Eğitim
Giriş Tarihi : 26-01-2014 14:00   Güncelleme : 26-01-2014 14:00

KAFA YAPISI, HUKUK VE YASA

Yasayı uygulayan insandır.

KAFA YAPISI, HUKUK VE YASA
Yasanın metni değişmese bile, aynı yasa farklı hukukçular tarafından farklı biçimde algılanabilir ve farklı uygulamaların konusu olabilir. Nitekim pratikte öyledir de...
 
Hukukçu olmayanların bu durumu anlaması veya takdir etmesi kolay olmayabilir. Fakat gündelik yaşantımızda da her gün, her an bu uygulamanın örnekleriyle karşılaşabiliyoruz. Aynı yasanın hükümlerine tabi olan farklı siyasal partilerin farklı seçmen kümelerine sahip olmasını nasıl açıklamalı?
 
Madem aynı anayasaya, aynı yasalara uyuluyor; öyleyse hepsinin aynı çarktan çıkmışçasına iş görmesini beklememiz gerekmez miydi? Pratikte öyle olmuyor. Her siyasal partinin farklı programı bulunduğu gerçeğini bir yana bıraksak bile, farklı dünya görüşleri onların farklı düzlemlerde hareket etmesini öngörüyor. Hâlihazırda Anayasa'dan başlayarak çeşitli yasaların çıkarılmasında karşılaşılan güçlüğün başında işbu kafa yapısı farklılığını işaret etmemiz gerekiyor.
 
Bu mülahazamız yasalara dokunulmasın anlamına çekilmemeli. Olayın farklı görüngüden algılanmasına da açık olmalıyız; o da, son tahlilde, her yasayı yapan bir yasa koyucunun olduğu ve onun kafa yapısının da o yasanın ruhunda (özünde) içkin bulunduğu gerçeğidir.
 
Her şeye rağmen olay şayet kurumların ihdas edilmesi veya aynı kurumun yapısının veya işleyiş yönteminin, izleğinin (usul) değiştirilmesi ise burada reel bir müdahalenin işe karışması durumunun zorunluluğu da açıktır.
 
Şu gerçekliği vurgulamak istiyorum: yasayı değiştirmekle hukuk zihniyetimizi değiştireceğimizi umarsak yanılmış oluruz.
 
Bunun böyle olmadığı yıllardır yasalar üzerinde oynamakla bir yere gidemediğimizden, dahası gidemeyeceğimizden belli olmalıdır.
 
Yasalar, lafızlarıyla olduğu kadar ruhlarıyla da yürürlüktedir. Bu demektir ki, yasayı koyanın 'nihai amacı' o yasanın ruhuna yansır. Ne ki, yasa uygulayıcısı olan her yargıcın, savcının, avukatın da benimsediği bir dünya görüşü var bulunmakta ve onların görüşü de uygulamayı doğrudan etkilemekte, artı, tüm bu uygulamalar da aynı yasaya farklı bir ruh kazandırabilmektedir.
 
Eski TCK'nın bir 163. maddesi vardı, 'devletin temel düzenini dinî esasa dayandırma'yı yasaklıyordu. 141. ve 142. maddeleri vardı, 'cemiyetin muhtelif sınıfları'na atıfta bulunarak sınıf esasını öngören düzeni yasaklıyordu. Bu yasa bizim hukukumuza faşist İtalya'dan tercüme edilerek kazandırılmıştı. Oysa bu ülke kategorik olarak sınıflı toplum temeli üzerine kurulu değildi. Buna rağmen sözü geçen hükümlerden ceza giyen yurttaşların haddi hesabı belli değil...
 
Yineliyorum: bütün bu mülahazalar yasaların yenilenmesine engel diye yorumlanmamalı. Yasalar, her hâlükârda günün koşullarına göre değiştirilmelidir, değiştirilmesi için ortak zeminde buluşma çabasından geri durulmamalıdır. Yeni yasa, yeni hüküm, her şeye rağmen uygulayıcıya belli konularda uyanık olmaya davetiye çıkarır.

Rasim ÖZDENÖREN - YENŞAFAK
adminadmin