Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 05-07-2012 14:54   Güncelleme : 05-07-2012 14:54

Müdürün Masasına yakışacak Okul Dergisi

Birkaç hafta önce seminer almak amacıyla yabancısı olduğum bir okula gittim

Müdürün Masasına yakışacak Okul Dergisi
Birkaç hafta önce seminer almak amacıyla yabancısı olduğum bir okula gittim. Öğretmenler odasının kapısının aralarken, alışık olmadığım bir kalabalıkla ve hiç tanımadığım simalarla karşılaştım. Ayakta kaldığım sürece yabancı olduğumun daha çok fark edileceğini düşündüğümden, gözlerim hemen boş bir yer ardı ve bulduğum ilk koltuğa oturuverdim. Oturduğum yerden amaçsız bir şekilde etrafa bakınırken, masanın üzerindeki ilköğretim çocuklarının çıkarmış olduğu okul dergisi gülümsedi yüzüme.

Ellerim benden habersizce dergiye uzanmıştı bile. O anda kendi öğrencilik yıllarımdaki okul dergileri ve ona yazı verme heyecanı canlandı zihnimde. Çocuklar neler yazmıştır acaba; neler düşünüyor, neler hissediyor ve onların dünyalarında neler oluyordu. Bu merakla elimdeki derginin sayfalarını çevirmeye başladım. İlk sayfalar formalitelerden oluşuyordu tabiî ki, idari yazılar, okul tanıtımı, personeller. Bir kaç sayfa ilerledikten sonra çocukların yazıları gülümsedi sayfalar arasından. Bir öğrencimiz; çocukların açlığı, dünyayı değiştirmek, sadece kendinin düşünen insanın bencilliği. 13-14 yaşlarındaki bir çocuğun, bunları yazmasındaki samimiyet ve gerçeklik payını düşündüm. Bunları yazmak istediği için mi yazmıştı, yoksa böyle bir yazının kabul göreceğini düşündüğünden mi? Bir kaç sayfa ilerde, aynı yaşlarda bir öğrenci ; okuduğu her kitapla yaşadığı serüveni o kadar samimi bir dille anlatmıştı ki, yazıdaki tüm acemilikler ve hatalar birden görünmez oluyordu. Bilmeceler, şiirler, fotoğraflar derken, derginin sonlarında da maliyeti karşılamak amacıyla bulunan finansmanların reklamları vardı. Derginin arka kapağını kapatırken,; her şeye rağmen, böyle bir çalışmanın yapılmış olması beni sevindirmişti.

Bir müddet sonra, elimde okul dergisini gören, aynı okulun öğretmeniyle bir sohbetin içinde buldum kendimi. Yılda bir kez çıkarılıyormuş dergi, 800 adet basılmış, baskı kalitesi gayet iyi olan derginin maliyeti de oldukça yüksek. Bunun içinde finansman bulmaları gerekmiş. Neticede de, nerdeyse yerel bir reklam dergisi olmaya yüz tutmuş. Samimiyet ilerlemeye başladıkça, meslektaşım da daha açık konuşmaya başlamıştı: “ Asıl amaç Milli Eğitim Müdürü’ nün masasında okulun bir dergisinin olması, tabi ki masaya yakışması için de baskı kalitesinin iyi olması gerekiyordu. Gerisi çok da önemli değildi aslında.”

Ben ise çoktan bir hayalin içine girmiştim ve söylediklerini yarı bulanık bir şekilde duyuyordum. Bu dergilerin yıllık değil de, aylık yayınlandığını düşündüm. Baskı kalitesini düşürüp maliyeti azalttım. Öğrencilerin bu dergiye yazı vermek amacıyla girdikleri yazma serüvenini hayal ettim. Kendilerinin ve arkadaşlarının yazılarının yayınlandığında yaşadıkları heyecanı anlamaya çalıştım. Hatta daha da ileri giderek; çocukların bir araya geldiklerinde; kendilerinin ve arkadaşlarının yazıları hakkında konuşup, fikir yürüttüklerini düşündüm.

Böyle bir çalışma çocuklarımız için nasıl da güzel bir deneyim olurdu değil mi?
Bunlar da benim düşlerim işte...
adminadmin