Kültür
Giriş Tarihi : 15-12-2017 08:54   Güncelleme : 15-12-2017 08:54

Mesnevi’den Seçmeler

Çakalın İddiası

Mesnevi’den Seçmeler

 Bir çakal, boyacı küpüne düştü. Orada bir müddet kaldı. Sonra postu boyanmış olarak çıkıp; “Ben tavus kuşuyum.” demeye başladı.

Postu boyanmış olduğu için, güneş vurdukça tüyleri renk renk parlıyordu. Çakal, postu yeşil, kızıl, pembe ve sarı renklere boyanmış hâlde öbür çakalların yanına gitti.

Bütün çakallar;

- A çakalcık! Bu ne hâl? Fazlasıyla memnun görünüyorsun. Neredeyse bizi tanımazlıktan geleceksin. Bu hâle nasıl geldin?

Hepsi hayretle çakalı seyrediyorlardı. Yalnız içlerinden biri, ona şöyle dedi:

- Sen hile yapıyorsun! Lâfla büyük görünüp bu halkı kandırmaya kalkıştın; ama bir karşılık görmeyince hileye sapıp utanmazlığı ele aldın.

O rengârenk çakal, kendisini kınayan çakalın yanına gelip kulağına şöyle dedi:

- Bir bana, bir de rengime bak. Gül bahçesi gibi ne de güzel bir hâle geldim. Ne güzel yüzlerce renge boyandım.

Bu arada çakallar, oraya toplandılar. Aralarında;

- Hiç çakalda bunca güzellik olur mu? diye düşünüyorlardı.

Rengârenk olmuş çakala;

- Peki sana ne diyelim? diye sordular.

Çakal;

- Bana tavus kuşu deyin, diye cevap verdi.

Çakallar, bunun üzerine;

- İyi ama can tavusları, gül bahçesinde salınır, cilvelenirler. Sen de öyle cilveleniyor musun? diye sordular.

Çakal, bu soruya;

- Yok canım, diye cevap verdi.

Çakallar, bu sefer;

- Peki, tavus kuşları gibi ötebilir misin? diye sordular.

Çakal;

- Kara taştan kaynak su mu çıkar hiç? Nerede benim tavus kuşu gibi ötmem? dedi.

Bunun üzerine bütün çakallar, rengârenk olmuş çakalı kınayarak ona şöyle dediler:

- Tavusun güzellik elbisesi, Allah’tan gelir. Hileyle, dava ile hiç o güzelliği elde etmek mümkün olabilir mi?

adminadmin