Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 17-02-2017 13:51   Güncelleme : 17-02-2017 13:51

Neden evet neden hayır!

Olayları, yerleri ve zamanları birbirine karıştırmamak en doğru olanıdır.

Neden evet neden hayır!

Her olayı artısıyla ve eksisiyle kendi şartları içerisinde değerlendirmek ve ölçüp tartmak, kişiyi doğruya veya doğruya en yakın bir sonuca ulaştırır.

Sırf kendi siyasi fikrine uymuyor diye karşısındaki insanın fikrine saygı duymamak, onu koyun olarak nitelendirmek ne çirkin, ne kötü bir yaklaşımdır.

Bu topraklarda bir Türk neferi olarak dünyaya geldim. Şükürler olsun, İslam üzere yaşayan bir ailede doğduğum için her şeyi mükemmeliyet çerçevesinde tertip eden İslam dinini bulmam kolay olmadı. Öyle ya Hindistan da dünyaya gelebilirdim. Ömrüm atalarımın dinidir diyerek bir ineğe tapmakla da geçebilirdi. Sıhhat ve afiyet üzerine bir beden ihsan edildi. Yine binlerce kez şükürler olsun ki, evimin yolunu bulabilecek kadar bir akla sahibim. Sırf evimin yolunu bulabildiğim için bile akıl sağlığımın yerine olduğu söylenebilir.

Dünyada ki milyonlarca sakat insandan birisi de olabilirdim.

Ya da Afrika’da 35 yaşına gelmiş ancak 35 kiloya ulaşamamış, açlıktan midesi sırtına yapışmış, bir parça ekmeğe ve bir yudum suya muhtaç bir insanda olabilirdim. Şükrüme konu bu hayatım benim tercihim değildi. Doğuştan, yaratılmışlıktan gelen bir yaratıcının benim hakkımdaki tercihiydi, lütfuydu, ikramıydı...

Şükürler olsun kaderi yazıp, çizip sıhhatli bir nefesi bahşedene.

Lütfuyla, keremiyle bizleri bu kadar nimetlerle donatan varlık sahibi bizlere akıl, fikir ve idrak nasip eylemişken, insanları cahil çuvalına koymak kimin haddine. Ben evet derim, sen hayır dersin. Ben evette kendimce hayır görürüm, sen hayırda görürsün. Eyvallah başım gözüm üstüne.

Evet derken sebeplerimi soracak olursan, gelecekte şöyle olacak, böyle olacak diyerek felaket tellallığına soyunmaktansa geçmişe döner bir bakarım. Geçmişte yapılanların geleceğin bir teminatı olduğu gerçeğiyle yola çıkarım. Toplu iğne üretemeyen bir ülkenin helikopter ürettiği birden gelir aklıma. 2002 de üç kuruşa muhtaç olan, memuruna, işçisine, emeklisine maaş veremeyecek duruma gelen, borç para vermesi için IMF’nin gözünün içine bakan, tuza gaza, mazota yüzde 500 zam yapan hükumetler gelir aklıma. Hastane parasını ödeyemediği için günlerce hastanede rehin alınan Ali dayı, Ayşe bacı gelir aklıma.

Bugün Avrupa’da bile olmayan en modern hastaneler artık benim ülkemde hizmet vermekte. Yine kol nakli ve yüz nakli gibi dünyada eşi benzeri olmayan başarılı cerrahi operasyonlar benim ülkemde tarihe geçti. Binlerce kilometre yapılan duble yollar, denizin altından inşa edilen tüp geçitler, hızlı trenler, milyarlarca dolara mal olan boğaz köprüleri, dünyanın en büyük hava limanı bu ülkede yapılmadı mı.? 2001 yılındaki kriz de hükumet düşme noktasına gelmişken, başbakanlık binasının önüne yazar kasa fırlatılırken, 8 – 10 sene sonra Hakkari’de üniversite açılacak, hava limanı açılacak denilseydi kim inanırdı. 

 Elbette bu yapılan hizmetler seçilmişlerin görevidir. Yapacaklar. İşleri de bu zaten. Ancak şunu sorarım adama. Neden bugüne kadar yapılmadı da, hepsi son 15 yıl da yapıldı.?

 Ülkedeki hukuk dün çok iyiydi de, bugün mü yan yattı. Demokrasi bir çınardı da bugün mü kurudu, kırıldı, yitti, gitti, bitti.

 Daha düne kadar başı örtülü diye üniversite kapılarından geri döndürülenlerin, başı kapalı diye kamu hizmetlerine alınmayanların, oğlunun yemin merasimine giden başı kapalı annelerin askeriye içerisine alınmamalarının karşılığı hukuk, adalet, özgürlük ya da demokrasi miydi?

 İmam – Hatip okullarında okuyanların önünü kesmek için taban puan uygulaması getirerek üniversite sınavına girişte 30 puanı kesilen binlerce öğrencinin ve sanat okulu mezunlarının hakkını kimden soracağız. Laikliği sembolleştirip sadece kendi fikirleri doğrultusunda dizayn ederek bir kalkan haline getirmek, başta annesinin başı kapalı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine hıyanet etmek değil midir.?

 1950 yılına kadar ülkeyi AÇIK OY – GİZLİ SAYIM ile yöneten kimdi.???

 Yüzde 52,7 oy ile iktidara gelen ve mecliste 420 milletvekili bulunan Adnan Menderesi kim astı.???

 61 de, 82 de, 28 Şubatta, 15 Temmuzda demokrasiyi askıya alan, insanların en temel hakkı olan yaşam hakkını ellerinden alan, hukuku katleden kimdi.

 Gezi’de 3 tane ağacı bahane ederek, sokakları yangın yerine çeviren, ambulansı taşlayan, polis aracını yakan, esnafın camını kepengini indiren, camiye ayakkabılarıyla girip, içeride alkol içenlerin, bu olaylar sebebiyle ülke ekonomisine milyarlarca dolar zarar verenlerin ellerindeki özgürlük pankartları gerçeği yansıtıyor muydu.?

Neleri eksikti ki. Hangi özgürlükleri ellerinden alındı da böyle yapıldı. 15 Temmuzda cebir ve şiddet kullanılarak, egemenliği ve özgürlüğü elinden alınan, günlerce sokaklarda demokrasi nöbeti tutan ve birilerinin koyun diye nitelendirdiği bu halk neden ambulans taşlamadı. Neden, polise saldırmadı. Neden iş yerlerini yağmalamadı.??

 Kimse kimseyi kandırmasın. Ülkede laikliğin tehlikeye falan girdiği yok. Başı açık, başı kapalı, çarşaflısı, mini eteklisi huzur içerisinde yaşayıp gidiyor. Camiler açık, meyhaneler açık, havralar açık, gece kulüpleri açık.

 İnşaatta 120 TL yevmiyeyi beğenmeyip, akşama kadar kahve köşelerinde siyaset yap, sonra açım, işsizim de. İşin rast gelsin senin...

 Ben lafa değil icraata bakarım. Hizmete bakarım. 15 sene evvel ülkenin durumu neydi. Nereye geldi. Ona bakarım. Aklımın yettiği nispette muhasebemi yaparım. Sandık kurulur. Oyumu atarım.

Kürşad GÜNDOĞDU

Recep YAZGANRecep YAZGAN