Kültür
Giriş Tarihi : 22-09-2019 12:00   Güncelleme : 21-09-2019 15:50

Nasreddin Hoca Karikatürize Edilecek Kişilik Değildir!

Yeganehaber

Nasreddin Hoca Karikatürize Edilecek Kişilik Değildir!

Yeganehaber.com yazarı Ali Kaya, köşe yazısında, Nasreddin Hoca'yı anma etkinliklerini eleştirerek, Nasreddin Hoca'nın karikatürize edilecek bir kişilik olmadığını ve hakkıyla anılması gerektiğini belirtti.

İşte o yazı: Önce biyografi…

Mevcut kayıt ve belgelere göre; Türk-İslam kültürünün büyük bilgesi ve gülmece ustası Nasreddin Hoca, 1208 yılında Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi’ne bağlı Hortu Köyü’nde doğdu. (Hortu Köyü, 1999 yılında belde statüsünde belediyelik olmuş ve Nasrettin Hoca adını almıştı) Babası Hortu Köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hanım’dır. Dini bilgilerini ilk olarak babasından alan Hoca, daha sonra Sivrihisar ve Konya medreselerinde öğrenim gördü. Hortu ve Sivrihisar’da imamlık; vaizlik yaptı. Bilgisini artırmak amacıyla daha sonra Akşehir’e gitti. Burada Seyyid Mahmut Hayrani, Seyyid Hacı İbrahim Veli gibi dönemin önemli alimlerinden dersler aldı. Öğrenimini bitirdikten sonra Akşehir’e yerleşti. İmamlık, vaizlik, müezzinlik, kâtiplik, müderrislik, kadılık ve mahkemelerde bilirkişilik yapan Nasreddin Hoca; iyi bir aile terbiyesi almış, iyi öğrenim görmüş ve kişiliği de buna göre şekillenmiştir. Zamanın bütün dini ve müspet ilimlerinden haberdardır… Ömrü medrese veya dergâhta ders alıp vermekle sınırlı kalmamış, her zaman hayatın ve olayların içinde olmuş; hocalık ve bilgelik görevini herkesim insan arasında sürdürmüştür. Yaşadığı ve sonraki asırlarda bu kadar kabul görmesi; bilgelik ve öğreticiliğini hem tatlı dil ve güler yüz hem de zekice yapmasındandır. Bu tavrı da, kişilik özelliği kadar yine inançlarıyla ilgilidir. Güldürmesi ve hazır cevaplılığı önemli özelliğidir. Fakat onu komik bir adam olarak görmek yanlış bir bakış açısıdır!.. Yazılı bir eseri olmamasına rağmen fıkraları, derin felsefe ve mizah anlayışı 13. yüzyıldan beri sözlü halk edebiyatı yoluyla yaşatılan Nasreddin Hoca, acıyı bal eyleyen mizah ve felsefesiyle halkın ezilmişliğini, yoksulluğunu, sorunlarını dile getirmiş; toplumsal eleştirileriyle uyarıcı bir güç olmuştur. Nasreddin Hoca, 1284 yılında Akşehir’de 76 yaşında vefat etmiş ve Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına defnedilmiştir.

GELELİM ANMAYA...

Nasreddin Hoca iki yerde anılmaktadır… Bunlardan biri; doğum yeri (Hortu) Nasreddin Hoca Beldesi’nde her yıl haziran ayının ilk pazar günü Nasrettin Hoca Doğum Ve Kültür Şenlikleri; diğeri ise, 1959 yılından beri her yıl 5-10 Temmuz tarihleri arasında Akşehir Belediyesi’nin organize ettiği şenliktir.

Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği 1974 yılında uluslararası hale getirilmiş, UNESCO’nun 1996 yılını, ‘Nasreddin Hoca Yılı’ ilan etmesinden sonra şenlikler uluslararası boyutta yapılmaya başlanmıştır. Belediyenin organize ettiği bu etkinliğe ise vali, bölge belediye başkanları katılır ve bazı gazetelerde temsili hocanın göle yoğurt mayalaması haber olur; o kadar! Hoca; ne her sene değişik bir kişinin temsili hoca rolüyle Akşehir Gölü’ne maya atarak ne de sadece ilçe belediyesinin gayretleriyle anılacak bir kişilik değildir! Şeb-i arus törenleriyle Mevlana’yı anmaya devlet ön ayak olup hatta hükümetler neredeyse bakanlar kuruluyla katılırken; muhalefette hükümetten geri kalmamaktadır! Yunus Emre kendilerinden 30 yıl sonra doğmuşsa da; neredeyse aynı bölge ve aynı dönemlerde yaşamış olan Yunus Emre; Eskişehir Valiliği’nin öncülüğü, Ahi Evran; esnafların gayreti, Hacı Bektaşi Veli; CHP sahipleniyor görünse de yine bölge valilik ve belediyelerinin gayretiyle anılmakta; devlet; adı geçenlerin anma törenlerinden sadece Hacı Bektaşi Veli’de bazen bakanlık nezdinde temsil edilmektedir!.. Yunus Emre olsun, Hacı Bektaşi Veli olsun, Ahi Evran olsun, Nasreddin Hoca olsun (bazılarının Mevlana ile aralarında kavgalar yaşanmışsa da), onlar da Mevlana kadar anılmayı hak etmiş hatta daha yerli değerlerimizdir!.. Mevlana’ya gösterilen ilgi ve yapılan anma törenleri başta Nasreddin Hoca olmak üzere bahsi geçenlere de yapılmalıdır. Bu yıl 56. yapılan anma şenliklerinde vali, bölge belediye başkanları ve temsili Nasreddin Hoca yine gölü mayaladılar fakat geçen senelerden farklı olarak göle, yoğurtla birlikte balık atıp, onu da mayaladılar!.. Ve yine anma şenlikleri bu mayalamayla haber oldu o kadar!.. Nasreddin Hoca’nın sıfatına uygun olduğunu düşündükleri başka etkinliklerde vardı!.. Ulusal ve uluslararası toplulukların dans gösterileri!.. Karikatür yarışması… Geçmişte bir televizyon programına şiir okuyarak girip; programı yapana naat söyler gibi sözler bir yana, ‘sen bizim tanrımızsın!’ diyecek anlama gelen bir soytarılığa imza atmış ve bu huyunu sürekli geliştirerek her belediyenin etkinliğine her dönemin adamı olarak katılabilme becerisini(!) gösteren adamların şiir okumaları gibi!.. Nasreddin Hoca’yı anarken şiir okunacaksa; şiir sahibi şairin, şiirinin anlamını başka yere çeken; menfaat umduğu kimselere; ‘Hoş geldiniz efendim; Kader Bey ile hanımefendi de buradalarmış’ türü taverna tarzını seçmiş soytarılar değil, gerçek anlamda şairler okumalıdır!.. Ayrıca Nasreddin Hoca, ‘sol yanı acıyan’ bir kişilik değildir!.. Dans hocası; rakkas ya da rakkase de değildir!.. Karikatürize edilecek kişilik de değildir!.. Bir sahil kasabası balıkçısı olmadığı gibi, mandıra işletmecisi hiç değildir!.. Hoca, hakkıyla anılmalıdır!.. yeniakit

adminadmin