Fikir
Giriş Tarihi : 30-03-2020 11:49   Güncelleme : 30-03-2020 11:49

İnsan Fıtratını Yitirdi, Fütursuzlaştı, Dünyayı Cehenneme Çevirdi!

Malum, korona günlerindeyiz: Ölüm olmasa da, virüs kol geziyor sokaklarda; virüsle gelen ölüm korkusu...

İnsan Fıtratını Yitirdi, Fütursuzlaştı, Dünyayı Cehenneme Çevirdi!

İNSANLIĞIN DAHA KOLAY GÜDÜLECEĞİ TANRI’SIZ, RUHSUZ, İNSANSIZ BİR DÜNYA İNŞASI

Yaşadığımız şey, doğal bir âfet değil, biyolojik bir saldırı!

 

Yapay, laboratuvarda üretilen biyolojik bir silahın insanlığı korkuya sürükleyerek, insanlığın daha rahat güdülebileceği bir dünya inşası.

 

26 Mart tarihli The Economist dergisinin kapağında resmedildiği gibi: Gizli bir el, bütün insanlığı bir ipte oynatırcasına güdüyor!

 

Bu dünyada insana yer yok. Daha doğrusu, insan, belirleyici olmayacak; bilim, yüksek, smart teknoloji belirleyici olacak.

 

İnsan, makinaların kölesi olacak, ruhsuz bir robota dönüştürülecek.

 

Tekno-pagan dijital uygarlığın ayak sesleri bu.

 

Tanrı’ya da yer yok bu dünyada. Adına “Homo Deus” / “Tanrı İnsan” deseler de, geleceğin dünyasında, bilim Tanrı, teknoloji peygamber olacak. Tanrı kavramının da, peygamber kavramının da, insanın bizatihî kendisinin de karikatürleştirildiği ruhsuz, anlamsız bir uygarlık bu: İnsanlığın sonu demek bu, aslında.

 

PAGAN UYGARLIĞIN FITRATA SALDIRISI

Tarihte, Girit’te felsefesine ve uygulamasına kavuşan, insanı tanrılaştıran (antroposantrik) pagan uygarlık, dünya tarihini, insanlık tarihini bu kadar şekillendirecek bir noktaya ulaşamamıştı, son üç asırda görüldüğü kadar.

 

Bilimde devrim üstüne devrim yapıldı. Bilim ne? Araç. Yani nicelik. İnsan araçların kölesine dönüştürüldü: Bu süreç insansız bir dünyanın kurulmasına yol açacak kadar sürecek... Niceliğin sultası, zorbalığı, anlamsızlığı, ruhsuz bir dünyanın eşiğine fırlattı bütün insanlığı.

 

İnsanı tanrılaştıran modern pagan Batı uygarlığı da, içine girdirilmeye çalışıldığımız, makinayı, bilimi, teknolojiyi tanrılaştıran postmodern tekno-pagan uygarlık da, fıtrata saldırıyor, fıtratı delik deşik ediyor.

 

BATI, FITRAT KAVRAMINI BİLMEDİĞİ İÇİN DÜNYAYI CEHENNEME ÇEVİRDİ!

Fıtrat derken, sadece insanın fıtratını, insanın fıtratına saldırıyı kastetmiyorum, bütün varlıkların yaratılış’ını, bütün varlıkların yaratılış sırlarına kanunlarına kastediyorum.

 

Fıtratla tabiat karıştırıldığı için yaşadıklarımıza ilişkin derinlikli düşünme çabası ortaya koyabilmek mümkün olmuyor.

 

Fıtrat, insana yaratılıştan lûtfedilen melekeleridir. Tabiat ise, insanın yaratılıştan sonra edindiği özellikleri. Fıtrat, tabiattan önce gelir.

 

Pagan Batı düşüncesinde fıtrat kavramı yoktur. Tabiat kavramı vardır. O yüzden “Tanrı’nın tabiatı”, “insanın tabiatı” gibi ifadeler kullanılır. O yüzden pagan Batılılar, filozofları da, teologları da, Tanrı’yı, insanı ve tabiatı, bunlar arasındaki ontolojik ilişkileri anlayamamışlar, hepsini de karikatürize ederek yok etmişlerdir.

 

Tanrı’sız, ruhsuz, insansız, tabiatsız tekno-pagan dijital bir uygarlığın eşiğine fırlatılıyor bütün insanlık. Koronavirüs sonrası dünya böyle bir dünya olacak. İnsan değil, bilim, dolayısıyla teknoloji tanrılaştırılacak, bütün insanlar teknolojinin kölelerine dönüşecek. Üstelik de özgürlükleri ellerinden alındığı hâlde, ayartılarak, haz duyarak kölece bir düzenin ruhsuz araçları olacak ama bundan da şikâyet etmeyecek, çünkü haz duyacak bundan.

 

Ne olup bittiğini anlayamayacak, anlama ve duyma melekleri iptal edilecek, Kur’ân’ın “belhüm edall” / “hayvandan da aşağı” diye tarif ettiği insanaltı, nefs-i emmaresnin kölesine dönüşen makinalaşmış, ruhsuzlaşmış sürünün bir parçası olacak...

 

FITRATINA DÖN EY İNSAN!

Buna sadece biz, fıtrat fikrine sahip olan İslâm “dur!” diyebilir sadece.

 

İnsanın fıtratı ne? İnsan, Allah’ın ruhundan üflediği, ahsen-i takvim üzere yaratılmış bir eşref-i mahlûkât. Esfel-i sâfilîn’e sürüklenmesi, sapıtmaması, tanrılaşmaya kalkışmaması, azmanlaşmaya soyunmaması için, en yüce makam, kulluk makamı lûtfedilmiş.

 

Kişi, yalnızca Allah’a kul olmak zorundadır. Allah’a kul olduğu zaman, kula kulluktan da, teknolojinin, gücün, ayartıcı araçların kulu olmaktan da kurtulabilir, gerçek özgürlüğüne kavuşabilir.

 

Gerçek özgürlük, Allah’a kul olmakla başlar. Allah’a kul olamayanlar, insanların, araçların kölelerine dönüşmekten kurtulamazlar.

 

Büyük sanatçılar hatta ateist düşünürler bile bu gerçeğe özenle dikkat çekerler. Dostoyevski, “Tanrı yoksa, her şey mübahtır” demiştir. Ateist psikanalist Jacques Lacan, “insan Tanrı inancını yitirdiği andan itibaren her şeyi tanrılaştırmaya başlar” der.

 

Başta Nietzsche olmak üzere bütün büyük düşünürlerin bilimin putlaştırıldığı, insanın teknolojinin kölesine dönüştürüldüğü uyarısını yaptığı gerçeği ortadayken, bu ülkenin solcularının, laiklerinin, hatta bazı müslüman kılıklı tiplerinin İslâmî değerlerle, inançla, duayla dalga geçmeleri, “bakın bizi bilim kurtarıyor, sizin dualarınız, dolayısıyla Tanrınız değil”, diyerek bilimi din katına yükselttiklerini göremeyecek ve o bilimin ürettiği virüsün insanlığa bütün bu yaşadığımız felaketleri yaşattığını idrak edemeyecek kadar entelektüel meleklerinin dumura uğraması ama buna rağmen fütursuzlaşmaları, ipin ucunu kaçırmaları ülkenin geleceği açısından ürpertici hatta tehlikelidir.

Vesselam.

Yusuf KAPLAN – Yeni Şafak

Recep YAZGANRecep YAZGAN