Fikir
Giriş Tarihi : 11-08-2020 12:51   Güncelleme : 11-08-2020 12:51

Modern İnkıraz: Dijital İnsan Dijital Hayat

Her devrin kendine has inkırazları var. Müslüman toplumu da saran modernlik virüsünün girdiği yeri yozlaştırması bu asrın inkırazlarındandır. Modern inkırazlar hazret-i insan vasfını vurup vurup düşürüyor. Homomakine yahut homotelefon çağı bugün, yâni modern inkırazlar çağı… Herkes birbirine mekân olarak yakın, gönül ve dil olarak uzak.

Modern İnkıraz: Dijital İnsan Dijital Hayat

Ahmaklar ve fikirsizler göremiyor olabilirler, fakat inkıraz etrafımızda karabasan gibi dolaşıyor. Devlet katlarında, her yerde pusuda bekleyen inkıraz modernlik kisvesiyle kalp ve gönül kapılarına dayandı. Efendimiz Aleyhiselâtüvesselâmın merhamet toplumu homomakine yahut homoteknoloji toplumuna doğru kayıyor. Fıtrat ve seciye inkırazı bu…

 

İnsanlık homomakineye dönüşüyor                                                       

Millî kimliğini kaybeden ve hızla modernleşen şehirlerde, avm’lerde, dijital sanal âlemde homoteknolojiye dönüşen insanlık en başta dilini, gönlünü ve muhabbetini kaybetmeye doğru gidiyor. Herşey görüntüleşiyor…  Adâb-ı muaşeret, vakar ve nezaket yavaş yavaş inkıraza uğruyor. Göz göze bakış yok… Birbirine temas eden dil yok, kalp yok.… Gönül evleri zaten kapalı.                  

Tanzimat’la başlayan inkırazlardan ders çıkartamayanlar, eğitimde, san’atta kıyafette, cemiyet hayatının alafrangalaşmasında görülen inkıraz alâmetlerini fark edemezler. Haçlı saldırılarından daha tehlikeli modern inkırazlar. Dipten derinden virüs gibi erdemi, ahlâkı, karakteri, zihniyeti, idraki değiştirip köklerinden koparıyor.                                                                                         

Toplumun resmine bakıldığında sûret ve davranışlar kar  makarışık. Müslüman mı Avrupalı mı bellisiz. Hiçbir şeye benzemeyen ucube bir “kültür hayatı” gırla gidiyor.                                                                                                                         

 

Daha kötüsü, maddî imkânları artan Müslümanların hayat tarzının hormonlaşması, âmâ üstad Cemil Meriç’in ifadesiyle inkıraz devrinin bütün meziyet ve reziletleriyle her kademede görünür olmaları ürkütüyor.

 

Görsel toplum görsel hayat                                                 

Mekteplerin, sokağın, kamu ve aile hayatının ne zaman kendi hüviyetine, yâni aslına döneceğine dair henüz hiçbir fikrimizin olmaması inkıraz alâmetlerindendir. İnkıraz uğrayan şehirciliğin vebalını kimin üstüne yıkalım? İslâm medeniyetinin bir üslûbu olan Endülüs’ün şiddetli bir inkıraza uğradığını, yâni yok olup silindiğini, bu sinsi âfetin bizim de etrafımızda dolaştığını seferberlik gibi câmi hutbelerinden başlayıp orta mekteplerden üniversitelere kadar ehlinin lisanıyla anlatmaya başlamalı, hemen yarın.                                             Sözün özü, kanser gibi bir illetle karşı karşıyayız. Modern inkırazlardan kurtulmak için gerçek millî hüviyetini tam olarak kuşanmış hazret-i insan olmak lâzım. hem de âcilen… ([email protected])                                                                                                                 

 

******                                                                                                                                 

“Ayasofya Şehrengizi”                                                                                                                                                                                                                                                                           

Ayasofya Câmii esaretten kurtulup aslî hüviyetine döndü ve milletçe sevindik. Tarih şuurumuzu, Ayasofya hasretimizi dile getiren çokça yazılar yazıldı ve kalp ve dimağımız şifa buldu.  Bu mânada, Türk Edebiyatı Dergisi’nin Ağustos 2020 sayısında şair Yasin Mortaş’ınAyasofya Şehrengizi” adlı şiiri de Ayasofya ünsiyetimizi narin kelimeler dile getiriyor. Paylaşmadan edemedim:                                

Ey

Yârim

Süleymaniye'den

Ayasofya'ya

bak yine vakarla

ve sevinçle ağla

Fatih'in

surlara sinmiş

tebessümünü

sakla kalp kubbende

Ve

secde kanatan

o gül hıçkırığı vakti

alnına mühürle de

ezanlarla ağla

Müjdelenmiş dualarla

içten içe

sevinç gözyaşlarıyla

sar İstanbul'u

Fethi'ni kıyamda tut

kılıcını bileyle

bayram atlarıyla sür muştunu

Ki senin

gözlerinden inen

bir fetihna(ğ)me

Ç’ağ'la/yârim

eğil rahlelere

sevinçler şerh eyle

Ve

yeminlerini tut uzaklara

Recep YAZGANRecep YAZGAN