Siyaset, bir savaştır. Nasıl ki, bir savaş stratejisi hazırlanırken hava, kara ve deniz unsurları göz önünde bulundurulur, ihtimallerin senaryoları hazırlanıp ona göre taktikler geliştirilerek hareket kabiliyetleri ölçümleniyorsa siyasette de işler böyle yürüyor. 2019 seçimleri de oldukça mühim bir seçim olduğun dolayı bu bahsettiğimiz unsurların, senaryo ve taktiklerin büyük bir ihtimam ile hazırlanması gerekiyor.
Ülkemizde parlamenter sistemden, başkanlık sistemine geçişle birlikte siyasette iki kutbun oluşturulması temin edilmiştir. %10 barajı da bu iki kutbun bozulmaması için muhafaza edilen hususlardan birisidir. Sağ blok ve Sol blok oluşturuldu. İttifaklar şimdiden kuruldu. Görünen o ki, 2019 seçimleri yaklaşırken mevzilenmeler gittikçe netleşecektir. Bu durum tabi temsilde adaleti de ortadan kaldırmakta, gerek siyasi partiler, gerek seçmen kitleleri birinden birini tercih etmek mecburiyetinde bırakılmaktadır. Buna karşı en etkin muhalif söylem de Saadet Partisi tarafından geliştirildi. 16 Nisan referandumundan beri süre gelen kutuplaşma uyarılarını Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu her fırsatta dile getirmiş, ‘Biz bloklaşmalar içinde yer almayız’ demişti.
O günden bu güne Saadet Lideri Karamollaoğlu, AKP, CHP, İYİ Parti ve daha birçok siyasi partiyi ziyaret ederek liderlerle bir araya gelmişti. Uyum yasalarıyla ilgili hazırladıkları bir çalışmanın takdiminin yapılmasına rağmen Karamollaoğlu kiminle görüşse onlarla beraber olmakla yaftalandı.
AKP’den Saadet Partisi’ne ittifak baskılarına karşın ‘Biz yerimizde iyiyiz, kendi adayımızı çıkaracağız’ cevabını veren Karamollaoğlu, geçen günlerde Erdoğan’ın talimatıyla Saadet Partisi’ni ziyarete gelen TBMM Anayasa Başkanı Mustafa Şentop’u kabul etti. 3 saat süren görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karamollaoğlu, şuanda gündemlerinde ittifak konusunun olmadığını belirtti.
Belli ki daha çok görüşmeler yapılacak, teklifler gelecek. Herkes Saadet’e kavuşmak istiyor. Geçmişte MSP dönemindeki gibi Saadet Partisi şuan için anahtar parti konumunda. Tarih tekerrür ediyor.
Bazı CHP’liler ‘Onlar zaten aynı, Saadet Parti’si alım gücünü attırmak için eleştiriyor AKP ile ittifak yapacak’ diyor, bazı AKP’liler ise ‘Erdoğan düşmanlığında birleşecekler’ diyor. Ancak, Saadet Partisi ne alım gücünü arttırıyor, ne de Erdoğan düşmanlığı yapıyor. Türk siyaseti son dönemlerde o özlediği günlerin esintisiyle karşı, karşıya kaldı. Karamollaoğlu, siyasete beklenen duruşu getirdi.
Gidişat o ki, Saadet Partisi’nin ittifaka katılıp katılmama durumu Of’un Trabzon’a mı yoksa Rize’ye mi bağlanması vakasına dönüşecek gibi. Trabzonlular ve Rizeliler Of ilçesinin kendilerine bağlanmasını isterler ve sürekli aralarında bu yüzden çıkan tartışmaların ardı arkası gelmezmiş. Oflular hem Trabzonluların hem de Rizelilerin baskısıyla karşı, karşıyaymış. 1 Hafta kadar zaman geçmiş, Oflulara tekrar sormuşlar. 1 hafta daha düşünelim biz demiş Oflular. Gel zaman, git zaman Trabzonlular demiş bize bağlanırsanız şöyle imkânlar böyle imkânlar, Rizeliler demiş bize bağlanırsanız şöyle imkânlar, böyle imkânlar. Böylece bir hafta, iki hafta, üç hafta geçmiş günler. En sonunda Oflular karar vermişler. Trabzonluları ve Rizelileri çağırmış demişler ki; ‘Trabzon ve Rize bize bağlansın.’
Ahmet Mücahid Yıldız
