Güncel
Giriş Tarihi : 22-03-2017 10:27   Güncelleme : 22-03-2017 10:27

İsviçre Dergisi Erdoğan İçin Adalet İstedi

​Weltwoche Dergisi son sayısında 17 sayfa Türkiye’ye yer ayırdı ve Türkiye anlamaya çalışarak Cumhurbaşkanı Erdoğan için okurlarından Adaletli olmaları yönünde çağrıda bulundu.

İsviçre Dergisi Erdoğan İçin Adalet İstedi

ZÜRİH - İsviçre’de haftalık yayınlanan ‘Weltwoche’ dergisi 2017 yılı 11 sayısında reklam harici 62 sayfasının 17 sayfasını İsviçre’deki Türklere ve Türkiye’ye ayırdı. Ayrıca 8 sayfası göçmenler ve Müslümanlar için ayrıldığı için derginin 25 sayfasında bizim toplumu direk ilgilendiren konular işlenmiş.

Derginin imtiyaz sahibi, başyazarı ve Federal Mecliste SVP milletvekili olan Roger Köppel editoryalde dikkat çekici ifadeler kullandı.

‘Dikkat, bu yazım antitürk önyargıları aşmak için kaleme alınmıştır’ başlığını atan Köppel batı toplum analizi yapmış. Yüzyıllardır ‘bizim bakışımızı bozan’ birikmiş düşman hayalleri ve ırkçı çamur antitürk önyargıları içinde tepiniyoruz diyor. Ben dahi çocukluğumdan itibaren antitürk ninnileri ile yetişdim. En çok tercih edilen insanları arkadan bıçaklayan cani Türk karakteri idi. Yaşıtlarım ve bütün arkadaşlarım gibi bende dehşet içinde güya gerçeklere dayanan ‘Midnight Express’, ‘Gece yarısı ekspresi’ filminde sempatik bir ABD’li gencin bir Türk hapishanesine atılıp, sırıtan şişman bir hapishane müdürü tarafından ırzına geçilişini seyrettik. ‘Lawrence of Arabia’ filminide seyrettiğini ifade eden Köppel dikkat çekici noktanın o filmde de sadist aşağılık bir Türk hapishane gardiyanının sempatik kahramanı lekeleme resmi olduğunu ifade ediyor.

Tabii ki 3 kıtada hükmetmiş Fatihleri ve idarecileri olan Türk tarihinde kabul edilemez zulüm uygulayanlar vardı. Ancak benim varmak istediğim nokta bizim Türklere bakışımız cebren tek taraflı, adaletsiz ve önyargılarla yüklü olduğu gerçeği. Sanki normalmiş gibi sürekli günlük kültürümüz Türk düşmanlığı hisleri ve şüpheleri ile dolu. Çatışmalı tarihimizi göz önünde tutarsak bu şaşılacak bir şey olmasa dahi bu bakış açısı gerçeğini kabul etmek durumundayız.

Sert tartışmalara muhatap olan devlet başkanı Erdoğan’a karşı hislerimizi indirelim çağrısı yapıyor Köppel. Bize bir çok yönden yabancı olduğu kadar çekici olan bu ülkeye karşı dış politikamızda biz İsviçreliler tarihimizde faydasını gördüğümüz tarafsızlık, sükunet erdemlerimizi muhafaza edelim. Hüküm vermeden hatta kınamadan önce anlamaya çalışalım. Dürüstlük ihtiyacımız var.

Her ne kadar şimdi hedeflenmiş gibi görünen Fransız usulü otoriter devlet modeline sempatim yok ise de, Erdoğan’ın politikasını İsviçre’ye uygulamanın tehlikeli olduğu kadar bizim 7 kişilik Federal Devlet Konseyi sistemi Türkiye için aynı derecede korkunç neticeler ortaya koyar.

Her ne kadar azalmakta olsa dahi vatandaşlarının çoğunun demokratik desteğine güvenen Erdoğan’ı ben devletinin kanuni başı olarak kabul ediyorum. Ayrıca bir nevi abluka altında olan Türkiye’ye saygı duyuyorum. Konu hukuk ve düzendir. Hodperest kızgınlıkları içindeki batılı Erdoğan muarızları bu ülkenin düzenli olarak öldürücü terör saldırılarına muhatap olduğunu unutuyor mu? Geçen senenin ikinci yarısında 70’in üzerinde ölü ve 400 üzerinde yaralı vardı. Az daha Erdoğan kanlı bir darbeye bizzat kendisi kurban oluyordu. En yakın danışmanı öldü.

Bugün politik bir cadı kazanı olan Ortadoğu’nun yanı başında bir devlet krizi yaşıyor. Merkezi devlet otoritesinin güçlendirilmesi faydalı olması gerekir.

Türkiye’ye ve Erdoğan’a karşı vizörümüz açık olmalı. İyiniyetli mesafemizi korumalıyız. Modern Türkiye’yi Lozan’da 1923 ilk kabul edenlerden biri olarak İsviçre avantajlı bir pozisyonda.

Kendi küçük bahçe mantalitemizi kanlı ve acılı tarihi ile bu Ortadoğu ülkesine uygulamaya kalkmamızın kimseye faydası yok. Başka ülkeleri ve kültürleri anlamak isteyen onların perspektifine esir olmadan onların bakış açısına yaklaşmak durumunda.

Yatıştırma politikası mı? Hayır. Hedef daha iyi anlaşabilmedir.

postgazetesi.ch - Musa Acar          

 

adminadmin