Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 30-12-2011 11:09   Güncelleme : 30-12-2011 11:09

Kıyak zamma veto

Gündemimiz çok yoğun

Kıyak zamma veto
Gündemimiz çok yoğun. Meseleler iç içe girmiş, bir yumak hâlinde. Hayat alıp götürüyor bizi. Bizi bizden uzaklaştırıyor. Unutkan bir yapıya büründük. Yapılan icraatları çok çabuk unutur olduk. İyi işler için de kötü işler için de durum aynı. İyilere teşekkürden aciziz. Kötülere itiraz etme yetimizi kaybettik. Garip bir hâller oldu bize. Meclisimiz de garip zaten. Baştan başlamış kokuşmuşluk. Güden çoban sürüyü döndürünce ters yöne/ Geçmez mi sürüdeki topal koyun en öne. Kimin nerede olacağına iyi karar vermek lazım. Kime ne kadar değer verilmesi konusunda hassas olmak lazım gelir.

Dur dememiz gerekiyor kırmıza ışıkta geçmek isteyene. Hem kendisini tehlikeye atmasını hem de başkalarını umursamamasını görmezden gelemeyiz. “Ben yeşil ışığa güvenemezken/ Kırmızıda yola dalana yazık!” düşüncesi en azından beynimizde bir yer edinmeli.

Gelelim yüce meclisimize… Oradaki vatanperver, milletperver; affederseniz maaşperver vekillerimize… Geçen hafta yangından mal kaçırırcasına bir araya geldiler. Kendilerine zam için toplandılar. Kendilerine değil aslında. Emekli seleflerine. Bu konuda fikir başka başka olmadığı için koyunla kurt bir aradaydı. Büyük bir hız ve ivedilikle zammı meclisten geçirdiler. Kabul edenler, etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kalkan parmakları inanın göremedik. Göstermediler bize. Utandılar belki. Çünkü yaptıkları utanılacak bir şeydi. Kamu vicdanını yaralayacak bir eylemdi.

Meclisten kıyak zam geçtikten hemen sonra tepkiler gelmeye başlamadan şark kurnazlıkları baş gösterdi. Karakolda yaptıklarıyla mahkemedeki tavırları birbirini tutmayanlar art arda beyan vermeye başladı. Biz bu işe hayır dediydik aslında. Meclis başkanvekili Meral Akşener, grup başkanlarına siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, diye sorunca hepsi kabulümüzdür. Grubumuz adına destekliyoruz dediler. Kimler mi? Yazmayayım adlarını. Onları sağır sultanlar bile duydu.
 
Çok şükür ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasayı veto etti. Meclise geri gönderdi. Bir daha görüşün şu meseleyi diye. Top sizde yine. Bakalım ne yapacaksınız? Bir sürü meselemiz varken yine bu meselede yoğunlaşıp zamma gerekçe mi arayacaksınız? Neler yapacaksınız? Eğitim, terör, trafik, ekonomi… gibi birçok mesele sizi beklerken siz sorun çözücüler tahminim utanırsınız, bu zam işini bir tarafa atarsınız, sadede gelirsiniz. Bu benim isteğim ve tahminim.
Yanıltmayın beni.

Dokuz kişiye bir pulu fazla gören vekiller, bir kişiye dokuz pulu az görmektedirler. Üstad’ın tespit ettiği gibi taksimatta ciddi hata içerisindedirler. Böyle taksimleri kurtlar bile yapmaz. Kesercilik devrini ne zaman sona erdireceksiniz. Hep bana, hep bana. Biraz da testere mantığına bürünseniz. Bir sana, bir bana. Böyle deseniz, yapsanız. Hatta bizler, üç size bir bize, buna da razıyız. Biz sizi seçtik ama sizi vekil tayin ettik ama siz bizi hemen unuttunuz. Hiç Mecnun olup Leyla’ya bizim gözlerimizle bakmadınız ki! Duygudaşça davranıp bizi anlamaya çalışmadınız ki! Bizim karşımızda kavga eder göründünüz amma arka bahçede dostça ganimetleri paylaştınız.

Konumuzun başlığına dönersek bu konuda iktidarı suçlarken muhalefeti es geçmiyoruz. Bu cümlenin nesnelerinin yerini de değiştirebilirsiniz. Sonuç: Aldatanlarla aldatılanlar aynı ülkede dostça yaşıyor.

Sözün hakikatine gelirsek meclise bir dahi görüşülmek üzere gönderilen bu kıyak zam, meclisten geçmemeli. Milletten de bu arada özür dilenmeli. Yasayı ben geçirmeyeyim ama yasa bir şekilde geçsin, düşüncesinde olanlar vardır. Herkes birbirine bakıyor. Taşın altına elini sen koy, harmanda paylaşıma ben de gelirim, diye bekleyenler var. Bu düşüncede olanları kınıyoruz. Hadi, bizim yüce meclisimiz! Affettir kendini. Hep düşünme kendini.

Kıyak zammın sadece anılarda kötü bir izlenim bırakması, gerçekleşmemesi dileklerimizle.         
adminadmin