Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 15-04-2020 13:56   Güncelleme : 15-04-2020 13:56

Mağalarımıza Dönüyoruz

Mağalarımıza Dönüyoruz

Sinan Canan  Hocayı dinliyorum öğrenme ve öğretme gibi konulardaki düşüncelerine katılırken diyor ki:  ‘Beyni zorlamazsanız beyin çürümeye başlıyor’ diyor ve ‘ konfor bizi çürütür’ diyerek konuyu bağlıyor. Çok da doğru söylüyor.  Vietnam’ da insanlar, Amerikalı askerlerden saklanmak için yerin altında devasa tüneller yapmışlar. Yaptıkları tünelleri sadece kendi bedensel özelliklerde yaparak korunmuşlar. Amerika’lı askerler isteseler de o mağaralara girememişler. Girebilen askerler  tünellerden bir daha çıkamamış yada çıkabilen askerler çıldırmış. Ülkemizde de gerek İstanbul’da gerek Nevşehir’de ve Anadolu’nun birçok şehrinde tarihi eser olarak görüyoruz mağaraları ve tünelleri. Tarihte bu tünelleri ve mağaraları insanlar çok büyük bir gayret ve insanüstü bir çalışma ile oluşturmuşlar.

  Hazır hayatı biraz yavaşlattığımız bu günlerde gönlüme  Ashab-ı Kehf  ve Hz. Peygamberin Hira Mağarasında ve hatta Sevr Mağarasında geçirdiği   zamanlar geldi. Neden insan ömrünün en güzel zamanlarında kendini küçücük bir mağaraya  hapseder  orada vakit geçirir?  Cahiliye döneminin en karanlık dönemidir o dönem. İnsanların insanlıktan, merhametten ve adaletten yana nasiplerinin olmadığı zamanlar. Zulme  ‘Dur’ diyemediği, kadınların sadece bir eşya gibi görüldüğü, zenginin zenginle olduğu, fakir fukaranın hor görüldüğü insan onurunun, haysiyetin olmadığı ve Hakkın yerini batılın aldığı zamanda(Hiç yabancı değiliz sanki günümüzden farklı değilmiş aslında) Allah Rasulünün kalbini avutan sadece Hira Mağarası oluyor. Niçin?

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN