Kültür
Giriş Tarihi : 11-02-2018 13:00   Güncelleme : 11-02-2018 13:00

Nesi var felsefenin bilinecek?

Nesi var felsefenin bilinecek?

Birisi kalkıp size İsmet Özel’in felsefeden filân söz açtığına bakmayın onun yaptığı sadece kendini tekrarlamaktan ibaret diyecek olur ise bu söylenenlere suret-i kat’iyede inanın. Ben çünkü yazı işine bulaştığımdan beri her seferinde ne dedimse bu benim son sözümdü. Gün gelecek daha iyisine ulaşacağım ümidinin yabancısıyım. İçime yanlışımı tashih edecek fırsat bulamayacağım korkusu çökmüştür. Nasibime kendimi tüketmeksizin tek bir satır yazabilme ferahlığının düşmeyişi beni buraya getirdi. Geldiğim yer kalkış noktamdır. 1955 Hıristiyan yılı baharında Kastamonu Abdülhak Hamit İlkokulu’nu bitirdiğimde merhalem henüz buluğa ermemiş, Kayaardı’na hiç uğramamış isem de dünya hakkında bilinebilecek her şeyi külliyen öğrenmişlik merhalesiydi. Ömrümün arta kalanı künhüne erdiğim malumatın teyidiyle geçti.

1959’da yüzüme karşı Halide Nusret Zorlutuna sen şair olacaksın küçük dediğinde ne hayrete kapıldım, ne sevindim. Bu benim bildiğim sıradan bir şeydi. Oysa ben katıldığım o liseler arası şiir yazma yarışmasının beşincisiydim. Birinci hatırımda doğru kaldıysa Volkan Vural’dı. Halkın Dostları dergisinde kültür üzerine yazdığım iki yazının ana fikrini Prof. Nusret Hızır’ın kendisiyle yapılan bir mülâkat münasebetiyle tekrarladığını radyodan işitmem beni hayrete düşürmedi. Rasih Güran’ın beni Tevfik Fikret’le karşılaştırıp Tanzimat sonrası Türk şiirinin müncii şairin varamadığı yere benim Evet, İsyan’la ulaştığım kanaatinde olduğuna yeğeni aracılığıyla muttali olduğumda neymişim ben diye böbürlenmedim. Rıfat Ilgaz’ın Müslüman itikadına avdet edip sahip çıkmama bir satın alınma, benim parayı gördüğüm yere gidişim yorumu getirişine asabım bozulmadı. AKP’nin âkil adamlarından (veya Örtülü Ulus-Devlet’in) bir tanesinin çıkıp şiire dair bir şeyler yazmış olması vakıasına ne gözle baktığıma varın siz okurlar karar verin.

Sanat eğer sanatsa onun mahiyetine sanatçıyı (şairi, ressamı, romancıyı, besteciyi) yerinde teşhis etmeksizin ulaşamazsınız. Hakikatli insandan başkası değildir (hakiki) sanat eserinin arkasında bulunan. Zatı itibariyle onu ve onun müteessir olduğu şeyleri umursamıyorsak hoşnutluğu sahtelikte arıyoruz, insanlardan çektiğimiz numarayı yutmalarını bekliyoruz demektir. Hakiki kelimesini paranteze aldım; çünkü takipçiler olarak bir dolambaçlı kültür yolunu arşınlamadan sanat eserine ulaşmamız imkânsızdır. Bu bakış tarzının aynısıyla felsefeye yaklaşmamız bize bir fayda getirir mi? Hayır, getirmez.  Felsefeyi yakalamak için önce filozofun yakasına yapışacak olursak hüsrana uğrarız. Çünkü bize hiçbir filozof “işte bu” diyerek eserini işaret etmeyecektir. Filozofların hepsinin, her birinin bize en fazladan işaret edeceği bizzat kendisinin hangi dolambaçlı yolu yürüdüğüdür. Diyebilirse filozof “işte buradan” diyebilir. Sanatın ve giderek hayatın felsefesi elbette olur. Sanat felsefesi, hayat felsefesi yapılır. Oysa felsefe sanatından hiçbir surette bahis açılamayacağı gibi, idrak edildiği farz olunan felsefe hayatına da efradını cami, ağyarını mani bir tarif getirmek mümkün değildir. 

İnsan aklı sadece sanatın ve hayatın değil, iştigal ettiği hemen her uğraşın felsefesine uzanma meylindedir. Bu yüzden başını örten kızların her biri felsefeyi felsefenin doğuş sebebine mazeret teşkil etmek üzere bilecek. Felsefenin doğuş sebebi…  Buraya bir mim koyalım. İnsanlık, daha doğrusu beşeriyet ortamı hikmet sevgisine bigâne kalarak hayatta kalmak, toplumu idame ettirmek mümkün değildir deme ortamı şekline girebilseydi felsefe doğmayacaktı. Felsefesiz beşer olunmuştur, olunabilir. Beri yandan sanatsız ve hele de şiirsiz bir insan hayatı akla zarar. Felsefesizliği felâket saymamıştır insanoğlu. Daha da ötede kendini en rahat hissettiği yaşama yoluna (sözün gelişi An American Way of Life) felsefeye uğramadan koyulmuştur. İnsanoğlu insanlıktan çıkmadığına sanat eserlerini şahit tutar. Oysa hiç kimse felsefe yaparak delil getiriş faaliyetinin insanlığa mı, şeytanlığa mı açılacağından emin değildir. Emin olmama tavsiyesi felsefeden gelir. Ne görülür felsefeye uğranıldığında? Felsefenin bilinecek nesi var?

İnsanın aklına ilk önce felsefe tarihi bilmekle felsefe bilmek arasında bir eşgüdüm olduğu fikri geliyor. Yabana atılır bir fikir değil. Düşünmeği meslek edinmiş olanların en az üç bin senedir nelere temas ettiklerini bilmeden bilmekten bahsedilemez gibi görünüyor. Öyle görünmesi öyle olmasını intaç etmiyor. Ele geçen her felsefe tarihi onu kaleme alanın özgül felsefesinden ötede bir şeyi ortaya çıkarmamıştır. Felsefe bilmek tabiri filozofların kendilerini niçin ve nasıl mazur gösterdiklerinin farkına varılmasıyla gerçeklik alanına giren vetireye benim taktığım isimdir.

İsmet Özel

http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr

adminadmin