Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-06-2020 17:24   Güncelleme : 22-06-2020 17:24

Mütehassis Olmayan ‘Eğitim Uzmani’ Olur Mu?

Mütehassis Olmayan ‘Eğitim Uzmani’ Olur Mu?

Akademik bilgi ve bilim yolculuğunun, her basamağında belirleyici olanı lisans eğitimidir. Bilgi ve bilimde, ihtisas alanının ağırlığını lisans derecesi belirler. Alınan eğitimin niteliği, bu düzeyde başlar. Hoca kadrosu  tek tek ve toplu olarak öğrencinin düşünme, araştırma, öğrenme kapasitesinin oluşmasında belirleyicidir. Bilgi, düşünce ve kültür temeli öğrenciye fakülte de bir arka plan kazandırır. Daha sonra yüksek lisans ve  doktora  ile bilim yolcusunun bilim ve bilgi temelleri, şekil ve vucut bulmaya başlar.

Zaman zaman televizyon ve diğer iletişim alanlarında seslendirilip, arz-ı endam ettirilen bir ‘eğitim uzmanı’ meselemiz var!.

Eğitim, kelime olarak 1934 yılında dilimize girmiş. Yüzün üzerindeki eğitim fakültemizin birinci sınıflarında, öğretmen adaylarına yıllardan beri bu kavramın okutulan bir tarifi var: “Bireyin kendi yaşantısı yoluyla istendik yönde, kasıtlı olarak davranış değişikliği yaratma süreci.“ Jargon olarak halk efkarında bir aşinalığı bulunmamakta. Kelime, kavram ve anlam çerçevesi ile bir  felsefi anlayışı yansıtmakta.

Eğitimin tarifinde geçen ‘istendik’ kavramı sözlüklerimizde henüz bulunmuyor. Öğretmen adaylarımıza yıllardan beri bu tarifi yapanlar ve yaptıranlar bir ‘anlaşılmaya’ ihtiyaç duymuyor olmalılar!. ‘Zoraki’ nin sözlük anlamı ise, ‘zorla, cebren, istemeyerek’ anlamlarına gelmekte. Kendi içinde terminolojisi ve kavram çerçevesi  sorunlu bir tarif. ‘Öğretmen’ adaylarımız ‘zorunlu’ bir ‘sorunlu’ tarif ile ‘eğitim’e başlamakta. ‘Zoraki’ olarak bir biçimlendirmeye tabi tutulmakta.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN