Fikir
Giriş Tarihi : 14-02-2019 09:25   Güncelleme : 14-02-2019 09:25

Od kad si Turcin!

Od kad si Turcin!

Başkan Erdoğan, 2017 yılında İbni Haldun Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada "Asırlardır Avrupa'da Türk demek Müslüman demektir" diye bir cümle kurmuştu. İddialı ve ciddi bir tezdi bu. Buna benzer bir tez de İsmet Özel'e aitti: "Kafirle çatışmayı göze alan Müslüman'a Türk denir!" Peki böyle mi gerçekten?

Biraz tarih okuduğumuzda, dünya milletlerinin yaşayışlarını, kültürlerini okuduğumuzda karşımıza bazı ilginç detaylar çıkıyor. Ercan Yıldırım'ın Dergah Yayınları'ndan çıkan Anadolu'da İslam Ruhu kitabında da anlattığı üzere, örneğin Grekler anlaşmazlığa düştükleri komşularına "Mehmet" derlermiş. Ya da Avrupa'da Batı sistemini reddeden Hıristiyan bile olsa "Türk müsün?" diye aşağılanarak, mukavemet etmesine kızılırmış.

Belçika'nın Valon bölgesinde Faymonville adındaki köy, yıllardan beri "Türk köyü" olarak adlandırılıyor. Ancak köyde tek bir Türk yok. Köyün adı; 17. yüzyılda Kilise'nin koyduğu vergiyi kabul etmeyen, ödemeyen köylülere "Türk" adının verilmesinden geliyor. Öyle ki köyün ihtiyarlarının anlattığına göre İkinci Dünya Savaşı esnasında Adolf Hitler her yeri bombalarken, Türk bayrağını gördüğü için bu köye dokunmuyor. Köylüler "Bizi o gün Türk olmak kurtardı" diyorlar.

Bu nasıl böyle oldu?

Çünkü Batı, karşısında tehdit olarak ilk kez Türkleri gördü. Hıristiyan fanatiklerin Haçlı Seferleri'ne karşı çıkan, krallarını öldüren, büyük ordularını imha eden Müslümanlar, Türklerdi.

Ve bir de tabi ki Osmanlı... Osmanlı'nın Orta Avrupa'da Macaristan'a kadar hakim olması, İstanbul'un fethi gibi dünya üzerinde kurduğu düzen ve gittiği her yere İslam'ı götürmesi, Batı'nın gözünde Türk'e Müslüman dedirtti. İslamiyet'i Türkler üzerinden tanımladılar, İslamiyet dendiğinde Türk geldi akıllarına.

Öyle ki örneğin Balkanlarda Müslüman olan gruplara "Türk oldu" dendi. Balkanları gezen Avrupalı gezginler Bosna Hersek veya Arnavutluk'ta karşılaştıkları Müslümanlardan "Türkler" diye bahsettiler. Hatta Balkanlarda Türk kökenli olmayan Müslümanlar da kendilerini Türk olarak tanıtmakta sakınca görmediler çünkü bu şekilde hangi dine mensup olduklarını belirtmiş oluyorlardı.

Türk ve gayrimüslim olarak adlandırılma sadece bizim dışımızdaki topraklarda olmadı. Zamanında imzaladığımız Lozan Anlaşması'nda da ayrım yine bu şekilde yapıldı. Etnik ve kültürel bakımdan farklı olsalar bile Kürt, Çerkez, Boşnak insanlar Müslüman oldukları için Türk statüsüne konuldu. Ancak Türkçe konuştukları halde Ermeniler ve Yahudiler, gayrimüslim statüsünü sürdürdü. Irki ve kavmi bağları bakımından Türk olarak adlandırılan Gagavuzlar, Hıristiyan oldukları için Türkiye'ye kabul edilmediler. Kavmi bakımdan bağ olmamasına rağmen Pomaklar Müslüman oldukları için kabul edildiler ve Türk olarak adlandırıldılar.

Ziya Gökalp'in dediği gibi "İslam'a girenler Türk kalmışlardır."

Yani bizim kavmi, ırki bir derdimiz de düşüncemiz de yoktur, olamaz. Bizim derdimiz mazlumun sesi olmak ve bütün cihanda İslam'ın bayrağını dalgalandırmaktır. Millet olarak görevimiz, misyonumuz budur. Öyle ki bu misyon Batı tarafından Türk olarak anılmamızı sağlamıştır. Bu bağlamda Bernard Lewis'in tespitlerine de kulak verebiliriz: "Türk adının kendisi ve ifade ettiği varlık bile, bir anlamda İslami niteliktedir. Tarihi Türk milleti ve kültürü hatta bir bakıma dilin kendisi, mevcut olduğu şekliyle, hep İslamlık içinde doğdular. Bugüne kadar Türk deyimi, putperest Çuvaş ve Hıristiyan Gagavuzlar gibi Türk aslından olsalar ve İstanbul Hıristiyanları ve Yahudileri gibi bir Türk devletinin vatandaşı bulunsalar bile, Müslüman olmayanlar hakkında hiçbir zaman kullanılmamıştır."

Son olarak Boşnakça İlmihal'den alıntı ile noktalayalım: "Od kad si Turcin?" (Ne zamandır Türk'sün?) "Od Kalu Bela." (Kalu Bela'dan beri.)

Yasin TAÇAR – Diriliş Postası

adminadmin