Genel
Giriş Tarihi : 14-12-2016 15:42   Güncelleme : 14-12-2016 15:42

İslam'da İnsan Hakları Ve Sevgi Konferansı

Eğitim Bir-Sen Kızıltepe Şubesi, düzenlediği İnsan Hakları Konferansına OHAK-DER YKB Başkanı M. Burhan Hedbi'yi konuk etti.

İslam'da İnsan Hakları Ve Sevgi Konferansı

Eğitim Bir-Sen Kızıltepe Şubesi Başkanı Tarık Yılmaz'ın davetiyle Mimar Sinan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde "İslam'da İnsan Hakları' başlıklı bir Konferans gerçekleştirildi.

“Bildiğiniz gibi bugün sizlerle insan haklarını konuşmak için buradayım. Fakat yine bileceğiniz üzere 15 Ekim 1978'de ilan edilen Hayvan hakları evrensel bildirisi ve Hayvanları koruma günü de var. Oysa 1438 yıl öncesinden ‘kuşu öldü diye bir çocuğa başsağlığına yani taziyesine giden’ ve ‘Hayvan sağanlar tırnaklarını kessinler, sağım sırasında uzun tırnaklarla hayvanların memelerini kanatmasınlar.’ Mola esnasında ‘hayvanların istirahatını ibadetten önceleyen’ hayvanın fazla sağılması ona zarar vereceğinden, ‘mekruhtur’ diyen bir peygamberin ümmeti ve dinin mensupları, nasıl olur da insan hakları konusunda duyarsız, bigâne kalır? Böylesi bir kültürün mensupları, insan haklarını başka kültürlerden öğrenecek kadar duyarsız kalabilir? Bu mümkün mü?” diyen ve benzeri sorularla katılımcıları da konunun içine dâhil eden Hedbi; “Tabi tarihinden habersiz olan veya yanlış bilen bir toplum, kendini yani kendi tarih ve kültürünü küçük veya yetersiz gören bir topluluk oluşturur. Dini konuşup dinin gereği gibi davranmayan, dominant kültürün etkisinde kalıp özüne yabancılaşan, dahası kendi kültürüne burun kıvıran bir toplumun yetiştireceği bir nesil; atalarını tanımayı ve kültürünü öğrenmeyi dert etmemektedir. Örneğin: Asrımızda Tales'ten Marks'a, Aristo'dan Hegel'e, Darwin'den, Nietzsche'ye kadar tüm felsefecilerin hayatını ve felsefe doktrinini öğrenmeyi; bir paye veya ‘elit’ olmaya mihenk/ölçü edinen bir aile yapısı mevcuttur. Bu, çocuklarını Gazali'den, Ömer Hayyam'dan, Farabi'den, İbn Rüşd'ten, Ahmet Yesevi'den, Ahmed-î Hanî'den, Feqiyê Teyran'dan, Şafii'den, Ebu Hanife'den habersiz bırakmayı; ilericilik sayan ‘sakat' bir anlayıştır.” Dedi.

“Bu aile yapısı; doğuyu okumayı çocuklarına; ‘kendilerini gerici ve küçük bırakacağı' fikrini dayatabilmektedir. Bu da kendine ait olanı ‘küçük' görmeyi çocuklarının bilinçaltına yerleştirmekte ve çocuğun kökleriyle irtibatını kesmeye yol açabilmektedir. Köklerinden ayrılan köklerine yabancı kalır, hatta kökleriyle ters düşebilir.” Diyen Hedbi; “Tales'i de okusun Gazali'yi de. Marks'ı da okusun Ebu Hanife'yi de. Aristo'yu da okusun Farabi'yi de. Hegel'i de okusun Ahmed-î Hanî ve Feqiyê Teyran'ı da. Darwin'i, Nietzsche'yi de okusun İbn Rüşd, Ahmet Yesevi ve Muhammed İkbal'i de. Ve bunların doktrinlerinden en iyileri seçip mezc ederek toplumunu daha ileriye taşısın.” Diyen M. Burhan Hedbi, konuşmasını özetle şöyle bitirdi:

“Bana göre insan haklarının oluşmasının temeli nasıl sevgi ise, şiddet, taciz ve benzeri tüm insan haklarının ihlalinin temelinde de sevgisizlik var.

Bakın bu kültürden beslenen bir şair ne demiş:

Dil bedest âver ki hacc-ı ekberest

Ez hezârân Kâbe yek dil bihterest

Kâbe bünyâd-ı Halil-i âzerest

Dil nazargâh-ı celil-i ekberest

****

Bir gönül yapmak hacc-ı ekberdir

Binlerce Kâbe yapmaktan bir gönül almak daha iyidir

Kâbe Hz.İbrahim’in binasıdır

Gönül ise yüce Allah’ın nazargâhıdır

Ne demiş Mevlana;

Ez mehebbet xarha gol mî şewed

Wez mehebbet sirkeha mil mî şewed

Ez mehebbet telxha şîrîn şewed

Wez mehebbet mesha zerrîn şewed

****

Dikenler aşk ile gül olur

Sirkeler aşk ile şarap olur

Acılar aşk ile tatlı olur

Demir aşk ile altın olur

Ahmedê Hanî, bireyin ve toplumun huzur, barış ve selametinin Allah'a iman ile Hz. Peygamber (s.a.s) ve sahabelerine muhabbetten geçeceğini vurgulamıştır.

 “Sevgi benim dinim ve imanımdır” diyen İbnü'l- Arabî, evrenin var oluş sebebini de sevgi/muhabbet olarak görmüştür… Ne demiş şair; “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl. Muhammed'siz muhabbetten ne hâsıl?”

Sevgi gerçekten önemlidir. 

Peki, bu kadar önemli olan sevgi nedir? Kim tanımlayabilir, cevaplayabilir?

Gazali'nin: Nihai makam ve en yüksek değerdir; şevk, üns ve rıza gibi ahlaki makamlar (Ahlak da onun neticesi ise) onun sonucudur dediği muhabbeti/sevgiyi, bizler nasıl tanıyoruz veya nasıl tanımlaya biliriz? Ayrıca şevk, üns ve rıza makamlarından yoksun olanların sevgi hakkında ahkâm kesmeleri ne kadar doğrudur.

“Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır. Hucurat/13”

Veda Hutbesin’de peygamberimiz;

"Ey insanlar!

"Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahîn da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah katında en kıymetli olanınız en çok takva olanınızdır.

 Peki, takva nedir, hanginiz açıklayabilirsiniz? İçinizde buna cevap vermek isteyen var mı?

Takva, Allah’a inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmektir. Kısaca haramlardan sakınmak demektir. Burada ihsan kavramını da kavramalıyız yani; görürcesine yapmak veya sakınmak…

Peygamberimiz (s.a.s.); “Hepiniz Âdemdensiniz, Âdem ise topraktandır.” Demiştir. Âdem İbranicede toprak demektir, bunu biliyor muydunuz?

İşte bu kültür ve anlayışla büyüyenlerden biri olan Yunus Emre hazretlerinin, “Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü” diyerek yetmiş iki millete aynı gözle bakması, dinimize aykırı değildir. Çünkü dinimizde ırk üstünlüğü yoktur. Zira bir hadis-i şerifte, (İnsanlar [insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir) buyrulmuştur. (İbni Lal)

Ne demiş Melayê Cizîrî; Kê heqîqet dî, bê mecaz. Yani; kim hakikati mecaz olmaksızın gördü, demiş… Yani; mecaz olmadan hakikate ulaşmak mümkün değildir… Formüle edersek; Allah sevgisi hakikat, insan/varlık sevgisi de mecaz olduğuna göre, Allah'ı sevmek ancak mecaz olan insan/varlık sevgisi ile (insan sevgisinden sonra/insanı sevmeyi başarmaktan sonra) mümkün olacaktır…

Bu bağlamda insan haklarının oluşmasının temeli nasıl sevgi ise, şiddet, taciz ve benzeri tüm insan haklarının ihlalinin temelinde de sevgisizlik var desek yanlış söylemiş olmayız.

Dinlediğiniz için size ve sizinle buluşmamıza katkısı olan herkese teşekkürler.

Ziya GÜNDÜZ

 

adminadmin