Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 21-02-2018 09:22   Güncelleme : 21-02-2018 09:22

İdam Yoksa Cennet Bahçesi Verelim…

İdam Yoksa Cennet Bahçesi Verelim…

15 Temmuz gecesinden itibaren Türkiye “İdam İstiyoruz” sesleri ile yankılanıyor. O dönemde hatırlayacağınız üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Önüme gelirse imzalarım.” dedi. Fakat her nedense Ak Parti İktidar partisi olmasına rağmen İdam yasası gelemedi. Hatta o dönemde İdam yasasının yeniden gelmesini canı gönülden de destekliyordum. Destekliyordum diyorum çünkü o dönemde belki de biraz hissiyatla bu talebi dile getiriyordum. Ama artık gerçekten İdam yasasının gelmesini istemiyorum. Şöyle ki FETÖ Terör Örgütü üyelerine verilen cezalara bakınca bu idam yasası çıktığında üzülerek söylemek gerekirse ilk önce bu yasanın ilk önce masumlara tatbik edileceği konusunda ciddi endişelerim var…

Küçük Cihat’tan Büyük Cihat’a adlı makalem de belirttiğim üzere Çaycıya, Çıracıya, Temizlikçiye, Memura, Arkası olmayan Esnafa 15-20 yıl hatta Müebbet hapis cezası vermeye devam eden adalet sistemimiz toplum tarafından infial oluşturan kimi isimlere ise komik cezalar vermeyi uygun görüyor! Bu bağlamda İdam Yasası çıktığında size göre kime yada kimlere uygulanır?!

Adana’da 4,5 yaşında ki bir kız çocuğuna yapılan taciz sonrası Türkiye yeniden İdam Yasası talebinde bulundu. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası ise Hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ bu konu ile ilgili komisyon kurulma kararı alındığını açıkladı. Daha sonra da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise bu tür olaylara karşı Kimyasal Hadım etme yasasının yeniden masada olduğunu açıkladı. Daha önce bu yasa bildiğiniz üzere Danıştay 10. Dairesi tarafından ‘Hadım Yönetmeliği’ olarak bilinen ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler Hakkında Yönetmelik’in en kritik maddesini durdurdu.

İdam Yasası riskli, Kimyasal olarak Hadım etme noktası da sıkıntılı! Peki ne yapacağız?!

Hükümete önerim,

Gelin bir Cennet Bahçesi kuralım!

Ama  öyle bir Cennet bahçesi olsun ki, NAM SALSIN!

Hani Sinop Cezaevinin o meşhur nam salan hikayeleri var ya! İşte aynen öyle….

Firarın imkansız olduğu bir Cennet Bahçesi,

Hatta duvarları TAŞ ya da BETON BLOK  ve Soğuk demir olan bir Cennet Bahçesi olsun,

Hani AB Standartları diyerek yaptığımız, Alfabe de harf bırakmadığımız L,F,H Tipi gibi hapishaneler serisine bir Cennet Bahçesini ekleyelim!

Tamamen AB Standartlarına göre yapacağımız bu Cennet Bahçesi Mühendislik ve Mimarlık harikası olsun,

Nasıl mı?

Hafifçe Rutubetli ve Nemli bir ortamda olmasında sakınca da yok!

Kalın duvarları olsun ki Yazın Sıcak biraz misafirlerine Hararet yapsın, Kışın da +3 battaniye ile ısınmak biraz zorlaşsın!

Hani mevcut hapishanelerde 7,5 metrelik yükseklikte sadece bir gökyüzünü görebilme şansınız var ya! O da olmasın. Cennet Bahçesine giren gece ile gündüz mefhumunu unutsun! Ne zaman gece, ne zaman gündüz bilemesin!

Cennet Bahçesi elbette ki koğuş sistemi ile değil, Özel birer kişilik hücrelerden oluşsun, Adına yakışır olsun. Hücreleri biraz küçük olsun ki, Misafir sayısı arttığında yer sorunu oluşmasın!

Cennet Bahçesi misafirlerini özel ağırlasın…

Öyle her önüne gelende, Mahkum yakını da Cennet Bahçesine gelip sık sık ziyaret şansına sahip olmasın, Birazcık ulaşımı sıkıntılı olsun, Yerleşim yerlerinden biraz uzak olsun, Ziyaretçileri ve AB denetmenleri yaz aylarında sadece mevsimden dolayı 1-2 ay ziyaret edebilme şansı yakalasın. Ulaşılmaz olsun, Özel olsun!

Yemek konusunda da cimri davranılmasın! Her türlü yiyecekler verilsin, Hatta GDO’lu yiyecek tüketmek bile serbest olsun, Ancak bir şartla! bu yiyeceklerin son kullanma tarihi geçen yada geçmeye yakın yiyecekler olsun. Misafirlerin asla gıdalarından kesilmesin…

Ne de olsa adı Cennet Bahçesi, adına yakışır olsun…

Cennet Bahçesi misafirlerinin öyle birbirleri ile de teması olmasın, tam kapalı sistem olsun. Misafirleri öyle sıkıldım ben buradan deyip bir dilekçe ile cezaevi değiştirme şartları da mümkün olmasın, ya da oluyorsa bu şart en az 10 yıldan sonra değerlendirmeye tabii olsun, Tabii ki misafir hala yaşıyorsa!

Cennet Bahçesinin yanına da bir marangozhane bir de küçük bir revir kurulsun, Revirde ağrı kesici hariç her şey olsun. Marangozhaneye özellikle ihtimam gösterilsin, Misafirlerin büyük çoğunluğu çıkışta 4 kolluya bineceği için sevkiyatta sıkıntı olmasın!

Söylediklerim çok mu vahşice geldi?!

O zaman Van’da daha 40 günlük bebek iken cinsel tacize uğrayan ve ölen bir erkek bebek aklınıza gelsin. Bırakın 4,5 yaşında ki kız çocuğunu, 40 günlük bebeği gözlerinizde canlandırın…

Çığırından çıktık! Çocukları bitirdik! Bebeklere cinsel taciz uygulayan bir toplum olduk!!!

Osmanlı bu işi çok enteresan şekillerde çözmüş!

Mesela Cinsel taciz suçlusunun Cinsel organına yavaş yavaş domuz kılı sokulurmuş ve daha sonra ise hızlıca bu domuz kılı çekilirmiş… Domuz kılının özelliği ise balıkların sırt kemiği bir yapıya sahiptir. Kılı ileri doğru iterken kılın tırtılları içine kapanırken geri çekerken o tırtıllı kısımlar balıkların sırt kemikleri gibi açılıp çıktığı her yeri paramparça edermiş…

Yada Yalan söyleyen birisinin doğruyu söylemesi istenirmiş, Doğruyu söylemiyorsa bir tane at kılı burundan sokulup ağızdan alınırmış! Sonra o kıl hızlıca çekilirmiş! At kılının özelliği için bir tek şey söyleyeyim! Kemanların yayları at kılından yapılırmış… Yani çok keskin ve geçtiği yeri jilet gibi doğruyor. Kısaca adamın ağzı burnu kalmıyor…

Görüldüğü gibi Osmanlı Tıp konusunda çok iyiydi!

Ama gelin görün ki bu tür cezalar vermek şimdi ki AB yasalarına göre İşkence kapsamında, Haliyle İdam yasasını da getiremiyoruz AB uyum yasaları üzeri…

Ne yapacağız?

Bir Cennet Bahçesi kuracağız, İçerisine çocuk tecavüzcülerini, vatana ihanet edenleri, hatta Kışın yatacak yeri olmadığı için her kış alavere dalavere ile hapse girip orayı kışın konaklama yeri olarak kullananları, Ağır suç olarak kabul edilen tüm suçları işleyenleri misafir edeceğiz…

Nasıl fikir?

Sizde sevdiğiniz değil mi Cennet Bahçesini?

Orhan Sarıkaya

adminadmin