Samsun Haber
Giriş Tarihi : 29-07-2016 11:06   Güncelleme : 29-07-2016 11:15

İnsanoğlu Çiğ Süt Emmiş Versus Aç Kurt Puslu Havayı Sever!

15 Temmuz gecesi darbe kalkışması bertaraf edilir edilmez ortaya çıkan vıcık vıcık çamurlu zemin, gri sisli puslu hava daha neler neler öğretecek bizlere zaman gösterecek.

İnsanoğlu Çiğ Süt Emmiş Versus Aç Kurt Puslu Havayı Sever!

Misalen;

Sağlık Bakanı’nı bakanlıktan düşüren ‘Paralelciler’ bir panik bir panik.

Bakan şimdi bunun intikam acısını çok ağır ödetecek.

Şaka yav şaka…

Günlerdir, ‘neden başlamıyor’ diye sorulan, Sağlık Bakanlığı’nda ‘Paralel Temizlik’ bütün illerde tepeden başladı.

Ve fakat, Bakan Akdağ yaşın yanında kurunun yanmasını çoktan kabullenmiş durumda.

Hem kendisi yokken yapılan kadrolaşmayı ve hem de ‘Paralel temizliği’ aynı anda yaparak bir taşla iki kuş vurmaya başladı bile.

Bu saatten sonra yaşlar kurular aynı torbada.

Görevden alınan bir bayan doktor; bırakın paraleli, sol görüşlüymüş, paralelin ‘P’sini dahi bilmezmiş.

Bir başkası esen veyahut estirilen bu rüzgarda kendisinin açığa alındığını öğrenince şaşkınlığını bir türlü kontrol edemiyor.

Gerçekten öyle, bu tür işlere en son bulaşacak bir tip. İşine yoğunlaşmış aile hekimi.

Yaşın yanında kurunun yanmasından daha fazla bir durum var ortada;

Kurumların dahası insanların çürümüşlüğünü seyrediyoruz.

Yazarken bile midem kalkıyor; eski hesaplar yeniden açılıyor, şahsi didişmeler, makam kapmaca oyunları bu darbe ortamını fırsat bu fırsat kabul ederek yeniden sahneye sürülüyor.

İzleri takip etmek zor değil, kim kimin ayağını, nasıl ve neden kaydırıyor.

Başlangıcı Sağlıkla yaptım ama sadece sağlık değil elbette, bütün kurumlarda, hangi siyasinin kimi yemeye çalıştığı ve bunu yaparken, kullandığı kişiler,  izlediği yol kuşandığı teçhizatlar ve malzemeler, kriminal bir tecessüsle hemen ortaya çıkıyor.

Darbeyi fırsat bilen makam sahipleri daha üst bir makama zıplamak için nasıl bir yarış, nasıl bir savaşa girmişler görseniz, bilseniz şaşarsınız.

Açlık oyunu; makam, itibar, apolet, rütbe, mevki versus siyasi güç açlığı.

Meydanlarda vatanını işgalden kurtarmak ve darbe bertaraf etmek için gecesini gündüze çeviren ey halkım, senin için çok üzgünüm ama koruyup kolladığın bu idareciler var ya, hiç biri senin bu safiyane insiyakını hak etmiyor.

Memleket öyle tuhaflaşmış ya da tuhaflaşıyor ki ey halkım,

Misalen,

Moda tabirle hemen herkes ve her şey Paralele ‘foxlanmış’, odaklanmışken, bu ülkede yıllardır var olduğu söylenen ‘devrimci pratik sahipleri’ dahi, halkının önüne geçip ülkeyi işgalden kurtarmakta onlara yardımcı olmaları gerekirken, boşalacak yerlere zıplama, makama konma ve siyasi rengini soluklaştırıp sureti haktan görünerek şirinleşmenin peşindeler.

Halbu ki, Ahmet Kaya’nın ‘Başkaldırıyorum’unu bir kere dinleyebilselerdi o sırada, ‘titreyip kendilerine dönebilirlerdi’ bir ihtimal.

Yıllar yılı bizlere baş düşman bellettikleri ‘oligarşi’ ile aynı safta, ayı masada neyin hesabını yapıyor bunlar?

Ben söyleyeyim; ekmeğin, bulamazlarsa pastanın…

Bu iğrençlik de onlara yeter de artar bile.

Baktıkça ve gördükçe şehrim ve ülkem adına öyle ümitsizleşiyorum ki;

Meydanda kurulan protokol sıralarına yerleşmiş tescilli Paralelcilerimiz, darbe gecesi nerede ne yaptıklarının hesabını vermeden kendilerini aklamış olsalar gerek ki, önlerinden geçen ben haklarında bir takım iddiaları haberleştirmiş olan düşmanlarına yiyecekmiş gibi bakıyorlar.

Biz bu Paralel’den kurtuluruz da, sahtekârlardan, iki yüzlü, üç kağıtlı, kaburgasız ve omurgasızlardan nasıl kurtulacağız?

adminadmin