Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 24-07-2013 13:15   Güncelleme : 24-07-2013 13:15

KAHVE ÜZERİNE DEĞİLDİR

Bir kahvenin bu kadar tatlı olduğunu en kaliteli kalemler yazsa bana inandıramazdı

KAHVE ÜZERİNE DEĞİLDİR
Bir kahvenin bu kadar tatlı olduğunu en kaliteli kalemler yazsa bana inandıramazdı.93’ lü yıllar idi. Sabah kalktığımızda şekersiz kahve ve nereden  geldiğini bilmediğimiz tütünü itina ile sarıp içerdik. Hafif baş dönmesi olurdu. Ama hiç aldırmazdık. Sağlığa zararlıymış bir şeyler atıştırmak gerekiyormuş kahve ve sigara öncesi. Bu bizim için bir anlam ifade etmez di.

 Kahve ve sigara beraber çok iyi gider çünkü.

 Ama beraber olduğunuz insanlar çok önemli demek ki. Yoksa denilir ki ne var bunda ne var bir fincan kahvede ve ne var bir sarımlık tütünde. Bu her tarafta var ve her tarafta içilir. Ama ortam ve beraber olduğunuz insanlar bu ortamı öyle bir tatlandırıyor ki işte onun için diyorum bir kahvenin tadını bana hiçbir kalem bu kadar tatlı ve güzel olduğuna inandıramazdı diye.

Günler geçiyor. Hayat devam ediyor. Ama tatlı ama hüzünlü bir takım olaylar cereyan ediyor insanın hayatında. Bu doğal rutin şeylerdir olur sürekli. Ama insanın yapmak isteyipte yapamadığı söylemek isteyipte söyleyemediği pek çok şeyler oluyor. Doğaldır buda sürekli olur insanoğlunun hayat serüveninde.

Ama  bazı şeyler var insanın hayatında. Bunun bir yumruk gibi insanın bağrına yerleşmesi. Yutkunmak isteyipte yutkunamamanın vermiş olduğu rahatsızlık. Kalp atışını kontrol edememek ve heyecanından dizlerinin ve ellerinin titremesi.

Söylemek isteyipte söyleyememenin konuşmak isteyipte konuşamamanın acısınıda bana en gaddar kalem bile hissettiremezdi. Öyle bir acıki yaşamak gerek.

Hani derler ya; her şey yazıldığı gibi değil yaşamak gerekir. Yaşanılarak öğrenilir bazı şeyler. Doğrudur velhasıl.

Kahve bahane muhabbettir asıl olan derler. Doğrudur, asıl olan muhabbettir. Çok doğru söylemiş eskiler. Şimdi anlıyorum bir kahvenin  muhabbeti nasıl tatlandırdığını. Ama asıl olan muhabbet edilen değil midir ki.

Normal hayatta, sohbetler edilir. Yenilir, içilir. Kahkahalar atılır. Tüm dişler gözükür hatta küçük dil bile karanlık olmasa gözükür. Sohbettir geçer unutulur gider.

Ama öyle muhabbetler olur ki insanın hayatında çok büyük anlamlar yer eder. Bir türlü çıkmaz düşünüzden. Yer etmiştir beyninize.

Bir kelimenin telaffuz edilmesinin bu kadar zor olduğunu, en karamsar kalem bile bana bu kadar hissettiremezdi.

Ufak bir kelimeyi  söylemek bile çok zormuş. İşte insanın boğazının düğümlenmesi olayı budur diye bağırası geliyor insanın avazı çıktığı kadar. Ki çıksın o düğüm boğazdan fırlasın dışarı. Yoksa nefessiz kalıyor insan.

Velhasıl kelam; söylenememiş bir kelimeciğin  verdiği ızdırap ve canının yangısı,insana bu kadar tatlı geliyormuş.
adminadmin