Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 06-06-2017 14:39   Güncelleme : 06-06-2017 14:39

Neden katar?

05.06.2017 tarih itibariyle yaşananlar aslında Arap Körfezinde tarihi günlerin başlangıcı. Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Yemen, Libya ve Maldivler ülke güvenliklerini gerekçe göstererek Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesti.

Neden katar?

Ayrıca, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, Katar ile tüm kara, deniz ve hava sınırlarını kapattı. Katarlıların dört ülkeye seyahat etmesi yasaklandı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında şöyle denildi;

“Katar’ın açık ve gizli gerçekleştirdiği ciddi ihlaller, terör örgütlerini barındırarak teröre destek vermesi, basın yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasını yapması, Katif ilindeki İran bağlantılı terör eylemlerini desteklemesi, aşırıları barındırması, Yemen’deki Husi militanları desteklemesi sonrasında Suudi Arabistan bu kararları almak durumunda kaldı.”

Öte yandan Suudi Arabistan, Katar’ı “Yemen’de DEAŞ ve El Kaide’ye destekle” suçladı. Ve Katar’ın Yemen’deki Uluslararası Koalisyon’dan çıkarılma gerekçesini ise “Yemen’de meşruiyeti destekleme amacıyla kurulan Arap Koalisyonu Komutanlığı, koalisyonun terörle mücadelesi ilkesine aykırı olarak Katar’ın başta El Kaide ve DEAŞ olmak üzere Yemen’de terörizmi güçlendirmesi ve darbeci milislerle ilişkilerinden dolayı koalisyondan çıkarılmasına karar verdi.” şekliyle açıkladı.

Yemen yönetimi ise Katar’ı Yemen’de ordu birlikleriyle çatışan Husilere destek verdiğini savundu.

Bahreyn’de Katar ile ilişkisini kesmesini “Katar’ın İran ile ilişkili terör gruplarına verilen destek vermesi, Katar’ın bölgeyi istikrarsızlaştırma girişimleri, Bahreyn’in içişlerine karışması, karşılıklı anlaşmaların ve uluslararası hukukun ihlaline” bağladı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı ise Katar’ın “El Kaide ve DEAŞ fikrini yaydığı, Sina Yarımadasındaki terör örgütlerini desteklediği, Mısır ve diğer Arap ülkelerinin iç işlerine karıştığı” ayrıca “Mısır yönetimi, düşmanca tavırları, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) yöneticilerini ülke topraklarında barındırması ve Mısır milli güvenliğini tehdit eden terör örgütlerinde destek vermesi nedeniyle Katar ile diplomatik ilişkileri kesmeyi kararlaştırmıştır.” dedi.

Çalkantılı yıllar geçiren bir başka ülke Libya’da ise Libya’nın doğusunu kontrol eden hükümet, Katar’la ilişkilerini kestiğini açıkladı. Doğudaki hükümetin, Mısır ve Suudi Arabistan tarafından desteklendiğini de bu arada sizlere hatırlatayım.

Katar, ayrıca Yemen’deki uluslararası koalisyondan çıkarıldı. Halihazırda Yemen’de Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap koalisyonu İran destekli Husilerle karşı savaşıyor. Yaklaşık dört yıldır çatışmaların sürdüğü iç savaştan dolayı Yemen’de, on binlerce insan yaşamını yitirdi.

İran ise yaptığı açıklamada, Katar’la tüm ilişkilerin koparılmasının bölgedeki sorunları çözmeyeceği belirtildi.

Irak’tan da İran’ın açıklamaları sonrası beklenildiği gibi Katar’a destek mesajı geldi.

Pakistan ve Hindistan ise, dört ülkeye katılmak gibi bir planının olmadığını duyurdu.

Katar Dışişleri Bakanlığı ise “Ülkelerin ilişkileri kesmeyle ilgili açıklamalarında belirttikleri iddialara  bakıldığında bu girişimin de medya üzerinde planlı bir şekilde yürütülen ve çoğu  iftira olan kampanyanın bir parçası olduğu görülmektedir.” dedi.

Diplomatik krizin ekonomik ayağında da Bazı Mısır Bankaları, Katar Bankaları ile çalışmayacağını açıkladı. Abu Dabi, Dubai, Emirates ve Katar havayolları şirketleri de karşılıklı olarak uçuşlarını askıya aldı.

Bu arada, Katar’ın kişi başı düşen Milli geliri Suudi Arabistan’ın en az üç katı. Katar, en büyük likit doğalgaz (LNG) üreticisi. Katar yılda 106 milyar metreküp LNG ihracatı ile bu alanda dünyada ilk sırada yer alıyor. ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri üssü de Katar’da. Ülke 2022’de Dünya Kupası’na ev sahipliğine hazırlanıyor. Buna mukabil olarak ta Suudi Arabistan’da ki resmi işsizlik oranı %12, gayri resmi oran ise %25 seviyesinde seyrediyor.

Arap körfezinde ki bu krizin fitili nerede ateşlendi, Ya da Şimdi buraya kadar olanlar diplomatik gerekçeler, Peki işin aslı nedir? Derseniz;

Katar Resmi Haber Ajansı (QNA), 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’ye atfedilen “ABD’ye karşı ve İran’ı destekleyici” açıklamalar yayınlamıştı. Bundan birkaç saat sonra açıklama yapan Katar hükümeti İletişim Dairesi Direktörü Şeyh Seyf bin Ahmed Al Sani, QNA sitesinin siber saldırıya uğradığını duyurmuştu. Katar Dışişleri Bakanlığının açıklamasında da QNA’nın siber saldırıya uğradığı, yayınlanan haberlerin gerçeği yansıtmadığı, medya organlarından bu açıklamaları dikkate almamaları talep edilmişti. Ama artık iş işten geçmişti…

Peki ya İsrail?!

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya yakın isimlerden Yoni Ben Benachem geçtiğimiz hafta içi yaptığı açıklamada Katar’ın yanına İran ve Türkiye’yi de alarak, Ortadoğu’da yeni bir “Mihver” oluşturduğu ifade etti.

ABD’nin etkin dış politika yayınlarından Foreign Policy dergisinde John Hannah ise “Katar, ABD’nin Ortadoğu’da attığı adımların altını oymakla itham ederek, Katar yönetimini “İkiyüzlülükle” suçladı. ABD’nin Körfez’deki en önemli askeri üslerinden birinin [el Udeyd] Katar’da bulunduğunu ve Amerikan savaş uçaklarının birçok hava saldırısı için buradan havalandığını hatırlatan Hannah, “Ancak Katar, ABD ile bu yakın işbirliği görüntüsüne rağmen, hemen arkasından El Cezire televizyonunda yayınlanan ceset görüntüleriyle ABD’nin imajını darmadağın ediyor.” dedi.

Suudi Arabistan’ın başını çektiği 7 Ülke Katar’ı sadece Yemen’de Husilere destek vermekle suçlamıyor,Bunun yanı sıra Suriye’de terör örgütü DEAŞ’ı desteklemekle, El Cezire gibi yayın organlarıyla terör örgütlerinin propagandasını yapmakla ve Mısır’da İhvan’ı desteklemek gibi suçlamalar yöneltiyorlar.

Kısaca Arap yarım adasında kafalar oldukça karışmış vaziyette…

Ama aslolan, Katar krizi ile Ortadoğu’da denkleme Türkiye’nin dahil edilmek istenilmesi…

Husiler, İran Şİİ destekli bir örgüt, DEAŞ ise sözde SÜNNİ Terör örgütü. Her ikisi de terör örgütü ve her ikisi de bir biri ile taban taban zıt terör örgütleri. Katar’ın hem DEAŞ’ı hem de Husileri destekliyor açıklamaları ise tam anlamıyla FACİA!

İşin özü ise;

“(Arabistan Kralı) Bin Selman, (BAE Emiri) Bin Zayed ve (Mısır’ın diktatörü) Sisi arasındaki istikrarsız ittifak, muhalif Arap devletlerini ezmek için ortak bir görevde birleştirecek kadar istikrarlı.”

Tarihsel olarak Türkiye’nin Katar ve Körfez ilişkilerine bakarsak eğer;

3 Temmuz 2013’teki Mısır darbesine darbe diyen ilk ülke Türkiye oldu. Ayrıca Katar uzun süre darbecilere tepkili davrandı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri darbeye destek verirken Katar ve Türkiye darbeye destek vermedi. İlk ayrışım da burada başladı. Haliyle Mısır’ın Şimdiki Diktatöryası SİSİ ile de Katar karşı karşıya geldi.

Katar, Türkiye ile birlikte Müslüman Kardeşler ve Hamas’ı destekleyen bir ülke. Bir çok Körfez ülkesinde terörist ilan edilen Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el Kardavi ve Hamas’ın siyasi bürosu Katar’da. Bu da Mısır’ın Katar’a neden diş bilediğinin açık göstergesi.

Arap Baharı gibi olayların başlaması ve Mısır’da bunun İhvan iktidarına dönüşmesi monarşiyle yönetilen birçok ülkeyi tedirgin etti. Pek tabii ki bunların başında da Suudi Arabistan geliyor. Zira Bugün Suudi Arabistan’dan yapılan resmi açıklama da Katar ile ilişkilerin dondurulma gerekçeleri arasında Suudi Arabistan yönetimini korumakta yer alıyor. Kısaca Suudi hanedanlığı Krallıklarını korumak için bu kararı aldıklarını açıkladı.

Ancak, Suudi Arabistan Arap Baharı sürecine şüpheyle yaklaşsa da Suriye’de Esed rejimine yönelik net bir tavır sergiledi. Bu tavırda İran’ın Esed yanında yer alma rolü önemliydi. Suudi Arabistan, Esed rejiminin karşısında muhaliflerin yanında yer aldı. Türkiye ve Katar ile birlikte hareket etti.

İşte tam bu noktada tarihi biraz geriye sarmamız gerekiyor!

12 Nisan 2016’da Tiran ve Sanafir adaları ve Türkiye! makalem de Mısır ile Suudi Arabistan arasında ki yakınlaşmayı ve Aden körfezinde esen Türkiye rüzgarını anlatmıştım. 26 Ocak 2016’da ise Katar’ın Türkiye için önemini Dünya’nın Jandarması Türkiye makalemde anlattım. Bu her iki makaleyi okuduğunuzda bugünkü Arap yarımadasında ve Arap körfezinde gerçekleşen Krizin asıl nedenini daha net anlayacaksınız. Zira bugünkü krizin altında yatan asıl neden, Türkiye’nin bölgede gücünü pekiştirmesi ve Türkiye’nin ABD hegemonyasına karşı bir güç olarak ortaya çıkması. Zira ABD bugün Suriye’de Türkiye ile karşı karşıya ancak birbirlerini üçüncü taraflarla yıpratıyor, Aynı keza Arap yarımadasında da Türkiye ve ABD çıkarları çatışıyor.

Bu arada Türkiye ve Katar işbirliği ile ilgili de ufak ufak dipnotlarda vermemiz lazım şöyle ki;

-15 Temmuz’da daha darbenin ilk anlarından itibaren Türkiye’nin yanında olduğunu söyleyen Katar’dır. Suudiler ise daha sonra darbe girişimini kınadılar. B.A.E ise direk darbeye finansman sağlayan ülke konumundaydı.4 Ağustos 2016’da ErdoğanıFOBİA ve 15 Temmuz’un Finansöründe bunu detaylı bir şekilde anlatmıştım.

“15 Temmuz’dan Suudi Arabistan’ın haberi vardı” diyen ülke de Katar’dır.

-Türkiye’nin Katar’a 2 Milyar ABD Doları değerinde savunma silahları ihracatı var.

-Rusya Krizinde (LNG) dökme doğalgazı size daha ucuza veririz diyen ve LNG gemilerini gönderen Katar’dır.

-Katar, Türkiye’de 15 Milyar ABD doları civarında başta İnşaat sektörü olmak üzere sektörlere yatırım yapıyor.

-Türkiye’nin Tugay seviyesinde ki ilk üssü Katar’dadır.

-Türkiye ile birlikte Özgür Suriye Ordusunu destekleyen Katar’dır.

-Türkiye ile Katar arasında yapılan özel askeri ve stratejik anlaşmalar ve birliktelikler ise yukarı da saydığımız rakamsal boyutlardan çok daha yukarı seviyededir.

-Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti sonrası “Trump’a bu kadar kolay kanılmamalı!” diyen de yine Katar’dır.

Bu bilgiler ışığında toparlayacak olursak eğer;

-Suriye’de DEAŞ ile birlikte olmakla suçlanıyor ki, Bu mümkün değil çünkü Müttefiki Türkiye ile birlikte ÖSO’nun aleni destekçisi,

– Yemen’de İran destekli Husi militanlarına yönelik koalisyonda yer almasına rağmen, İran destekli Husi’lere destek vermekle itham ediliyor. Bu da Mümkün değil,

-Yemen’de İrancılık yapanın B.A.E olmasına rağmen bugün bizzat Katar’ı İrancılıkla suçlayan Birleşik Arap Emirlikleri,

-Müslüman Kardeşlerden Hamas’a kadar birçok konuda suçlamalar yöneltilen Katar’ın doğal Müttefi Türkiye’de Müslüman Kardeşler (İhvan) ve Hamas’ın destekçisi,

-Hamas’ın destekçisi olmakla itham edip diğer yandan da İrancılıkla Katar’ın suçlanması ise dünden bu yana yapılan suçlamaların aslında başka bir nedeni olduğunun açık göstergesi.

Suudi Arabistan ise ABD Başkanı Trump ile Kılıç dansı yaparak Krallığının devamını sağladığını kısaca koltuğu sağlama aldığını düşüne dursun, Türkiye ile karşı karşıya gelmektense, Türkiye’nin Kardeşi ve Dostu Katar’a cephe açarak ABD’nin gönlünü almaya çalışıyor!

Global anlamda baktığımız da ise Körfez ülkelerindeki gerilim birçok ülkeyi etkiler. Bu etki birçok yerde Ekonomik olarak da siyasi olarak da hayat bulur. Hatta şimdiden Petrol fiyatları yukarı doğru tırmanmaya başladı bile. Türkiye’nin hem Katar ile hem de Suudi Arabistan’la üst düzeyde ilişkileri var. Bununla birlikte ABD’nin de bölgedeki etkisi var. ABD Başkanı Trump’ın Mayıs ayındaki Suudi Arabistan, İsrail-Filistin ziyaretlerinde İran’a yönelik mesajlarını net vermişti. Bugün Katar Emiri, Trump’a yönelik bazı olumsuz eleştiriler nedeniyle de suçlanıyor. Ve aynı Katar İran’la da işbirliğiyle suçlanıyor. Bu krizin acil olarak çözüme kavuşturulması önemli, büyür ve gelişirse, ciddi sorunlar ortaya çıkar. Zira Arap kavimlerinin savaşı birkaç ayda bitmez. Aylar değil uzun yıllar süren savaşlar bölgeyi etkilediği gibi tüm dünyayı da etkiler. O yüzden Türkiye’nin taraf olmak yerine şimdilik taraflara itidal çağrısı yapması ve aracılık misyonu üstlenmesi son derece önemli. Türkiye ağabeylik yapıp İslam ülkelerine liderlik yapmazsa, Siyonistler ile işbirlikçileri İslam ülkelerini parçalayıp yutacaklar. Ve Türkiye üzerinde ki emellerine daha çabuk ve kolay ulaşacaklar, Çünkü yaşanılan Körfez Krizi aslında bölgede Türkiye’yi yalnızlaştırma politikalarının daha başlangıcı…

Orhan SARIKAYA

adminadmin