Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 01-07-2013 09:56   Güncelleme : 01-07-2013 09:56

Kazan, çömlek patladı…

Söze bazen, nereden başlayacağımızı bilemeyiz… Oysa ben bir başlayabilsem belki de hiç susmayacağım

Kazan, çömlek patladı…
Söze bazen, nereden başlayacağımızı bilemeyiz…

Oysa ben bir başlayabilsem belki de hiç susmayacağım.

Tıpkı çıkacağım yollarda hangi yöne sapacağımı bilemediğim gibi…

Seçim yapmak, tercih etmek, yön bulmak zor evet.. Yerine yeni bir rüzgarın yani yeni yaşanacakların peşine mi düşmeliyim?

Kurulmuş bir oyunu terk edip yeni bir oyun mu kurmalı, başka oyun arkadaşları mı edinmeliyim?

Peki bu yeni yabancı arkadaşlara nasıl güvenir, nasıl korkusuzca ebe olurum?

Bilmediğim anlık bir cesaretle gözümü sıkıca yumuyor, yeni bir saklambaç karanlığına doğru saymaya başlıyorum.

Sobelemek istediklerim saklananlar arasında yok.. Saymayı bırakıp “önüm, arkam, sağım, solum sobe” demek de gelmiyor içimden.

Çünkü sobelemek istediklerimi arayacak ve fakat bulamayacağımı biliyorum.

Bulunmazlar!

İçimde beliren hislerle bir uyanma yaşayarak “kazan, çömlek patladı” diye bağırmak ve bu ait olmadığım oyundan hızla içime, kendi iç dünyama doğru hızlıca kaçmak, saklanmak ve sobelenmemek istiyorum aslında…

Daha önce hiç oynamamış gibi yabancısı, ilk kez oynuyormuş gibi acemisiyim her oyunun. Ne bir oyunun heyecanına kapılabiliyor ne de eğlencenin tadına varabiliyorum…

Uydurulmuş yalancı meşguliyetler edinmenin bana göre olmadığını görüyor, hiçbir yerde zorunlu kalmak istemiyorum.

Bildik sobelenecekleri ve bildik ebeleri aramaya koyuluyorum yeniden o hislerime güvenerek, yüreğime tutunarak..

Kalbimi okşayan şarkılar eşliğinde arıyorum kaybettiğim her ne varsa. Söyleyemediklerimi şarkılar söylüyor benim yerime, susuyorum…

Bir şarkı uzunluğunca dolanıyorum kendi etrafımda. Şarkı bitene kadar...

Ne geçen yılları geri getirebiliyor ne de yaşanmış güzel anları hatırlamaya cesaret edebiliyorum. Bazen ben sağırlaşıp kör oluyorum bazen de etrafımdakiler kör sağır oluyor. Bu nasıl kör ebe?

Görmezsem görünmüyor, duymazsam duyulmuyorum…

Suyun akışına inat kaynağa doğru yüzüyorum. İnatla evet rüzgara ve dalgalara…

Nehrin sularında fark ediyorum; renksiz ve geç kalan, ilk geç kaldığı yerden bir türlü kopamayan suretimi…

Rüyadaymışım gibi söylemeye çalıştığımın ne olduğunu anlamaya çalışarak bakınıyorum etrafıma…

Bir uçurumun kenarında duruyor ve bağırıyorum avazım çıktığınca. Buna rağmen sesim çıkmıyor, saklananlar çıkmıyor ve bu oyun bitmiyor...

Uçurum ses vermiyor, sesim uçurumun derinliklerinden yankı vermiyor, kayboluyor.

Kulağıma hikmetli sözler fısıldayacak başka bir uçurum aramaya koyulmalıyım..
 
adminadmin