Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 18-01-2020 10:21   Güncelleme : 18-01-2020 10:26

İran Yalan Cumhuriyeti!

1979’daki Humeyni Devriminden sonra adını İran İslam Cumhuriyeti olarak değiştiren Acemistan, yüzyıllardan beri İslam’ın içine bıçak gibi saplanmış; ırkçı, kavmiyetçi ve faşist bir devlettir. Yalancılık ve takıyyecilikte dünyada emsalsiz olan bu devleti biraz yakından tanımak gerekiyor.

İran Yalan Cumhuriyeti!

“İran” sözcüğü Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta’da geçen “Aryanam” kelimesinden gelmektedir. Kendilerine “ari ırk” denilmesinden çok hoşlanırlar. Ülkenin adı MÖ 6. yüzyıldan 1935'e kadar Sasani veya Pers İmparatorluğu olarak anılırken, o yıl Rıza Şah uluslararası topluluktan "İran" adını kullanmalarını istemiştir. 1979'daki devrimden sonra ise ülkenin resmi adı "İran İslâm Cumhuriyeti" olmuştur ki İslam ile çok da alakaları yoktur.

Hazreti Ebubekir ve Ömer zamanında Müslüman oldukları için “Şeyheyn” denilen bu iki büyük sahabeyi sevmeleri gerekirken Pers medeniyetini ve ateşe tapan Zerdüşt- Mecusi inançlarını yıktığı için bin beş yüz yıldan fazla süren bir nefrete sahip haddi aşan azgın bir toplulukla karşı karşıyayız.

Takıyye denilen adetlerini ibadet sayarlar ki bunun aslı yalancılıktır. Bu çirkin adete kılıf bulmak için haşa! Hazreti Ali’nin takıyye yaptığını söylerler ki; Allah’ın arslanı ve cesareti ile meşhur olmuş bu zata karşı hakaret ettiklerini anlayamayacak kadar ahmaktırlar. Güya ilk sahabelere karşı Hazreti Ali, takıyye yapmış diyerek kendilerini aldatırlar. Daha da ileri giden ve Rafızi de denilen Şia mezhebi; günümüzde büyük ölçüde materyalist ve deist bir hal alarak İslam’dan oldukça uzaklaşmıştır.

Geçen hafta yaşanan ABD’nin Kasım Süleymani suikastı ve Ukrayna uçağının yanlışlıkla düşürülmesi sonrasında İran halkı, bu yalancılık ve takıyyecilik politikasından iyice bezmiştir. Öyle ki toplumsal gerilim, devlet televizyonu ekranlarına dahi yansımıştır. İran devlet televizyonu IRIB’de çalışan üç spiker işten ayrılmıştır.

Gelare Cabbari, istifa ettiğini sosyal medya hesabından, “13 yıldır sizlere yalan söylediğim için üzgünüm” sözleriyle duyurmuş “İnsanlarımızın öldüğüne inanmak benim için çok zordu. Bunu bu kadar uzun zaman sonra yaptığım için ve size 13 yıldır yalanlar söylediğim için beni affedin” demiştir.

İstifa eden bir diğer spiker Zehra Hatemi ise benzer gerekçelerle “Bir daha televizyona dönmeyeceğim” ifadelerini kullanmış Saba Rad da, “21 yıl medya sektöründe çalıştıktan sonra artık medyada çalışmaya devan edemeyeceğim” diyerek bu yalancılıktan ne derece bıkıp bezdiklerini söylemişlerdir.

İranlı Gazeteciler Birliği’nden gelen açıklamalarda “Yanlış bilgilerin yayınlanmasının, kamuoyunun güveni üzerinde ciddi bir etkisi olduğu” ve “medyanın zaten çok da sağlam olmayan konumunu her zamankinden daha fazla sarstığı” ifade edilmiştir.

Gerçekten de İran, dünya üzerinde görülmeyen bir umarsız tutumla Ukrayna Havayolları’na ait yolcu uçağını düşürdüklerini önce inkâr etmiş deliller ortaya çıkınca da “insani hata” olarak yanlışlıkla düşürüldüğünü açıklamıştı.

Elbette insanlar bu sözlere de inanmamaktadırlar. Çünkü 82 İranlı, 63 Kanadalı, 11 Ukraynalı, 10 İsveçli, dört Afgan, üç Alman ve üç İngilizin yaşamını yitirdiği bu olayda belki de savaştan kaçan Kanada görünümlü Amerikalılar ve rejim muhaliflerinin bulunma ihtimali vardır. Kasıtlı olarak da düşürülmesi imkân dâhilindedir. İran gibi Suriye’de binlerce Müslüman’ı öldüren bir rejim; böyle bir katliamı neden yapmasın ki?

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

adminadmin