulukları arasında yer almaktadır.

Örneğin Elektronik seyir haritaları (ENC)  ve Elektronik seyir görüntüleme panel ve araçlarının (ECDIS) belirli bir tonajın üzerindeki yolcu gemileri ve tankerlerde kullanılması mecburi hale getirilmiştir. Yük gemilerinde ise 1 Temmuz 2018 tarihinden itibaren zorunlu olacak.

Denizcilik eğitim kurumlarında “Elektronik Seyir” dersleri mecburi hale getirilmiştir. İki yıldan beri İstanbul Üniversitesinin Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde bu derslerin hocalığını yaptığım için dikkatimi çeken bu konuda daha nice yenilikleri göreceğiz.

Zira teknolojinin hızına bir türlü yetişilemiyor. Bugün kullandığımız teknolojinin yerini neyin alacağını şimdiden bilemesek de tahminlerde bulunabiliyoruz. Belki bu konuda çalışan bilim adamları çok ilginç keşiflerde bulunacaklardır. Örneğin enerjinin gemiye verdiği hareket üzerinde büyük verim kayıplarının yaşandığı pervanenin yerini alacak yeni bir tasarım keşfedilmesi beklenmektedir.

Bu durum elbette siber güvenlik konusunu da düşünmek zorunda bırakıyor. Denizcilik sektöründe pek çok şirketin siber güvenliğe henüz çok kafa yormuş olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Milyonlarca dolar değerindeki gemilerde bile eski yazılımlar kullanılmaktadır. Burada gemiler ve siber güvenlik denildiğinde; uzaktan gemi sistemlerinin hack’lenmesinden bahsedilmemektedir. Kasıt; gemi için emniyet riskidir. Bu konuda yapılan bir araştırmada bir grup insana “Hiç siber saldırıya maruz kaldınız mı?” sorusunu yöneltildiğinde cevap verenlerin yüzde 21’i ‘Evet’ derken, yüzde 57’si ‘Hayır’ ve yüzde ‘22’si de bilgilerinin olmadığını söylemiştir.

İşte öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bilsek de bilmesek de zaman zaman siber saldırıya maruz kalındığı bir gerçek olup bu konuya da gereken önem verilmelidir, vesselam…

Recep YAZGANRecep YAZGAN