Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-01-2018 17:30   Güncelleme : 22-01-2018 18:00

Mağaradan Bazı Çıkanlar

Asla değişmeyeceğini bildiğiniz şeylerin sizin de hayatınızı kaçınılmaz bir şekilde etkileyeceğini gördüğünüzde ne hissedersiniz? Ne yapmayı düşünürsünüz? Çok önemli sorulardan biri bu.

Mağaradan Bazı Çıkanlar

Mücadeleye devamda ısrarcı olmak lazım. Metaforlar, mecazlar üzerinden sağlam verilerle yola çıkıp, sağlam bir yol haritası kurmak lazım. İlmek ilmek mücadeleyi örmek lazım. Asla değişmeyecek şeylerin etkilediği korkunç "şey"den etkilenmemenin illa bir yolu olmalıdır. Frekansı değiştirmek, boyutu değiştirmek kesin bir çözüm olabilir. Başka bir boyuta geçmenin, etkilenmez, kurşun geçirmez olmanın teknolojisini inşa etmek lazım.

Mühendisinden, işçisine, muhasebecisinden patronuna ihlas sarmalıyla sarmalanıp, Rasulullah'ın emrettiği gibi "Kehf" suresini okuyup, idrak etmek lazımdır.

Yapılmak istenenin özeti şudur; bir matrise kapana kıstırılmış gibi kıstırılmış bir kavmin evladıyız. Bu matrisin olumsuz etkilerinden etkilenmeyecek, olumlu şeylerin de faydasından azami fayda devşirecek yeni bir iç matris inşa edilmeli. Bu matris, biz aynı kavme, kendi kavmimize olan sevdamızdan ötürü, yine onlara rağmen bile olsa, onlar adına yapılmalı. Mesleğinde çok iyi olduğunu bilen bir doktorun, bırakın onun doktorluğunu tıbba bile inanmayan sevdiklerine, bir yolunu bulup, yardım etmesi, onları tedavi etmesi gibi. Bu mecazlar, meseller önemli. Bizi hakikate yanaştırırlar.

Deccal ve deccaliyet terimlerini afaki, mistik, hebenneka veya bugüne kadar kullananların kullandığı anlamdan biraz daha gerçekçi, biraz daha derin bir manayla anlıyoruz: Deccaliyet bir kavramdır, bir örüntüler ağı, bir küresel komplonun manevi işaretlerle, maddi düzlemde öngörülmesi, bizlere haber verilmesidir.

Deccal diye tipik silah ve tekniklerle karşısında galip gelinemeyen bir düşmana deniyor. Bizim bundan anladığımız bugünkü "küresel komplo"dur. Bunun karşısında bir hadise dayanarak "Kehf" esaslı bir mücadele gerektiğini düşünüyoruz. Kehf'te geçen bütün örüntüler, unsurlar Allah'ın emridir ve bu tekniklerin bugünün idrakiyle davanın, mücadelenin, aşırı gayretimizin ortaya konacağı kaneviçeye ilmek ilmek işlenmesi gerekir.

Uzun bir konuyu şimdilik kısa kesmek adına, adıgeçen örüntülere bir kaç örnek vereceğim. Zihinlere misal olsun.

Kehf'te "Sana dünyadan soruyorlar. Bunu onlara temsille anlat" diyorsa, yapılması gereken üstün bir "temsil anlatma" yeteneği inşaıdır. Sadece bu ayetten dünyanın en büyük prodüksiyon şirketleri, en kaliteli kurgucuları, senaristleri, belgeselcileri, harekat plancıları, analistleri, ''stratej''leri* çıkarılmalıdır.

Coğrafyamıza hakim cari altkültür bu insan tipinin inşaını zorlaştırıyorsa, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpülüp, farkında bile olmadan içinde boğuldukları altkültürleri saygıyla görmezden gelinmeli, esas millî köke, "işe yaradığı tarihi planda ispatlanmış" millî kod ve uygulamalara dönülmelidir. Bu dönüşü yaparken de bir irtica hareketine düşmeden, hakikatin günümüz mana ve dekorunda güncellenmesi fikriyle gelişimci, devrimci, aziz milleti "Büyük Huzur"a götürücü, egosentrik, ülkemerkezcil, bizmerkezcil bir "ütopik" iç millet his ve davranış modeli esas alınmalıdır. Yeni insan, yeni kültürle olur. Eskimiş olan yenilendik de sansa aslında eskiden hiç farkı yoksa, kibarca kalben terk edilmeli, fiilen de yardım eliyle desteklenmelidir. Neticede, bunu yapacak olanlar bu milletin öz evlatlarıdır. Onlar herhangi bir dış projenin sahte takkelerini giymezler, "ters manyel"lerle aslında gavurun planını az bir komisyon karşılığı yürütüp, yarını satıp, basit bugünler satın almak ihanetiyle sahte pehlivanlık edip, safsatacı peşrevlerle kafa şişirmezler. Onlar "din günü"ne inanırlar, bütün menfaatlerin geçici, eriyici, tükenici olduğunu bilirler.

Kehf'te mânâ olarak, "inanmıyorlar diye üzülerek neredeyse kendini helak edeceksin" deniyorsa, orada, hemen biraz önce ifade ettiğim, saygıyla elleri öpülüp, görmezden gelinme örüntüsünü, kodunu görmeliyiz.  Etrafına manevi bir duvar örecek ve doğru bildiğini, aşırı bir gayretle, müthiş bir çalışkanlıkla, en verimli çalışma metotlarıyla tahakkuk ettirmek için koşturmaya devam edeceksin. Bunu davan için yaparken de, kendi işinde, sosyal ortamında, sana "enayi" denecek kadar çalışkan, işini bilir, ince düşünceli olacaksın. Bir ölçü de şudur: Sen davaya katıldıktan sonra iş, aile ve sosyal çevren sana "çok çalışıyorsun, bak diğerlerine, günü idare ediyorlar, enayi misin sen?" derlerse doğru yoldasın. Ne yürümesi, koşmaya devam et! İşinde, gücünde en iyilerden ol.

Kehf'te var olan çok mânâlar var. Kalanları da daha ehil olanlar keşfetsin. Sorular hem sorulmak, hem cevaplanmak içindir. Sorun, cevap arayın. Hep beraber kalkınalım. Gavurun ve içerdeki bazı aptalların mümkün görmediği bir çalışkanlık, ayvazlık ve kurabazlıkla "sürpriz unsuru" olarak çelikten kulelerimizi, altından kubbelerimizi, atlastan yelkenlerimizi adım adım, her gün en azından küçük bir adım, yükseltmeye devam edelim. Kişisel projelerimizi yüklenelim, koca bir millet ve ardından dünyanın projeleri haline getirelim. Günlük hikayeleriz, millî efsaneliğe yürüyelim.

İş var, güç var. Mesleksiz meşreplilere inat, işini en iyi bilenlerden olun.

*Stratej: Stratejisyen kelimesinin doğru kullanımı.

adminadmin