Türkiye
Giriş Tarihi : 02-05-2016 17:30   Güncelleme : 02-05-2016 17:30

İsra ve Mirac

Peygamberlerin peygamberliklerinin ispatlarından biri de Allah tarafından kendilerine bahşedilmiş olan mucizelerdir

İsra ve Mirac
Peygamberlerin peygamberliklerinin ispatlarından biri de Allah tarafından kendilerine bahşedilmiş olan mucizelerdir. Mucize herkes tarafından gerçekleştirilemeyecek ve normal koşullar altında gerçekleşmesi mümkün olmayan bazı olayların Allah’ın izni ile peygamberler eliyle gerçekleşebilmesidir. Kur’an-ı Kerim’den anladığımıza göre birçok peygambere Allah mucize bahşetmiştir. Hz. Musa’nın denizi ortadan ikiye ayırması, Hz. Süleyman’ın hayvanların dilinden anlaması, Hz. İsa’nın beşikteyken konuşması gibi hadiseler peygamberlere Allah tarafından bahşedilmiş olan mucizelerdendir. Diğer peygamberlere bazı mucizeler bahşedildiği gibi peygamberimize de bazı mucizeler bahşedilmiştir ki, o mucizelerden muhakkak ki en büyüğü Kur’an-ı Kerim’dir. Peygamberimize bahşedilen mucizelerden biri de İsra ve Mirac mucizesidir. “Gece yürüyüşü” manasına gelen “İsra”, peygamberimizin Recep ayının 27. gecesi bulunduğu şehir olan Mekke’den Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya götürülmesidir. “Yükselme” anlamına gelen “Mirac” ise peygamberimizin Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’dan Allah’ın katına yükseltilmesidir. İsra suresinin ilk ayetinde Allah; “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” buyurmaktadır. Ayetten de açık bir şekilde anlaşıldığı üzere, peygamberimiz bir gece Mekke’den Kudüs’e Allah’ın izniyle götürülmüştür. İsra hadisesi Kur'an’-ı Kerim’de açıkça belirtildiği halde mirac hadisesi ise Kur’an-ı Kerim’de yer almamaktadır. Fakat peygamberimizden rivayet edilen birçok hadis-i şerifte mirac hadisesinden ve yaşananlardan bahsedilmektedir. Rivayetlerde bu gecede peygamberimize verilen üç önemli şeyden bahsedilmektedir. Bunlar; Beş vakit namazın farz kılınışı Bakara sûresinin son iki ayetinin vahyedilmesi (Halk arasında “amenerrasulü” diye bilinen ayetler) Peygamberimizin ümmeti olup Allah’a şirk koşmayanların büyük günahlarının affedileceği. (Müslim, İman, 279) İslam kelamında tartışma konusu olmuş olan bir konu da miracın nasıl gerçekleştiğidir. Bazı âlimler miracın ruhen gerçekleştiğini iddia ederken bazı âlimler ise miracın bedenen gerçekleştiğini iddia etmektedirler. Ekser kahiriyetin görüşü ise miracın bedenen gerçekleştiği yönündedir. Son dönemde bazı düşünürlerin miracı kabul etmeyen görüşlerine ise kesinlikle katılmamaktayız. Çünkü tevatür derecesinde nesillerden nesillere aktarılmış bir hadisenin reddi hiç de mantıklı gelmemektedir. Peki, “İsra” ve “Mirac” neden gerçekleşti? Bunun bir gerekçesi var mıydı veya buna benzer bir hadiseyi daha önceden yaşayan kimse var mıdır? İsra ve mirac hadisesi hicretten on altı ay kadar önce peygamberimizin eşi ve en büyük destekçisi olan Hz. Hatice ile peygamberimizi küçüklüğünden itibaren kollayan, onu büyüten amcası Ebu Talib’in vefat ettiği yıl olan ve hüzün yılı diye adlandırılan yıl gerçekleşmiştir. Aynı zamanda bu yıllar Müslümanlara müşrikler tarafından boykotun gerçekleştirildiği ve Müslümanların müşriklerin yoğun tecavüzlerine ve tecritlerine maruz kaldıkları yıllardır. Peygamberimizin çok bunaldığı ve kendini belki de yalnız hissettiği bir dönemde isra ve mirac hadisesinin gerçekleşmesi genel olarak peygamberimizin Allah tarafından teselli edilmesi ve yalnız bırakılmadığının ona hissettirilmesi olarak yorumlanmıştır. Tabi ki, bu hadisenin neden gerçekleştiğini en iyi bilecek olan Allah’tır. Miraca benzer bir hadiseyi daha önceden herhangi bir peygamberin veya kişinin yaşayıp yaşamadığı hakkında net bir bilgi sahibi değiliz. Allah ile konuşan peygamberlerin olduğu bilinse de (Hz. İbrahim, Hz. Musa gibi) mirac gibi bir olayı yaşamış Allah’ın katına yükselmiş bir peygamberin olduğu bilgisine sahip değiliz. Mirac Kandili gecesine özel bir ibadet şekli olmadığı gibi böyle bir gecenin peygamberimiz tarafından kutlandığına dair de elimizde hiçbir bilgi yoktur. Âlimlerin genel ittifakı diğer kandillerde olduğu gibi Mirac Kandili’nin de sonraki dönemlerde kutlanmaya başlandığı ve özellikle de Osmanlılar döneminde cami minarelerine bu gecelerde kandiller asıldığından toplumda kandil geceleri diye anıldığı yönündedir. Osmanlı döneminde Mirac gecesinde okunan “miraciyeler” de artık günümüzde unutulmaya yüz tutmuş görülmektedir. Genel itibarıyla Kur’an-ı Kerim ve mevlid okunarak, ilahi ve tesbihatlarla kutlanan günümüzdeki kandil gecelerinde yapılmış olan bu uygulamalar peygamberimizden sonra türetilmiş olsa da bidat-ı hasene (güzel bidat) olarak değerlendirilmektedir.   
adminadmin