Kültür
Giriş Tarihi : 02-06-2019 10:30   Güncelleme : 02-06-2019 10:32

Ne kadar eksiksen o kadar tamsın!

​Mecbur olduğumuz bir şey var şimdi tam da şu anda ve şu zamanda silkelenip yeniden bir besmeleyle başlamak.

Ne kadar eksiksen o kadar tamsın!

Zaman akıp gidiyor kâri. Hem de çok hızlı akıp gidiyor. İnsanın “geçti” demeye bile fırsatı olmadan geçiyor işte. Bir ömür bir an oluyor, bir asır bir gün… Ve her an, her gün ölüyor insan. Oysa ölüm öldüremiyor bazılarını. Bir hayale meftun, bir davaya mensup olanlar ölseler de ölmüyorlar. Hem Yunus yalan söylemiyor;

Yunus öldü deyu salâ verirler

Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez

Benim kanaatimce sır da tam burada. Bu sözde ve buna benzer olanlarda. Zira bizler “ömrünü nasıl tükettin?” sorusuna muhatap olacağına inanmış ya da en azından inandığını iddia eden insanlarız. Her anımızdan, her günümüzden ve her yaşımızdan sual edilecekse bize -ki edilecek- o vakit evvelce hesaba çekmek gerekmez mi kendimizi?

Bakma bunca söz ettiğime kâri. Zira sözüm aslında sana değil, kendime. Zannetme ki bunca yazdıklarımın altında ben ezilmiyorum. Sanma ki bu dert ettiklerimi omzumda bir yük gibi taşımıyorum ve zannetme ki suale verecek var bende. Yok.

Hem kendi kendime bazı vakitler “yazdıklarımdan da sual edilecek elbet” diyorum. Tam da bu sırrı hamail gibi boynuma asıp da alıyorum kalemi elime ve sual edilmeden evvel kendi kendime soruyorum. Cevabı var elbette her sualin lakin ben henüz bulamıyorum.

“İnsan noksandır” diyor eskiler. Eksiktir, yarımdır hatta hamdır. Lakin kendini tam zanneder, tamam oldum der, hata eder. Herkesi anlıyorum, kim ve neden diye sormuyorum ama şunu da aklımdan bir an olsun çıkarmıyorum. Bizler, biz gibiler yani ki dünyanın bunca rengine boyanmamak için direnen, zulmün karşısına dikilen, umut olmak için yetiştirilen bizler… Ya da en azından iddiası bu olan bizler nasıl düşüyoruz bu gayya kuyusuna? Ya tam inanmıyoruz ya da inanmanın sırrını kavrayamıyoruz.

Mecbur olduğumuz bir şey var şimdi tam da şu anda ve şu zamanda silkelenip yeniden bir besmeleyle başlamak. Hem biliyor ve inanmıyor muyuz ki “Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır” başka bir yardım ya da bir başka yardımcı mı bekliyoruz?

Bir Ramazan günü şimdi, azın çoktan fazla olduğunu anlamak için nefsimize zincir vururken ve eksik kaldıkça, eksildikçe çoğalırken kendimizi sığaya çekmenin vakti geldiğine kanaat getiriyorum ben. Yoksa ve biz yapmazsak biri gelecek ve bir bir dökecek noksanlarımızı ortaya.

Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme

Seni de sığaya çeken bir Molla Kasım gelir

Oysa ne kadar eksiksek o kadarız ve noksanımızı bildiğimiz kadar tamız.

Fatih Duman / Diriliş Postası

adminadmin