Güncel
Giriş Tarihi : 14-05-2015 14:09   Güncelleme : 14-05-2015 14:09

Örnek Müslüman!

“Koyu kilise kültürüne sahip bir aile ortamında yetişen, Hıristiyanlığın her düzeyde eğitimini almış ve babası da rahip olan, eski adı Skip ve yeni ismi Yusuf Esdes; İslâm dinine nasıl girdiğini anlatıyor

Örnek Müslüman!
“Koyu kilise kültürüne sahip bir aile ortamında yetişen, Hıristiyanlığın her düzeyde eğitimini almış ve babası da rahip olan, eski adı Skip ve yeni ismi Yusuf Esdes; İslâm dinine nasıl girdiğini anlatıyor. 1991 Yılında babası Mısırlı bir Müslüman’la iş yapmaya başlar ve Skip’in onunla tanışmasını ister. Skip, Allah’a inanmayan, çölün ortasındaki bir kutuya tapan ve günde beş kere yeri öpen bir insanla asla tanışmak istemez. Ancak, babası Muhammed’in çok kibar bir insan olduğunun teminatını verince, öyle ise onu Hıristiyan yapabilirim diye düşünür. Kendisini merhaba diyerek sıcak bir şekilde karşılayan Muhammed, onun beklediği gibi sakallı biri değildir. Ama yine de aklında onun bombacı bir terörist olduğu düşüncesi vardır. Genç rahip onu İsa adına kurtarmaya karar verir. Çay içerlerken Allah’a inanıyor musun diye sorar. Evet, cevabı alması üzerine Âdem ve Havva’ya, İsa’ya ve İncil’ e inanıyor musun diye soruları sıralar. Hepsine evet cevabı alınca içinden “Bu adamın sadece vaftiz edilmesi kalmış” der. Birlikte çalışmaya, şehirlerarası seyahatlere beraber gitmeye başlarlar. Hatta genç rahip, hastanelerde yatan Hıristiyan hastalara dini telkin için yaptığı ziyaretlerde bile çoğu kez beraber olurlar. Seyahat buluşmalarında zaman kaybı olmaması için Muhammed’in kendi evlerinde kalmasını ister ve aynı evde yaşamaya başlarlar. Skip, seyahatleri sırasındaki sohbetlerinde Müslümanların; Hz. İsa’nın peygamber olduğuna, mucizevî bir şekilde doğduğuna, şu an Allah’ın (c.c.) katında olduğuna, kıyamete yakın yeryüzüne inip küfre karşı mücadele edeceğine inanıyor olmalarına hayret eder. Skip, hastane ziyaretlerinde tanıştıkları tedavisi için yardıma ihtiyacı olan bir Katolik rahibinin de evlerinde kalması için babasını ikna eder. Evangelist Skip, Katolik Pete ve Müslüman Muhammed artık aynı mekânda yaşamaktadır. Bu sırada İslâm dini hakkında Muhammed’ den edindikleri bilgiler rahipleri sarsmaktadır. Bir akşamüstü Muhammed ile rahip Pete evden çıkarlar, gece geç saatlere kadar eve gelmezler. Evdekiler acaba başlarına bir şey mi geldi diye endişe ederken geç saatte kapının zili çalar. Kapıdaki Muhammed’dir. Arkasında ise beyaz fistan ve takkesi ile Müslüman olduğunu söyleyen Pete vardır. Skip, Muhammed’i Hıristiyan yapmak için uğraşırken rahip Pete’ nin Müslüman olması hayallerini yıkar. Koşarak yatak odasına girer ve eşine gördüklerini telaşla anlatınca esas darbeyi “Ben de İslâm dinine girmeyi doğru buluyorum” diyen eşinden alır. Dehşet içinde evden çıkar, bir karton bulup secdeye kapanır ve yol göstermesi için Allah’a dua eder. Gece yarısı Hıristiyan olarak çıktığı evine Müslüman olarak döner. Daha sonra rahip olan babası ve annesi de Müslüman olurlar.” (Diyanet Yayınlarından) Fiilen yaşanmış bu hikâyeden görüleceği üzere kiliselerin yanlış öğretileri ve yalanları üzerine İslâm dinine karşı ön yargılı yetişmiş Hıristiyan din adamlarının hidayete ermelerine, şuurlu bir Müslümanın örnek duruşu sebep olmuştur. Toplumların hidayete ermeleri için “Ben Müslüman’ım” diyenlerin zamana ve mekâna göre yalpa yapmadan, eğilip bükülmeden adam gibi durmalarının önemi bu hikâyeden anlaşılmaktadır. Asırlardır inanç değerleri ana merkezinden koparılmış bir ortamda yetişen günümüz insanının, İslâm’ı temsil edecek ve topluma güzel örnek olacak şuurlu Müslümanlara ihtiyacı var. Ne hazindir ki; kendisine örnek arayışı içinde olanlar:         -Siyaset arenasında; İslâmi kimlik ve söylemleri ile iktidar olanlar ile milli değerler için siyaset yaptıklarını iddia edenlerin, insanlarını İslâm düşmanlığı üzerine yetiştirenlerin kurdukları Avrupa Birliğine girebilmek sevdası uğruna, milli değerlerimizi batı normlarına uyumlu hale getirmeye çalıştıklarını görüyor.         -Cemaatin; Papa’nın bile “Halkı Hıristiyan olmayan ülkelerde yapılan Hıristiyanlık propagandası” diye nitelendirdiği “Dinlerarası Hoşgörü” toplantılarına öncülük ederek Hıristiyanlığa hizmet ettiğini izliyor.         -Tasavvuf gruplarının; İslâmi öncelikler yerine güçlü olanın yanında olmayı tercih ettiklerini ve İslâm düşmanı Avrupa Birliği taraftarlarının yanında yer aldıklarını fark ediyor.         -Düne kadar sistem tarafından fişlenen Müslümanların; çıkarları için şimdi biri birlerini fişlediklerine şahit oluyor. Ve neticede, mensubu olduğu dinin özelliklerini ve güzelliklerini bilmediği için dini kimlikli şahısların şahsında değerlendirdiği İslâm’a, “Müslüman olmak bu ise lazım değil” diye arkasını dönebiliyor. Özetle kilisenin yalanları ile yetişen kökten İslâm düşmanları, İslâm dininin güzellikleri ile tanıştıktan sonra Müslüman olurlarken, aradığı güzel örneği bulamayan bizim çocuklarımız işbirlikçi zihniyetlerin teslimiyetçi tavırları yüzünden Hıristiyanlığı seçme gafletine düşüyor. Toplumun; temel öğretisinde İslâm düşmanlığı olan Hıristiyanlara özentili ve batı hayranı siyasetçiler, rahipleşen din adamları veya sahte şeyh yerine; inancını özde yaşayan Mısırlı Muhammed gibi samimi Müslümanlara, milli değerler üzerinden saltanat hesabı yapma yerine, o değerler için diyet ödeyebilecek yürekli insanlara ihtiyacı var.
adminadmin