Genel
Giriş Tarihi : 10-05-2019 10:28   Güncelleme : 10-05-2019 10:28

İHH Başkanı Bülent Yıldırım: Türkiye’de ateizm, deizm artıyor. Bunlar neden oluyor?

Türkiye’nin İslami gelişimini, yardımseverliğini, ümmetin gidişatını ve idrak ettiğimiz Ramazan-ı Şerif’i konuştuğumuz İHH Başkanı Bülent Yıldırım, “Bulunduğunuz çağa, zamana ve mekana şahit olduğunuzu unutmayın. Allah size bu şahitlik görevini soracak” diyor.

İHH Başkanı Bülent Yıldırım: Türkiye’de ateizm, deizm artıyor. Bunlar neden oluyor?

Türkiye’nin en büyük iyilik hareketi STK’larından İHH’nın Genel Başkanı Bülent Yıldırım ile Ümmetin yeryüzüne yayılan iyilik seferberliğini Ramazan çalışmalarını ve ülke gündemine dair konuştuk...

-Efendim, İHH ümmetin yüz akı olmuş bir kurum. Başlarken bu kadar büyüyeceğini öngörmüş müydünüz?

Biz İslam dünyasının en büyük probleminin bilgi ve tecrübeyi akılla yoğurmama olduğunu çok genç yaşta fark ettik. O nedenle İHH’yı kurduğumuz yıllarda planlarımız ve projelerimiz oluşturuldu ve en az 150 ülkede çalışmayı hedeflemiştik. Müslümanlar arasında arabuluculuk yapacaktık, iyiliği ve merhameti yayacaktık, ümmetçilik şuurunu artıracaktık. Derken aslında birkaç tane genç bu konuları hesaplayarak beklenti içerisine girdik. Bugün de ne hedeflemişsek onu yaşadığımızı ve ona ulaştığımızı gördük. Demek ki Allah’tan ne istiyorsan Allah da onu veriyor.

-İHH sadece yardım hareketi değil, bir şuur hareketi. Gidilen bölgelerde hangi şuur aşılanmaya çalışılıyor?

Öncelikle biz “yeniden ümmet seferi” dedik. Biz bütün topraklarda Müslümanların artık köle değil özgür olması gerektiğini, dünyayı imar etmesini, sadece kendilerinden değil yeryüzündeki bütün insanlardan sorumlu olduklarını hatırlatmaya çalıştık. Bunun için eğitime önem verdik. Gittiğimiz yerde bunun iyi sonuçlarını aldık.

Hedefimiz dünya barışı

-Önümüzdeki 20-30 yılda kendine nasıl bir hedef belirledi İHH?

Biz tek dünya değil de en az 5-6 dünyanın olması gerektiğine inanıyoruz. Bunlardan biri de İslam Dünyası. Dünyada her görüşün güç sahibi olacağı, insanların adil bir düzende refaha ulaşacağı adil bir toplumun olmasını istiyoruz. Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde Müslüman ülkeler arasında güçlü bir iletişimin olması için gayret edeceğiz. Barışı arayacağız, bu olursa yoksulluk da yetimlik de çözüm bulur.

-Toplumumuzun iyiliğe, hayra yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle insanın fıtratında merhamet var. Sadece Müslümana has değil, herhangi bir dine inanmayanların içinde bile merhamet duygusunu görürsünüz. Fakat İslam buna teşvik ediyor. İslam toplumundaki bu iyilik ve merhamet duygusunu yaygınlaştırmak gerekiyordu. Biz Türkiye’de kurulan ilk yardım kuruluşuyuz. Kızılay’ı saymıyoruz çünkü o yarı-devlet bir kuruluştu. Bizden sonra kurulan bütün yardım kuruluşlarına destek verdik, örnek olduk. Ben iyiliğin hiçbir şekilde yok olmayacağını, iyilikseverliğin her geçen gün daha da genişleyeceğini düşünüyorum. Dünya ancak bu şekilde kurtulur. Türkiye’ye bu konuda haksızlık yapmamak lazım. Sadece devletin imkanları bu toplumu ayakta tutmaya yeterli olmaz.

-Bağış yapan sadece İslami kesim mi?

Her iki kesimin yardımları geliyor ama seküler kesimin bağışları dönem dönem artıyor, dönem dönem azalıyor. Gerçekçi olmak lazım. Türk toplumunda şu anda bir kutuplaşma söz konusu. Biz özeleştiride bulunmak zorundayız. İslam sadece bir kutubu kapsamıyor. İslam Trump’a da gelmiştir, Netanyahu’ya da gelmiştir, bize de gelmiştir. Evrenseldir.

Ev, araba tamam ya değerlerimiz!

-Bir kanaat önderi olarak, Türkiye’nin 20-30 yıl öncesine göre nasıl bir değişim yaşadığını düşünüyorsunuz?

Olumlu olarak birçok şey kazandığımızı düşünüyoruz ama bunu hiç konuşmaya gerek yok. Çünkü evlere ulaştık, arabalara ulaştık ama değerlerimizin içini boşalttık. İslamı artık yaşanmaz hale getirdik ve yük olur hale geldik. Bunu kabullenmek lazım. Bu dönem silkelenmek, Kur’an’a ve Efendimiz’in sünnetine dönmek mecburiyetindeyiz. Konforun bizi bir bataklığa sürüklediğini idrak etmek zorundayız. Bunun tedbirlerini almazsak eğer Allah bizi götürür başka bir kavmi getirir. Ama din Allah’ındır. Biz yapamazsak yeni bir nesil getirecek. O neslin ayak seslerini de duyuyorum.

Ümmetin kurtuluşu yakın

-Sizce ümmet kan ağlamaktan, parçalanmaktan, ezilmekten nasıl kurtulur?

Halkların şuurlanmasıyla kurtulur. Tek bir lidere bağlanan hareket gün gelir yolunu bir şekilde kaybeder. Onun için cemaat olmak gerekiyor. Cemaat de İslam cemaatidir. Geçmişe nazaran İslam Birliğine daha yakın olduğumuzu fark ediyoruz. Çünkü en az bir İngiliz kadar Müslüman toplulukları tanımayı öğrendik. İngilizler her tarafı biliyor ama biz Misak-ı Milli sınırlarımıza hapsedilmişiz. Çevremizde Arapça konuşan, Farsça konuşan, Çerkezce konuşan, Rumca konuşan topluluklar var. Doğal olarak bu toplulukları Amerikalılar, Ruslar ve Siyonist güçler yönlendirdi. Şimdi bunların aşıldığını, güzel günlerin yaklaştığını görüyoruz.

-Efendim, Kudüs bizim ana damarımız. İsrail kirli emelleri için boş durmuyor. Müslümanlar nasıl bir yol izlemeli?

Müslümanlar önce bilgiye ulaşmalı. Eğer Kudüs Müslümanların elinde olsa eşitlik ve adalet olur ama şu anda Yahudilerin elinde. Onun için Kudüs’ü Müslümanlar, sadece kendi kurtuluşları için değil yeryüzündeki bütün insanların kurtuluşu için değerlendirmeli. Peki Kudüs’ü kurtaracak ya da koruyacak muhafızlar kimdir? Bunlar 4 tane medeniyet merkezidir. Kahire, Bağdat, Şam ve İstanbul. İstanbul henüz bağımsızlığını sürdürüyor. Bu nedenle 15 Temmuz sadece bir lidere, bir ülkeye karşı yapılmadı. Kahire’yi, Şam’ı, Bağdat’ı tekrar ayağa kaldıracak akıl üreten İstanbul’a yapıldı ki Kudüs kurtulmasın. Onun için ben buradan herkese sesleniyorum, Türkiye çok iyi korunmalıdır.

Yetimlere öncelik veriyoruz

-Ramazan yaklaşıyor. Bu ayda hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz?

Dünyanın birçok yerinde gıda kolisi dağıtıyoruz. Ama her yerde özellikle yetim çocuklara, dullara, kimsesizlere ve hastalar daha çok ulaşmayı hedefliyoruz.

-Seçimleri nasıl yorumluyorsunuz?

Biraz önce konuştuğumuz gibi: “Biz ne yaptık, insanların gönlünden çıktık?” diye düşüneceğiz. Yani İslam diyoruz, Allah-Peygamber diyoruz, Türkiye’de ateizm, deizm artıyor. Bunlar neden oluyor? Bunlar ister istemez siyasi duruma da yansıyor. Ama bir taraftan da artık şunu görüyorum: Hangi parti seçimi kazanmak istiyorsa İslam’la barışık olduğunu ifade ediyor. Bir gün Türkiye’de İslam’dan başka hiçbir söylem karşılık bulamayacak.

Mavi Marmara unutturuldu...

-Mavi Marmara ile ilgili neler söylersiniz?

Mavi Marmara yoluna devam ediyor. Biliyorsunuz biz İsrail ile olan anlaşmayı hiç kabul etmedik. Çünkü İsrail hiçbir sözünde durmadı. Gazze’ye bomba yağdırıyor. Türkiye de hatadan geri dönmeli. Mavi Marmara uluslararası anlamda İsrail’e karşı en güçlü olduğumuz alan. Ama unutturmaya çalışıyorlar.

-Son olarak tüm Müslümanlara nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?

Bulunduğunuz çağa, zamana ve mekana şahit olduğunuzu unutmayın. Allah size bu şahitlik görevini soracak. Teşekkür, temiz bir röportaj oldu. Allah razı olsun.

Yeni Akit

adminadmin