Siyaset
Giriş Tarihi : 03-10-2013 09:04   Güncelleme : 03-10-2013 09:04

İNANÇ GRUPLARININ ÖZGÜRLÜK ALANLARINI GENİŞLETTİK

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Cemaat vakıfları ve dini azınlıkların, farklı inanç gruplarının Türkiye'de özgürlük alanlarını son yıllarda olabildiğince genişlettik" dedi.

İNANÇ GRUPLARININ ÖZGÜRLÜK ALANLARINI GENİŞLETTİK
Arınç, Saygılı Rulman firmasının yeni hizmet binası ve lojistik merkezinin açılışı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın pazartesi günü uzun süredir üzerinde çalışılan demokratikleşme paketin bir bölümünü paylaştığını söyledi.
 
Demokratikleşme paketinin yansımalarına ilişkin soru üzerine Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün verilerine işaret ederek değerlendirmede bulunan Arınç,  şu yanıtı verdi:
 
"Öncelikle dış basında ertesi günün 47 haberinin analizi yapıldı. Bunların içerisinde Almanya, Fransa, ABD, İtalya, Ortadoğu basını olmak üzere 47 başlık ve haberden 38'inin olumlu yansıdığını, 7'sinin olumsuz olduğunu 2'sinin de tarafsız görüldüğünü tespit etmişler. Olumlu olarak yansıyan haberlerde öne çıkan başlıklar şunlar, başörtüsü yasağının kaldırılması, seçim sistemlerinde reforma gidilecek olması, Türkçe'den başka dilde, anadilde eğitim imkanının başlıyor olması, azınlık haklarındaki genişleme. Olumsuz görülebilecek olanlar da sadece bunların yeterli olmadığı, daha başkalarının da ilave edilmesi gerektiği, pakette olanlar kadar olmayanların da önemli sayılabileceği konuları. Olumlu noktalarda dikkati çeken başlıklarda paketin Kürt sorununu çözümüne katkı sağlayacağı, özelikle dış basında, kişi hak ve özgürlüklerinin de genişlemesiyle beraber daha da olumlu bir noktaya evrilebileceği."
 
Türkiye'nin yaygın basınında ilk 12 gazete baz alınarak yapılan analizlerde de pozitif olanların çoğunlukta olduğu kaydeden Arınç, 12 gazetenin 8'nin olumlu yansıttığını vurguladı.
 
Arınç, "Negatif olanların 2'si alınmış, nötr sayılabilecek olanlar da 2 gazete olarak tespit edilmiş. Bütün düşünceler bizim için doğrudur, geçerlidir, elbette eleştiri de olacaktır. Yine burada dikkati çekenler; evet olumludur, yeterli değildir. Başka konular da bu pakette keşke yeterli olsaydı. Olumsuz olarak görülenler de seçim sistemindeki değişiklik, aslında AK Parti'yi daha da güçlendirecek olan değişikliklerdir, özel okullarda anadilde eğitim başlarsa bu ülkeyi bölünmeye götürür' şeklinde bir olumsuz yaklaşım görülmüş" diye konuştu.
 
"Paket ilk olmadığı gibi son da değil"
 
AB ile ilgili medya üzerinde yapılan analizlerde de genelde pakete olumlu yaklaşıldığı şeklinde bir izlenim elde edildiğini dile getiren Arınç, "Benim ilk günkü açıklamam Türkiye genelindeki tüm ajanslarla işbirliği yapılarak kahvehanelerde, büyük toplantı yerlerinde ve sokakta halkın dinledikten sonraki ilk tepkisiydi, bunlar yüzde 70'i geçiriyordu. Şu gün, 3. gün itibariyle de aldığımız analiz sonuçları da bize paketin genelde olumlu karşılandığını ifade ediyorlar. 'Yetersiz' diyenler haklı olabilirler. Paket, ilk olmadığı gibi son da değildir. Yeni demokratikleşme, yeni özgürlük alanları siyasetin alanını genişletme çalışmaları Türkiye'de bundan sonra da devam edecektir. Yeterli görmeyenlere bugünden müjdeyi verebilirim, sizin göstereceğiniz her olumlu nokta, her olumlu eleştiri ve öneri bizim önümüzü açacaktır"
 
Mor Gabriel Manastırı
 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mor Gabriel Manastırı arazisinin iade edilmesine ilişkin kararın hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
 
"Vakıflar, cemaat vakıfları ve dini azınlıkların inanç gruplarının özgürlük alanlarını son yıllarda olabildiğince genişlettik. Vakıflar olarak cemaat vakıflarının geçmişte el konulan, sahibi olamadıkları gayri menkullerini büyük ölçüde kendilerine iade ettik. Mor Gabriel Manastırı, Süryani vatandaşlarımızın yıllardan beri bizden taleplerini içeriyordu. Orada bir manastır var, manastırın sahip olduğu arazi, daha sonra kadastrodan doğan bir takım anlaşmazlıklar sebebiyle yargı sürecinde manastırın elinden alınmıştı. Bizden talepleri oldu. Vakıflar Meclisi olarak taleplerini haklı gördük. Vakıflar Meclisi'nin ilk toplantısında Mor Gabriel Manastırı'nın bizden talepleri olan gayrimenkul manastır arazi konusunda olumlu bir karar verecektir, bunu ümit ediyoruz."
 
Arınç, demokratikleşme paketinin yansımalarına ilişkin, Kürt kökenli yurttaşların yaşadığı bölgeler çoğunluk olmak üzere Türkiye’nin genelini dikkate aldıklarını ve yurttaşların yüzde 70’in üzerinde kısmının bu pakete olumlu baktıklarını tespit ettiklerini söyledi.
 
BDP’li siyasetçileri bundan ayırmak gerektiğini ifade eden Arınç, "Esasen biz yurttaşlarımıza yönelik bir paket getiriyoruz. Onların bu konudaki beğenileri eleştirileri önerileri bizim için önemlidir ancak maalesef özellikle BDP'li siyasetçiler baştan, hatta paket açıklanmadan yaptıkları eleştirilerle kendilerini bağlamışlardır. Özelikle çok tecrübeli olduğunu bildiğimiz ve kendisinden ümit beklediğimiz bazı siyasetçiler bile paketin kabak çıkacağını söylemişlerdir. Bu eleştirinin de ötesinde, işi ne kadar hafife aldıklarını, küçültücü bir ifade kullandıklarını da gösterir" dedi.
 
Ancak halkın bu siyasetçilerin düşüncelerini paylaşmadığını ve özellikle anadilde özel okullarda eğitimin önünün açılacak olmasından, pek çok alanda insanlara karşı gösterilen ayrımcılıkların son bulmasından fevkalade memnun olduklarını kaydeden Arınç, "Ben o bölgede özellikle çözüm sürecinde bu atılan adımların pozitif bir ivme kazandıracağını düşünüyorum" diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün yeni yasama yılı açılış resepsiyonuna katılmasıyla ilgili bir diğer soru üzerine Arınç, "Dün şüphesiz onu, TBMM çatısı altında kendi özel kıyafetiyle görmekten ancak herkesin mutlu olduğu kadar ben de fazlasıyla mutlu oldum" dedi.
 
Meclis Başkanlığına seçildiği dönemde tablonun böyle olmadığını anımsatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"23 Nisan 2003’te eşimle birlikte resepsiyona katılmam ve başındaki örtüyle misafirlerini karşılayacak olması belli çevrelerde büyük bir tepkiyle karşılanmış hatta partinin kapatılmasından tutun, 'Darbe yaparız ha' çığlıklarına kadar bazı sorumsuz insanların gayretleri ortaya çıkmıştı. Ben o gün eşimle birlikte, eşimin başörtüsüyle, başında gururla taşıyacağı o özel kıyafetiyle bir resepsiyon imkanından mahrum olmuştum.
 
Ama bugünün Meclis Başkanı ve bugünün sayın Cumhurbaşkanı, eşlerinin o güzel kıyafetleriyle bu toplantılara katılabiliyorlar, bundan gurur duyuyorum ve Türkiye'nin 10 yılda geldiği bu noktayı, bazıları geç bulabilir ama biz 10 yılda geldiğimiz bu noktayı Türkiye'nin demokratikleşmesi özgürlükleri ve bu noktadaki anlayışın değişmesi noktasında çok olumlu buluyoruz. Hamd olsun dün sayın Cumhurbaşkanımızın eşleri bu kıyafetiyle birilerinin 'Zinhar asla' diye bağırmaktan yorulduğu zamanlardan farklı olarak, bugün gazetelere bakın, siyasetçilerin açıklamalarına bakın, birkaç cılız sesin dışında herkes bunu çok olumlu ve normal karşıladı. Türkiye demek ki artık normalleşme sürecine hızla girdi, sivil asker ilişkilerinde olduğu gibi. Dünkü manzara Türkiye'nin normalleştiğini gösteriyor. Artık başörtüsü düşmanlığının sadece birkaç gazetede birkaç fanatik yazarın başlığında kaldığını gösteriyor."
 
Arınç, demokratikleşme paketindekilerin en kısa zamanda yaşama geçirileceğini ifade ederek, şöyle konuştu:
 
"Türkçe söylediğimiz zaman dikkat etmemişler. İngilizcesini söyledim. 'As soon as possible' dedim, o zaman anladılar. Bugünden yarına uygulamaların hepsi yürürlüğe girecek. Bir kısmı bayramı takiben, hemen bir kısmı belki bayrama kadar. İkincil düzenlemelerde işimiz kolay. Bir yönetmeliği ortadan kaldırmak için yeni yönetmelik yapmaya gerek yok ama bir yönetmelikte değişiklik yapılacaksa bunun Resmi Gazete'de yayınlanıyor olması lazım. Bütün bakanlıklarımıza talimat verilmiştir. Bunlar mutlaka bayrama kadar eğer yetişecekse o şekilde, yetişmeyecekse bayramdan sonraki o 8-10 günlük süreyi de iyi kullanmak suretiyle devreye girecektir.
 
Ben bana düşen konuda 7 Ekim'i hedeflemiş bir bakan arkadaşınızım. Vakıflar Meclisi 7 Ekim Pazartesi toplanabilirse Mor Gabriel Manastırı ile ilgili kararı alacaktır. Yoksa bayrama kadar olan süre içerisinde ayrı bir toplantı yapılıyor olacaktır. Her şey yolunda gidiyor. Ama yasama düzenlemeleri bakımından artık yılbaşına kadar süreyi hepimiz parlamentodan takip edeceğiz."
 
"Başörtülü milletvekili olabilecek mi?"
 
Arınç, "Başörtülü milletvekili olabilecek mi?" şeklindeki soru üzerine "İşte onu sormayacaktın. Arkadaşlar bunu çok konuştuk. Evet, başörtüsü konusu kamusal alanda 3 grupta çalışanların dışında serbest hale geliyor ama başörtülü milletvekili olabilecek mi konusuna ben dolayısıyla herhalde son zamanlarda yaptığımız bir programda buna açıklama getirmiştim. Öncelikle bu konuda siyasetçiler tarafından makul karşılanıyor olması lazım" diye konuştu.
 
Dün yasama yılı açılışı resepsiyonunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Niçin olmasın? Cumhurbaşkanlığında, Başbakanlıkta var, herhalde Mecliste de olabilir" dediğini anımsatan Arınç, Bahçeli'ye teşekkür ettiğini dile getirdi.
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aykırı bir sözünü duymadığına işaret eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Ama onun bazen topu taca atma gibi bir huyu var. Zaman zaman yaptığı konuşmalarda 'Başörtülü bir aday müracaat ederse, niçin geldin demeyiz yani buna aykırı bir karşılığımız olmaz' dedi. Ama sayın Kılıçdaroğlu'na buradan hatırlatıyorum. Sorun adayda değil. Merve Kavakçı da aday olarak müracaat ettiğinde bir engel olmamıştı. Hatta mazbatasını aldığında da bir engel çıkmamıştı. Engel Meclise girdiğinde milletvekillerinin büyük bir kısmının ayağa kalkarak 'dışarı dışarı' diye bağırmasından, rahmetli Ecevit'in o haşin konuşmasından, Demirel'in o zaman 'Bu provokasyonu lanetliyorum' sözünden bu kızcağızın başına gelenleri hepimiz biliyoruz.
 
Sayın Kılıçdaroğlu siz şunu söylemelisiniz; 'Başörtülü bir milletvekili de olabilir' veya aykırı düşünüyorsanız 'Olmayabilir'. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki düşüncesini açıklamasını takiben bu işin olup olmayacağı konusunda esasen bir yasama görevine ihtiyacımız yok. Çünkü bunu yasaklayan bir kanun maddesi yok, bir Anayasa normu yok. Yeni CHP olabilir noktasındaysa bunu Genel Başkanının ifade etmesi lazım. Atilla Kart'a, Engin Altay'a, Nur Serter'e, Birgül Ayman Güler'e bakarak kafamız karışıyor. Onların söyledikleri çok farklı şeyler. Genel Başkan çok güçlü bir insan. Zannediyorum ki böyledir. Bu konudaki tavrını açıkça koysun. Mesele adaylıkta değil, mesele seçildikten sonra parlamentoya girmesinde. CHP'nin tavrı ne olur bunu duymak istiyoruz."
 
Kılıçdaroğlu'nun dünkü açıklamasında bu konuya hiç girmediğini, bundan 'Hayır' demeyeceğinin anlaşıldığını söyleyen Arınç, "Ne olur ilk müjdeyi bugünden yarına sayın Kılıçdaroğlu'nun dudaklarından duymuş olalım. Türkiye gelişiyor, Türkiye özgürleşiyor. İnşallah dün yasak olan her şey bugün artık Türkiye'de serbest olacak. İnsanların temel hakları bu konuda biraz daha güçlendirilmiş olacak" dedi.
adminadmin