Kültür
Giriş Tarihi : 14-01-2018 16:00   Güncelleme : 14-01-2018 17:39

Mehmet Ocak’tanın Çaresizliği!

Karar Gazetesi yazarı Mehmet Ocak’tan ‘Bahçeli’nin Ebcet Hesabı ve MHP’nin kimsesizliği’ başlıklı yazısında Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi eleştirirken Ekemeleddin İhsanoğlu’nu destekleyen Bahçeliyi neden bu kadar eleştirmediği mevzusuna hiç değinmemiş.

Mehmet Ocak’tanın Çaresizliği!

Eleştirilerine, “Bahçeli’nin konuşmasını dinlerken, siyasetin nasıl bir dramatik kavşakta sıkışıp kaldığını gördükçe, Türk siyaseti adına endişelenmemek mümkün değil. Bir siyasi liderin kendi partisinin kapısına nasıl kilit vurduğunu adeta bir film şeridi gibi izliyorsunuz” şeklinde Milli Mutabakatı ıskalayan bir paragraf da ekleyen Ocak’tan’ın yazısı;

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı matematik hesapları ve çizdiği grafiklerle siyasi literatüre önemli katkılar sağlamış renkli bir kişilik. Pazartesi günü gerçekleştirdiği basın toplantısında, AK Parti ile yapmayı planladığı ittifak konusunda da ‘ebcet hesabı’nı andıran ilginç bir formül ortaya attı: C ittifakı...

Formül biraz karışık ama, Bahçeli’nin tarifi şöyle: “Bir tarafta A, bir tarafta B partisi bir tarafta da C ittifakı var. Geçmişle mukayese ettiğimiz vakit partilerin siyasi kimliğini ortadan kaldırmadan, yasal haklarına kavuşturarak, varlıklarını sürdürebilmek için C ittifakının altında, hangi partiler var ise o zaman ittifak E ve F partisi ile gerçekleşecek demektir. Devlet Bahçeli olarak sandığa gittiğimde ittifaktaki parti, oy pusulasına bakacağım. MHP’li olduğum için önce MHP’ye vereceğim, sonra da C ittifakını verecek. Bir başkası gelecek F’ye vuracak, diğeri C’ye verecek. İki partinin de oyları belli olacak.”

***

Formülde de görüldüğü gibi Bahçeli’ye acilen bir ittifak lazım. Çünkü ufukta seçim görünmeye başladı ama MHP anketlerde görünmüyor. Tehlikeyi önceden gören Bahçeli elini çabuk tutmak niyetinde, şimdiden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı kayıtsız, şartsız destekleyeceğini ilan ederek çok önemli bir siyasi hamle yapmış bulunuyor.

Bahçeli AK Parti’ye öylesine açık bir çek sunuyor ki, AK Parti ittifaka yanaşmasa bile yine de cumhurbaşkanlığında Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkça beyan ediyor. İfadeler son derece net: “MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yoktur. Genel başkan aday olmayacaktır. MHP ittifak olursa ittifakla, olmazsa kendi partisi olarak milletvekilliği seçimlerine girer, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Yenikapı ruhuyla hareket ederek, Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı alır. Bu kadar nettir.”

Bahçeli’nin konuşmasını dinlerken, siyasetin nasıl bir dramatik kavşakta sıkışıp kaldığını gördükçe, Türk siyaseti adına endişelenmemek mümkün değil. Bir siyasi liderin kendi partisinin kapısına nasıl kilit vurduğunu adeta bir film şeridi gibi izliyorsunuz...

Oysa siyasi partiler arasındaki yarışın temeli rekabete dayanmaktadır. Demokrasiyi güçlendiren ve zenginleştiren de esas itibariyle bu rekabettir. Aksi taktirde memleketteki bütün partilerin bir partinin çatısı altında toplanması gerekirdi ki, herhalde böyle bir durumu demokrasi içinde tarif etmek pek mümkün olmazdı.

Açıkçası çok tuhaf bir siyasi atmosferle karşı karşıyayız, artık siyasi geleneklerin bir anlamı kalmadığı gibi, galiba siyasi partilerin gelecek tasavvurları da yok, herkes günübirlik yaşıyor yani...

***

Eğer MHP liderinin son bir yıl içinde çizdiği siyasi grafiği dikkatle izlerseniz, eminim Türk siyasetinin bugün nasıl bir perişanlık hali içinde olduğunu daha iyi anlayacaksınız. 17/25 Aralık kalkışmasında Tayyip Erdoğan’a meydan okuyan Bahçeli bugün şefkat ve sevgi dolu cümlelerle öylesine ‘kimsesiz’ bir MHP tarifi yapıyor ki, doğrusu insanın içi burkuluyor. MHP lideri AK Parti’nin gönlünü daha fazla kazanabilmek için “Yenikapı diye başlayan bir ruhla hareketle anayasada beraber hareket ettiğimiz, halkoylamasında beraber hareket ettiğimiz” şeklindeki cümlelerin altını zarif bir şekilde çizerek, adeta “Bizi unutmayın” mesajı veriyor.

Daha da tuhaf olanı, kendisini hiçbir şekilde ilgilendirmeyen ve tamamen AK Parti’nin iç meselesi olan konularda bile Bahçeli’nin öncü kuvvet olarak ortaya çıkmasıdır. Mesela Bahçeli ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı halde bıçkın bir mahalle delikanlısı edasıyla “Abdullah Gül cumhurbaşkanı adayı olmasın” diyebiliyor. Kaldı ki Gül’ün henüz şu ana kadar aday olacağına ilişkin en küçük bir beyanı yok. Muhtemelen Bahçeli’ye gaipten bir haber gelmiş olmalı ki, şimdiden bu konuda tedbir alınması için bir bakıma çağrı yapıyor. Türk siyasetinde bugüne kadar böyle şeyler olmazdı, bu da yeni icat oldu”

İşte böyle, 17/25 Aralık kalkışmasında Tayyip Erdoğan’a meydan okuyan Bahçeli’yi hatırlatan Ocaktan’ın tek derdinin, Bahçeli’nin “Abdullah Gül cumhurbaşkanı adayı olmasın” demesi olduğunu anlayabiliyoruz. 

adminadmin