Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 03-07-2012 17:18   Güncelleme : 03-07-2012 17:18

Kabul Etseniz de Etmeseniz de…

Birileri derelerde çelik çomak oynayadursun biz yine okyanuslarda global canavarlar ile boğuşmaya devam edeceğiz

Kabul Etseniz de Etmeseniz de…
Birileri derelerde çelik çomak oynayadursun biz yine okyanuslarda global canavarlar ile boğuşmaya devam edeceğiz.
Allah yar ve yardımcımız olsun(amin)

“Birden çok evlilik”

Siz kabul etseniz de etmeseniz de bu konu ülkemizde hiç bir zaman “KALICI ÇÖZÜME” kavuşturularak kapatılamadı. Özellikle bu sistemin yetiştirdiği (görünürde) bilinçli Müslüman kadınlar tarafından
“GÜNDEME ALINMADI,

“SÜREKLİ GÖRMEZDEN GELİNDİ,

“YOK, SAYILDI, ÖTELENDİ.”

Cesur birileri çıkıp da

“Her ne kadar bu konu (birden fazla evlilik) medeni kanun tarafından yasaklanmış olsa da İslam hukukunda yeri vardır. Allah (cc) buna izin/ruhsat vermektedir”
Demeye kalksa çağdaş kölelik sisteminin “AĞA BABALARI” adamı/kadını anasından doğduğuna bin pişman ettiler, anasından emdiği sütü burnundan getirdiler. Bunu iyi bilen ve Allah yerine kullarından korkan sözde Müslüman aydın, âlim, müştehid kimliği taşıyan konunun (fıkıh, tefsir, hadis, kelam, İslam hukuku ) uzmanı kadın ve erkeklerimizin kimisi de;
“Aman bana ne canım, her işi hallettik de sıra buna mı geldi”,
“Beni ilgilendirmez, minareyi çalan kılıfını da hazırlasın, el âlemin derdi beni mi gerdi”,
“Şimdi hiç gereği yokken dertsiz başımı niye derde sokayım, milletin enayisi ben miyim”,
Kimisi de;
“Milletin imanı tehlikede birkaç zenginin uçkurunun derdiyle mi uğraşacağız”
“Koyun can derdinde, kasap et”

Vb… vb…. çamura yatma veya içi boş savunmalarla Kasap ile koyunun derdinin temelde aynı sebebe dayandığını anlamadıkları için ( Taklidi iman) konuya müdahil ol(a)madılar ve sonuçta bu konuyu çözümsüzlüğe mahkum ettiler.
Yılanın başını (ki bu konu/yılan Türk milleti olarak bizim başımızı daha çooook ağrıtacak gibi görünüyor) küçükken ezeceksin sözü görmezden gelindi ve yılan şimdi yok edilmesi çok zor (çözüme kavuşturulması) koca bir “anakondaya” dönüştü.
Üstüne üstlük günümüz İslam aydınlarının boş vermişliğinin, korkaklığının yanında sistemin kandırdığı, doldurduğu, dönüştürdüğü kadınlarımızın bu konuda ki aşırı “nefsanî tepkileri” Müslüman kadınlarımızın “imanlarını” diğer taratan da gelenekçi inanca ve itikada sahip Müslüman erkeklerin “namuslarını” riske sokacak kadar büyüdü.
Tabi bu tehlikeleri görebilen için…

Kuran-ı Kerim de sadece bir surede (nisa suresi) geçen

“Ey iman edenler, iman edin”

Ayetinin geçtiği surenin adının kadın (nisa) olması ve bu surenin temel öğretilerinden (ayetlerinden) birisinin çok eşlilik ile ilgili olduğu ve “ey iman edenler, iman edin” ayetinin çok eşlilik ile ilgili ayetlerle aynı surede geçmesi bu surede ki ayetlerin konusu ve surenin nüzul sebebi dikkate alındığında son derece manidardır.
Sorunu çözmenin birinci şartı laik, kapitalist ve ezberci sistemin bize ezberlettiği gibi

“SORUNU TESPİT ETMEK” değildir.
Bir sorunu çözmenin olmazsa olmaz ilk şartı

“ORTADA BİR SORUN OLDUĞUNU KABUL ETMEKTİR”

Mevcut sorunu, bu güne dek olduğu gibi görmezden gelir, yok sayar veya gördüğünüz halde öteler ve ümmet adına sahiplenmezseniz İslam ümmetini parçalamak ve birbirine düşürmek isteyen birileri de çıkar bir türlü iyileştiremediğiniz bu yaranızı kaşıyarak “KANGREN” haline getirene kadar uğraşır. Ve Allah batıl da olsa bu zihniyetin çabalarının karşılığını vermiş gibi görünüyor.
Çünkü bu kafa yapısı ve Müslüman kimlikli yerli işbirlikçi hainler geçmişte çok farklı yöntemler kullanarak top yekûn yok edemedikleri “İSLAM ÜMMETİNİ” parçalamanın daha kolay bir yolunu buldular.
“Medeni Kanun”
Adı medeni kendi “bedevi” kavramı kadar Islama aykırı olan bu kanunla ilk önce kadınlarımızın Allah’ın ayetlerine olması gereken “teslimiyet ve tahkiki imanlarını” “feminizm” zehiri ile yok ettiler. Diğer taraftan da zinayı suç olmaktan çıkartarak ve adına medeni, çağdaş dedikleri yasalarla Müslüman erkekleri zaten önceden kolayca asileştirdikleri, isyana zorladıkları, nefislerine köle ettikleri “sözde müslüman tek kadına” mahkum etmek suretiyle adım adım amaçlarına ulaştılar.
…..
Nitekim sonuçta da İslam da en önemli “eğitim yuvası, sığınılacak liman” olan “aile”nin yaşam mahalli olan yuvalarımızı cehennem çukurlarına çevirdiler. Ve bu yuvalarda yetişen tahkiki iman sahibi olması muhtemel temiz nesli başka hiç bir çabaya gerek kalmaksızın sadece bu konuyla bile önce perişan sonra da yok ettiler.
Her ne kadar bizim kadınlarımız bu bakış açısını kabul etmese de İslam düşmanı batı medeniyeti Allah’ın bu konu hakkındaki ayetlerini çok iyi “okumuş” erkeklere ( önemli bir kısmına) cinsel ve hayatın duygusal yönünü paylaşma anlamında hanım olarak tek bir kadının yetmediğini, bunun insanın yaratılış fıtratına aykırı olduğunu çok öncelerden görmüş ve kadınlarımıza Allah’ın bu konuda emrettiklerini değil nefsanî olan “ŞEYTANIN ÖĞRETİSİ FEMİNİZMİ” hoş ve güzel göstermişlerdir.
Bu alanda yaptıkları özel çaba göstererek yaptıkları çalışmaları kendileri için en büyük tehlike, bilinçli imani yapıyı ortadan kaldırma yolunda en büyük düşman olarak gördükleri “ALLAH’a TESLİM OLMUŞ TÜRK MİLLETİNİ” medeniyet yalanı ve Avrupalı kabul etmeme şantajıyla “TEK EŞLİLİĞE” veya bir kadınla gayri meşru “METRES HAYATI ” yaşamaya mahkûm etmişlerdir.
Hatta bu yöntemle “tek taşla birçok kuş vurmakla” yetinmemişler. Kadınlarımızı kapitalist sisteme köle dahi yapmayı başarmışlardır. İlk bakışta fark edilmese de Müslüman erkeği fıtratını bozdukları kadınlar ile tek eş olarak yaşamaya mahkum etmek suretiyle;
Ümmetin felaketine sebep olması muhtemel en büyük günahlardan olan

“ZİNA ÇOĞALMASINA”,
Artan zinalar sonucu babası belli olmayan (nesepsiz) çocuklar ile

“NESİLİN BOZULMASINA”,
Tek eş oldukları zaman medeni ve çağdaş olduklarına inandırılan kadınlarımızın resmi anlamda alternatifsiz eş olmalarının kendilerine sağladığı kibir, gurur ve nefisleri ile kocalarına isyan etmesi teşvik edilerek “

“AİLELERİN HUZURUNUN KAÇILIMASINA”,
Huzuru kaçan erkek ile kadının ilk aklına gelen

“BOŞANMALARIN ARTMASINA”,
Bununla bağlantılı olarak da, Türk toplumunun zalimlere karşı mazlumlar için kullandığı en güçlü silahı olan ve gücünü İslam ve İslam’ın kazandırdığı tahkiki imandan olan

ÜMMET BİLİNCİNİ, DİRENCİNİ KIRMIŞLARDIR”
Ayrıca boşanan kadın; değer yargıları yine aynı zihniyet tarafından uzun süredir alt üst edilmiş toplum tarafından orta malı veya sahipsiz kabul edilerek saldırıya ve elde etmeye açık bir

“ ORTA MALI META HALİNE GETİRİLMİŞTİR”
Ümmetinin çokluğu ile övünen bir peygamberin ümmetinin erkekleri dönüştürülen kadınların şirretinden emin olamadıkları için ümmetin dünyaya getirildiği yuvayı kurmaktan, sorumluluk almaktan, yani evlenmekten kaçarak erkekliğin gereği nefsanî ihtiyaçlarını haram yoldan, zina yaparak

“GİDERMEYİ SEÇMİŞDİR”

Sonuç olarak:
Sizin de fark ettiğiniz gibi “sebep- sonuç ilişkisi” ile birbirine bağlı bu sistem, tıpkı zincirleme bir “nükleer reaksiyonda” olduğu gibi tek bir hamle ile uzun süredir devam etmektedir.
Aslında konunun çözümü yine reaktörlerde yaşanan acil durumlarda yapıldığı gibi tek bir hamle ile

“SİSTEMİ KAPATMAKTIR”
İslam toplumu ve Türk milleti olarak İhtiyacımız olan tek şey işin sonunda kendini feda etmek olsa da sadece Allah rızasını gözeterek nükleer santralde ki radyasyon sızıntısı olan kontrol odasına girerek kapama düğmesine basacak

“İSLAM ALİMİ / DEVLET ADAMI / AYDIN KİMLİKLİ BABAYİĞİT(ler)” in bu gidişe dur demesidir.
Yoksa medeni ve Avrupalı olmak adına, özellikle de son çıkan “kadını koruma yasasının” da etkisiyle yakın bir gelecekte sahip olduğumuz en değerli varlığımızı,

“İSLAMİ KİMLİĞİMİZİ” tamamen kaybedeceğiz.
Benden söylemesi sonra “Demedi Deme” yin.
Selam ve muhabbetle…
 
adminadmin