Öğretmenlik öyle bir meslektir ki, kişinin hem dünyasını hem de ahretini kurtarmaya çalışır. Öğretmen, iyiyi, güzeli, faydalı olanı, adalet ve sorumluluk duygularını hedef kitlesine ulaştırır. Öğretmen bu toplumun medeniyet ve coğrafyasına uygun ulu çınarları yerleştirme ameliyesini vazife olarak yüklenmiştir.
İlk inen âyet-i Kerimenin "oku" diye başlamış olması İslami Dininin bu meselede ne kadar hassas olduğunu ifade eder. Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadisinde; “ Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da bunları seven ol. Beşinci olma helak olursun” buyurmuştur.
Bugün öğretmenlerin öğrenci ve veliler tarafından değerlendirilmeye tabi tutulmaları eşyanın tabiatına aykırıdır. Böyle bir uygulama yukarıda ifade edilen, " beşinci" seçenek ile bizleri karşı karşıya getirir. Bu ise en büyük felaketleri hazırlar.
Aynı zamanda böyle bir uygulama sonucunda;
a- Doktorlar, hastaları tarafından
b- Komutanlar, askerleri tarafından
c- Bütün özel ve kamu yöneticileri alt birimleri tarafından değerlendirilecek ve bu durum, kaos oluşumuna neden olacaktır.
Çünkü yukarıyı hakkı ve yetkisi olmadığı halde eleştirerek yetişen bir öğrenci, her şeyi hakkı olmadığı halde eleştirme potansiyeli ile büyüyecektir. Aynı zamanda bu kural öğretmenlerin de, okul müdürlerini, şube, ilçe ve il Müdürlerini kısaca Bakanlığa kadar pek çok kademeyi eleştirme ve performans puanlaması yapma hakkını doğuracaktır.
Hz. Ali Efendimiz" Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" ifadesi âdeta şu şekle getirilmek isteniyor.
Bir harf öğreten kırk yıl köle yapılacak.
Bu uygulamanın MEB tarafından ivedilikle uygulamadan kaldırılması gerekmektedir. Aksi takdirde 10, 15 yıl sonra yetişen nesle hiç bir şey anlatamayız.
Suat Zor
