Kültür
Giriş Tarihi : 03-02-2019 10:00   Güncelleme : 03-02-2019 10:00

Örnek İnsanlar

Örnek İnsanlar

“Allah'ın rızasını kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu yüksekçe bir tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren bol yağmur yağmasa bile çisentisi düşen bir bahçenin durumu gibidir. Allah işlediklerinizi görür” Bakara 265

Allah Rasûlü’nün (sav) ashabının hepsi kıymetli insanlardır. Bunu hepimiz biliyor ve inanıyoruz. Hatta O’nun ashabının en küçüğü bile, sonraki mü’minlerin en hayırlısından daha hayırlıdır!

Ama onların arasında da bazıları vardır ki, “ümmetin en hayırlıları” olarak bilinirler. Çünkü onlar daima şu âyet-i kerîmenin hükmüne uymaya gayret etmişlerdir:

“İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.” (5 Mâide 2.)

O halde, o kıymetli kimselerden bir tanesine bakalım da, bizler de örnek alalım. Zaten onların her birisi bizler için birer örnek ve rehberdirler:

Ebû Hureyre (ra) şöyle rivâyet ediyor:

Rasûlullah (sas) bir gün ashabına:

“Bugün içinizde oruçlu olan kim var?” diye sordu.

Ebû Bekir (ra) “Ben varım” dedi.

Rasûlullah (sas): “Bugün hanginiz bir cenazeye katılıp, arkasından yürüdü?” dedi.

Ebû Bekir (ra): “Ben” diye cevap verdi.

Rasûlullah (sas): “Sizden bugün kim bir fakir doyurdu?” dedi.

Ebû Bekir (ra), yine “Ben” diye cevap verdi.

Rasûlullah (sas): “Kim bugün bir hasta ziyareti yaptı?” diye sordu.

Yine Ebû Bekir (ra) “Ben” dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (sas): “Bütün bunlar bir kimsede bir araya geldi mi, o kişi cennete girer,” buyurdu. (Müslim, zekât 87.)

İşte Hz. Ebû Bekir (ra). Nasıl da hayırları üzerinde toplamış değil mi? Cennetin kapılarının kendisine açık olduğu bir insan. Allah ve Rasûlü rızası için yaşamış, Allah’ın dînine en güzel hizmet edenlerden bir kimse! “Sıddîk” lâkabını alarak Hz. Peygamber’den sonra ümmet içinde en üstün dereceye oturmuş bir kul!

Evet, o güzel insandı büyük erkeklerden O’na ilk inanan!

O idi malını ve canını O’nun yoluna koyan…

O idi İsra ve Mîrac’da O’nu gönülden tasdik edip, kâfirleri sükût-u hayâle uğratarak “Sıddîk” lâkabını alan!

Mağara arkadaşı olan da O değil miydi?

Tabii ki Hicret yoldaşı da…

Ve Rasûl-i Ekrem’in (sas) insanlardan tek ve gerçek dostu olan.

Şüphesiz ki Hz. Ebûbekir güzel bir insandı. Gerçekten de bütün hayırları üzerinde toplamıştı.

O halde biz de onu seviyoruz. Şahid ol ALLAH’ım!..

“VEREN EL”E MELEKLERİN DUALARI

“Her sabah iki melek iner. Birisi, “Allah’ım, sadaka verenin malına bolluk ver,” der. Diğeri de; Allah’ım sadaka vermeyenin malını yok et der.” (Buhari, zekât 27; Müslim, zekât 17.)

Bir kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey kulum, sen yoksullara sadaka ver ki, Ben de sana vereyim.” (Buhari, Hûd sûresi tefsiri 2; Müslim, zekât 11.)

Rabbimiz de bu konuda nice güzel hakikatler beyan buyurmuştur:

“Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a güzel ödünç takdiminde bulunun! Kendiniz için yaptığınız iyiliği daha iyi ve daha büyük ecir olarak Allah katında bulursunuz.

Allah’tan bağışlanma dileyin; Allah elbette bağışlar, merhamet eder.” (73 Müzzemmil 20.)

 “İnanıp yararlı işler işleyenlerin, namaz kılıp, zekât verenlerin Rableri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (2 Bakara 277.)

Gerçek mü’minlerin özellikleridir bunlar:

“Onlar, gaybe inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler.” (2 Bakara 3.)

“Onlar namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler.” (8 Enfal 3.)

CİMRİ İLE CÖMERDİN DURUMU

Ebu Hureyre (ra) rivayet etmiştir:

“-Cimri ile (malını hayra) sarf eden (cömerd)in benzeri; üzerlerinde meme (hizasından) köprücük kemiğine kadar, demirden cübbe bulunan iki adamın benzeridir.

(Hayra) harcayan, (Allah yolunda) harcadığı vakit, zırh genişler, hatta ayağının parmaklarını örter ve ayak izlerini siler. Cimriye gelince: O, bir şey harcamak dilediğinde her halka yerine yapışır, o zırhı genişletmeye uğraşırsa da genişlemez.” (Buhari, zekât 28.)

Ayet-i kerime ölçüyü şöyle ortaya koyar:

Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma; yoksa pişman olur, açıkta kalırsın.” (17 İsrâ 29.)

Eğer harcamalarında Allah’ın rızasını düşünerek hareket ederse, çocuklarına getirdiği şeylerden de sevaba nail olacaktır. Bu onun, aynı zamanda âhirete yönelik infakı olacaktır.

Ebu Mes’ud el- Bedrî (ra) anlatıyor:

“Rasûlullah (sas) buyurdular ki: “Müslüman kişi, ailesinin nafakası için harcar ve bundan sevap umarsa bu ona sadaka olur.” (Buharî, nafakât 1, îman 41)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Rasûlullah (sas) buyurdular ki: “Bir dinar var Allah yolunda harcadın, bir dinar var köle azad etmekte harcadın, bir dinar var fakirler için tasadduk ettin, yine bir dinar var onu da ailen için harcadın. İşte (hep hayırda harcanan) bu dinarların sana en çok sevap getirecek olanı ehlin için harcadığındır.” (Müslim, zekât 39.)

Cimrilik ve cimriler Allah’ın âyetlerinde yerilmiş, onların bu yaptıklarının kendilerine fayda sağlamayacağı, aksine, pişmanlık getireceği belirtilmiştir:

Onlar cimrilik ederler, insanlara cimrilik tavsiyesinde bulunurlar, Allah'ın bol nimetinden kendilerine verdiğini gizlerler. Kâfirlere aşağılık bir azap hazırlamışızdır.” (4 Nisâ 37.)

Görüldüğü üzere bu, kâfirlerin bir özelliğidir.

Bunlar cimrilik ederler ve insanlara da cimrilik yapmalarını söylerler. Allah'ın buyruğundan kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah şüphesiz müstağni ve övülmeğe layık olandır.” (57 Hadîd 24.)

Hz. Ali (ra) de şöyle der:

“Cimri insan dünyada fakirler gibi yaşar, âhirette zenginler gibi hesaba çekilir.”

HANGİ SADAKANIN SEVABI DAHA BÜYÜKTÜR?

Ebu Hureyre (ra) şöyle anlatır.

Rasullullah’a (sas), bir adam geldi ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür? Peygamber Efendimiz (sas) şöyle cevap verdi.

“Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde iken, fakir düşmekten endişe etmekteyken veya bunun zıddına daha çok zengin olmayı arzularken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. Bu işi can boğaza gelip de falana şu kadar filana bu kadar demeye bırakma, zira o mal zaten varislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhari, zekât 11.)

Ayette ise ne güzel bir teşbih ve mükâfat vardır:

“-Mallarını Allah yolunda sarf edenlerin durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz dane bulunan bir tohumun hali gibidir. Allah dilediğine kat kat verir ve Allah ihsanı bol, her şeyi hakkıyla bilendir.” (2 Bakara 261.)

 “Allah'ın rızasını kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur yağmasa bile çisentisi düşen bir bahçenin durumu gibidir. Allah işlediklerinizi görür.” (2 Bakara 265.)

Ne güzel benzetme gerçekten bunlar. Tabii ki dünya ve ahiret bereketi aynı zamanda.

Kişi malıyla cenneti kazanır mı? Tabii ki!

"Allah mü’minlerden mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır." (9 Tevbe 111)

O halde malını seven onu cennet karşılığında vermenin gayreti içinde olur. Ancak yukarıda anlatıldığı gibi ölçüye riayet ederek…

Rabbimiz cennet ve Cemal-i İlâhisine nail eylesin!

Muzaffer Dereli / Diriliş Postası

adminadmin