Kültür
Giriş Tarihi : 06-10-2019 10:30   Güncelleme : 06-10-2019 11:08

İnsan, Hayat Ve Ölüm

İnsan, Hayat Ve Ölüm

İşte insanlar için çizilmiş bir üçgen. Hiç kimse bu üçgenin dışına taşamaz. Her insan hayatını tamamlayarak, ölümle ebedi yurdu âhirete gider. O halde bütün hesaplar bu denkleme göre yapılmalı ve problemler buna uygun çözülmelidir. Akıllı olan insan böyle yapar.

Evet, dünya fanidir. Bir gün kıyametle son bulacaktır. Fakat âhiret, dünyasız olamaz. Zira dünya âhiretin ekin tarlasıdır.

Bir çiftçi ekim zamanı tarlasını ekmezse, hasat zamanı eli bomboş ve perişan olacaktır. Ama eğer eker ve bakarsa, neticesi sevinçtir. İşte yine dünya ve âhiret…

Sanırım bu misal maksadımızı anlatmaya kâfidir. Hayatına Hakk sevgisi ve Hakka kulluk tohumunu atanlar ve imanla Rabbine kavuşanlar, Âhirette onun nimetlerini toplayacaklardır. İşte ebedi saadet!

Demek ki âhiret dünyada kazanılmaktadır. Asıl maksat ise âhiret hayatıdır. Hal böyle olunca fani olan dünyayı, ebedi olan ölümden sonraki hayata göre ayarlamak gerekir. İşte bunun ispatı:

“-Dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Âhiret yurdu ise, Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?”(6 En’am 32.)

Evet, dünyaya rağbet, oyun ve eğlence olarak belirtiliyor. Tıpkı çocukların oyunları gibi. Bir müddet sonra oyun bitecektir. Ama dünyada âhirete rağbet ise, aklını kullanabilen insanlara mahsus olduğu görülmektedir.

Âhireti verip de, dünyayı satın alanların durumu ne acıklıdır. Muhakkak onlar en kötü alışverişi yapmışlardır:

“-İşte onlar, âhireti verip dünya hayatını satın alanlardır. Onların azabı hafiflemeyecektir. Yardım da olunmayacaklardır.”(2 Bakara 86.)

O gün, o dehşetli gün yardım almamak ne kötüdür. Zira Allah’ın yardımı olmadan o perişanlıkta hal nice olabilir? İşte bunun için uyarı:

“-Kimsenin kimseye bir fayda sağlayamayacağı, kimseden karşılık alınmayacağı, kimseye şefaatin fayda vermeyeceği ve onların yardım görmeyeceği günden sakının.”(2 Bakara 123.)

VE ÖLÜM! …

Evet, bir gün bu fani âlem bitecek ve asıl âlem bizi içerisine alacaktır. Çünkü canlılar ölümü tadacaklar, dünya da kıyametle birlikte altüst olacaktır:

“-Her nefis ölümü tadacaktır.”(21 Enbiya 35)

Hangi insan bundan kurtulmuş ki?

“-Yeryüzünde olan her canlı fanidir.”(55 Rahman 26.)

Hangi insan ondan kurtulabilir ki?

Zaten öyle de olmuyor mu? Nice padişahlar, krallar, mal-şan ve şöhret sahibi insanlarla; ilahlık davasında bulunan kâfirler yok olup gitmediler mi dünyadan? Gittiler tabii ki ama hesapsız mı olacaklar? Hayır! Zira o zaman zulmedenlerin hesabı ne olacak? Ve mazlumların hakkı nereye gidecek? Bunun için âhiret âlemi ve hesap günü vardır:

“-Yakında sizi hesaba çekeceğiz ey cinler ve insanlar.”(55 Rahman 31.)

Hangi insan da Rahman’dan kaçabilir ki?

Ve artık bu hesaba varışın son noktası olan kıyamet koptuğu zamanki dehşet ne kadar büyüktür. Bu dehşet ve felaketten ise ancak ve ancak Allah’ın sevdikleri kurtulabileceklerdir. İşte bu hususta Rabbimizin haberi:

“-Ve Sûr’a üflendiği gün, göklerde ve yerde olanların hepsi korkup feryad ederler. Ancak Allah’ın sevdikleri müstesna.”(27 Neml 87)

İşte o sevilenlerden olmak ve başkalarını da onların içine katmaya gayret ederek Allah’a kulluk yapmak gerekir. Dünyamızı fani şeylerin gayret ve gayesiyle değil, bedenimiz dünyada, gönlümüz O’nda olarak, bize verilen sınırlı ömür sermayesini kullanmalıyız. Allah’ı ve Rasûl’ünü sevmek ve bu sevgiyle dünya hayatımızı tamamlamak gerekir. Çünkü Rabbimiz yine şöyle buyurur:

“-Asıl hayat, âhiret yurdundaki hayattır, keşke bilseler…”(29 Ankebût 29)

Muzaffer Dereli / Diriliş Postası

adminadmin