Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 13-04-2020 15:24   Güncelleme : 13-04-2020 15:24

İsimsiz Yardımseverler.

Bu hafta ne yazayım diye düşünürken hem okurum hem de kıymetli kardeşim Mersinli Ali Sakallı beyefendinin kendi içimizde var olan yapılan yardımların unutulmadığına dair, böyle güzelliklerin bilinmesi adına yazı hazırlar’ mısın özellikle bu konuya değinir’ misiniz? Sizden rica etsem deyince, kendisine teşekkür ettim güzel bir konu olduğuna kanaat getirdim ve başladım yazmaya.

İsimsiz Yardımseverler.

“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğütler veriyor.” Nahl suresi 90. Ayeti

Hemen ayetten başlayalım, Adaleti evet bu virüsün dünyayı sarıp sarmaladığı hepimizi manen ve madden etkilediği bir ortamda mağdur olmayanlarında olanlarında mutlak suretle adaletli olması hakkaniyet çerçevesinde muamele etmesi ve edilmesi gerekmektedir. Nasıl mı? Yardıma muhtaç olmayan biri ısrarla nasıl olsa bedava diyerek devletin yardımından faydalanmayacak. Yardıma muhtaç olanlara adaletiyle muamele edecek hakka hukuka rıza gösterecek. Ve yardım kim yapıyorsa adaletle onu takdir edecek diliyle bu güzelliği anlatacak. Geçmişte fakirin dostları olarak bilinen zenginden alıp fakire dağıtan Türk kahramanı Ebu Müslim Horasani hazretleri ve Ege bölgesinde Efeler gibi sivil toplum örgütleri birçok adaletsizliğe son vermişlerdir.

İyilik kısmından devam edelim. Günümüzde maalesef ki yardım dernekleri, kuruluşlarının bazıları amacından saparak, yapılan yardımları, nakdileri kendi menfaatlerine kullandıkları için insanımızda bu tip yapılanmalara güven duygusunun azalmasıyla, kendi iradesiyle yapmaya başlamışlardır.

Osmanlı döneminde İnsanlarımızın en güzel yardımlaşma ağı imece usulüdür.( İmece köy veya küçük kasabalarda yazılı olmayan hukuka dayalı, herkes tarafından kabul gören bir dayanışma örgütüdür. Bir belediyenin yapması gereken pek çok iş, köylerde belediye olmadığı için bu usulle yapılır.)

Fabrikada çalışanlar iyi bilir evlenene, doğum yapana, sünnet yaptıran ailelere ve hastalık geçiren arkadaşlara para toplanır sessiz sedasız ziyarete gidilir usulünce evin beyine verildi. Bu adet pek çok yerde unutulsa da azda olsa bazı işyerlerinde devam etmektedir etmelidir de.

Şimdi milletimizin işyerlerinin kapandığı vatandaşlarımızın işsiz kaldığı bu günlerde milletimizin içinden çıkan sessiz isimsiz yardımsever kahramanlarımız var ki alkışlamamak mümkün değil. Güncel haberlerde okuyoruz, Kiracısının kirasına almadı, Bakkal borç defterini kapattı, işçilerinin maaşını kesmeyecek, ihtiyacı olan varsa benim yazlığım boş 3 ay orada oturabilirler gibi insanlığın, imecenin bitmediğini öğrendiğimizde gözlerimiz doldu boğazlarımız düğümlendi. Kendi kendime dedim ki Milletimin vijdanı halen sağlam çok şükür. Burada asıl olan şudur, "sağ elin verdiğini sol el dahi bilmeyecek”

Atalarımızdan bizlere miras kalan bir güzel adeti anlatayım, Allahın rızasını kazanmak bilakis ona vurgu yaparak, kuldan her hangi bir teşekkür övgü beklemeksizin iyilik yaparak yaratıcıdan rıza kazanmaktır.  Ramazan günlerinde Mahalle aralarındaki esnaf ve bakkallara giderek "Zimem" defteri yoluyla yardımda bulunmaktı. Zimem defteri "borç defteri" demektir. Birçok mahalle bakkalında veresiye alış veriş yapanlara ait defter bulunur. Çeşitli sebeplerle peşin alış veriş yapamayan bazı aileler borçlarını bu deftere yazdırır ve eline para geçince toptan öderler. Bu ailelerin çoğu gerçekten yardıma muhtaç insanlardır.

Hali vakti yerinde ve isimsiz yardımsever iyi kalpli kimseler, özellikle ramazan günlerinde hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav vb. dükkanlarına girer, onlardan veresiye defterini çıkarmalarını isterdi. Baştan, sondan ve ortadan rastgele sayfaların borcunu toplatıp, bedelini öder "silin borçlarını… Allah kabul etsin" der, çeker giderlermiş.  İşte bu insanlar iyi insanlardı iyilik yapanlardandı.

Günümüzde sosyal medyada kim bu kahraman, iyilik sever gibi ismin peşine düşülüyor halbuki bu İnsanın genetik kodlarında var. Ha ismini ön plana atıpta alkış isteyenlerde yaptığı iyiliği kendi elleriyle yok ediyor.

Akrabaya yardım konusu. Şimdi evvela herkes yardıma muhtaç olan akrabasına yardımda bulunsa otomatikman zaten muhtaçlığın üçte ikisi biter. Kimdir bu yakın akraba, Dedemiz, nenemiz. annemiz, babamız, kardeşimiz, kayınpeder, kayınvalide, hala, amca, teyze, dayımız ve bunların çocukları..

Herkes kendi içinde yardımlaşırsa, dertten anlarsa sorun çözülür ve yakın akrabaya bakmak emri yerine gelir.

Çirkin işleri ve fenalık ve azgınlığı yasaklar. Evet bu krizden çıkan aç gözlü kriz sever fırsatçılar var ya maskelerin, eldivenlerin, gıdanın fiyatını beş katına çıkarttı. Zaten maddi sıkıntı içinde olanlara fenalık yaparak eve birkaç lokma götürmelerine mani oldular. Bu sıkıntılı günlerde sağlık çalışanlarımıza, güvenlik görevlilerimize kabadayılıkla azgınlık yapan saldıran kendini bilmez yüreği çirkinleşmiş insanlarımızı da gördük. Allah, Çirkin işleri yasaklamışken yasağa uymayanlara yazıklar olsun.

Bize Allah öğüt veriyor. Bakınız ne günleriniz vardı kırda, piknikte çayda, bayırda gezinirdiniz. Bir birinizle kucaklaşır muhabbet ederdiniz. Topluca ibadetler ederdiniz. Cenazeleriniz topluluğun katılımıyla kaldırılır dualarla defnedilirdi. Eğlenceleriniz, düğünleriniz ve en önemlisi gidip geldiğiniz işleriniz vardı. Düşünün o günlere tekrar kavuşmak istemez’ misiniz? İsterseniz öğütlerime kulak veriniz diyerek bizleri çok güzelde uyarıyor. Yani İnsanla başlayan bu salgın virüs yine İnsanın göstereceği gayretle akıbeti belli olacaktır. Ali Sakallı beyefendi gibi adiyat duygusunun vakifiyetine vasıl olan vatandaşlarımızın yüzü suyu hürmetine bu hayır ve hasenatlar devam edecek idraka varanların dualarıyla bu zor günler elbet aşılacaktır. Rabbim bu tür insanlarımızın sayılarını arttırsın örf ve adetlerimizden bizleri ayırmasın.

 

Rabbimizin düşünüp tutalım diye verdiği öğütleri de yerine getiren kullarından olmamız dileğiyle Allaha emanet olunuz.

Recep YAZGANRecep YAZGAN