Dünya
Giriş Tarihi : 14-01-2016 10:55   Güncelleme : 14-01-2016 10:55

İran, Hizbullah’ı Mezhep Savaşıyla Görevlendirdi

Lübnanlı Şii alimSubhi Tufeyli, “Kudüs’ü özgürleştirmek için hiçbir şey yapmayan” İran yönetimini, İslam dünyasını birbirine düşürmeye çalışan ABD ve İsrail’le ortak çalışarak “lanetli ve günahkâr siyasetin öncülüğünü” yapmakla suçladı

İran, Hizbullah’ı Mezhep Savaşıyla Görevlendirdi
Lübnanlı Şii alimSubhi Tufeyli, “Kudüs’ü özgürleştirmek için hiçbir şey yapmayan” İran yönetimini, İslam dünyasını birbirine düşürmeye çalışan ABD ve İsrail’le ortak çalışarak “lanetli ve günahkâr siyasetin öncülüğünü” yapmakla suçladı. “Hizbullah” ismiyle maruf Lübnanlı milis grubunun eski genel sekreteri Tufeyli’ye göre bu grup, İran yönetimi tarafından “mezhep savaşı” ile görevlendirildi. Tufeyli’nin, Lübnan’ın Bekaa Vadisi’nde Müstakil Gazete’ye verdiği beyanatı şöyle: “İran, Hizbullah'ı mezhep savaşıyla görevlendirdi. Bu savaş Amerika ve İsrail'e hizmet ediyor. Biz bugün bölgemizde büyük oyunlar içinde boğuluyoruz. Müslüman ülkelerin güçleri, imkânları tükeniyor. Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Pakistan'da, Suriye'de, Yemen'de... Her yerde tükeniyoruz. Bir grup burada, diğer grup başka yerde savaşa sürükleniyor. Biri diğerini tüketiyor. Bundan kim fayda görür? Bunlar tesadüf mü? Bu durum plansız mı gerçekleşiyor? Hayır. Öyle değil. Bu, İsrail ve Amerika'nın projesidir. Bu plan Müslümanların birbirini öldürmesi üzerine. Bugünler İsrail ve Amerika için en güzel günlerdir. Hepsi Amerika'ya bağlı olarak çalışıyor. Ve tümü Amerika'ya muhtaç hale geldi. Suriye'deki yönetim, Amerika'ya bağlı olarak çalışıyor ve savaş da aynı şekilde sürüyor. Irak'ta, Suriye'de ve tüm İslam memleketlerindeki siyaset ABD'ye çalışıyor. İran, lanetli ve günahkâr siyasetin öncülüğünü yapıyor. Burada, başta İran olmak üzere diğer devletler ABD ile ortak çalışıyor. Bugün Müslüman ülkeler ABD'ye şirin gözükme yarışı içindeler. İran'ın da bu işin içinde olduğu kanaatindeyim. Diğer Müslüman ülkeler de benzer şekilde çalışıyor. Müslümanların birliği bu şekilde sağlanamaz. Mezhep ayrılıklarıyla fitne fesat ile Müslümanlığa hizmet edilemez. İran Kudüs'ün özgürleşmesini istiyor fakat buna yönelik hiçbir çalışma yapmıyor. VELAYET-İ FAKİH SİSTEMİNE AĞIR ELEŞTİRİLER Subhi Tufeyli, “Kayıp İmam” (Mehdi) ile sona eren Ehlibeyt imametine fakihlerin/alimlerin vekalet etmesini öngören ve İran devletinin başındaki Hamaney’in “rehber”liğini bütün Şiiler için bağlayıcı kılma davasına hizmet eden “Velayet-i Fakih” sistemine de ağır eleştiriler yöneltti. Sistemin dayandığı hadis rivayetinin (İbn-i Hanzele’ye ait) zayıf olduğunu belirten Tufeyli, “Bu rivayet, kadı hakkındadır. İnsanlar arasındaki anlaşmazlıklar için kadıya müracaat edilir. Bu rivayete itimat ederek onu genişlettiler. Hatta, devlet idaresine varacak seviyeye kadar getirdiler. Bugün bu velayet-i fakih garip bir şekilde genişleyip büyüdü. Buna bid’at diyebiliriz. İslamiyet'ten soğutan bir durum. Fakih adeta peygamberlik mertebesine yükseltiliyor. Bu doğru bir yaklaşım değil” dedi.    
adminadmin