Kültür
Giriş Tarihi : 10-11-2017 09:00   Güncelleme : 10-11-2017 09:00

Mesnevi’den Seçmeler

Farenin Kibri

Mesnevi’den Seçmeler

Bir fare, devenin ipini tutmuş; kibirlene kibirlene yürüyordu. Deve, yumuşak huylu bir hayvan olduğu için, itiraz etmemiş farenin peşinden yürümeye koyulmuştu.

Bunun üzerine fare, kendi kendine; “Ben, ne pehlivan; ne yiğitmişim. Bir deveyi peşime taktım da yürütüyorum.” diye düşünmeye başladı.

Deve, farenin düşündüklerini anladı; ama bunu pek belli etmedi. Kendi içinden; “Sen, şimdilik gururlan bakalım. Zamanı gelince ben, sana gösteririm.” dedi.

Böylece az gittiler, uz gittiler. Gide gide bir ırmak kenarına geldiler. Burası, öyle büyük, öyle derin bir ırmaktı ki fil bile burada boğulabilirdi.

Fare, ırmağı görünce durdu. Kaskatı kesildi. Bunun üzerine deve, fareye şöyle dedi:

- Ey dağda, ovada bana arkadaş olan! Bu duraklama neden? Niye şaşırdın? Irmağa yiğitçe ayak bas; gir suya. Sen, benim öncümsün. Yol ortasında durup susma!

Fare;

- Bu ırmak, pek büyük; pek derin. Arkadaş! Ben, boğulmaktan korkuyorum, dedi.

Deve ise;

- Hele bir göreyim ne kadarmış bu su? deyip hemen ayağını ırmağa daldırdı.

Deve, daha sonra sözlerine şöyle devam etti:

- A kör fare! Su, diz boyuymuş. Ne diye şaşırıp korkuyorsun?

Fare;

- Sana karınca gelen bize ejderha gelir. Dizden dize fark var. Bu su, senin için diz boyu; ama benim tepemden yüz metre geçer, dedi.

Farenin bu sözleri üzerine deve, daha önce beklediği fırsatın geldiğini düşündü ve fareye şöyle çıkıştı:

- Öyleyse bir daha küstahlık etme! Sen git de kendin gibi farelerle boy ölçüş. Deveyle fare bir olmaz, dedi.

Fare;

- Tövbe ettim. Allah rızası için beni bu helak edici sudan geçir, dedi.

adminadmin